SİLAH KENDİLİĞİNDEN ATEŞ ALIR MI?

...

"Şüpheli çocuk polis silahıyla öldü" haberine göre, bir alışveriş merkezinde hırsızlık yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan iki genç kaçmaya çalışmış ama polis yeniden yakalamıştı:

"Polis şüphelileri hastane dışında yakaladı, çıkan arbedede şüphelilerden biri polisin silahını almaya çalıştı. Bu sırada ateş alan tabancadan çıkan kurşunun başına isabet ettiği şüpheli Ö.B.T. (16) öldü."

17 Şubat’ta Hürriyet’te yayınlanan DHA imzalı bu haberdeki  "ateş alan tabanca"  ifadesine takıldım. Tabancanın nasıl olup da kendiliğinden "ateş aldığı"na ilişkin ayrıntı yoktu.

Bereket olayın üzerine gidildi, araştırıldı. Ölen genç Ömer Barış Topkara,  Ayazağa futbol takımında kaleci imiş. Olay sırasında Topkara’nın yanında olan ve aynı takımdan arkadaşı E.S. adlı genç, olay anını Hürriyet’e anlattı:

"..Ömer’le birbirimize kelepçelediler. O polis ’Kaçarsanız vururum affetmem’ dedi. Hastane çıkışı biz Ömer’le koşmaya başladık. Polis iki el havaya ateş etti. Karşıya geçtik. Polis iyice yakınlaştı. Durduk. Polis yanımıza geldi. Tam Ömer’in omzuna silahı dayadı, silah ateş aldı. Galiba otomatikmiş silah. Bir anda ateş etti. Ömer yere düştü."

21 Şubat’ta çıkan "O polis kaçarsanız vururum dedi" başlığıyla yayınlanan haber,  ilk haberdeki iki gencin polisin silahını almaya çalıştığı ve arbede çıktığı bilgisinin doğru olmadığını ortaya koyuyordu. Ama yine de bu haberde de "..polis memuru H.D.S.’nin elindeki tabanca ateş aldı" yazılmıştı.

Gözaltına alınan polis memuru,  önce adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldı. Ancak savcılık itiraz etti ve mahkeme polisin "olası kasıtla öldürmek"  suçlamasıyla tutuklanmasına karar verdi. Hâkimin polisin "kasıtlı" davranması olasılığı üzerinde durmasına rağmen polisin tutuklanmasını duyuran 23 Şubat tarihli haberde de ilk iki haberde olduğu gibi "ateş aldı" ifadesi kullanıldı.

İyi de bu ifadede ısrar edilmesinin anlamı ne? Polisin tutuklanma gerekçesini ve tanık anlatımını bir yana bıraksak bile bir tabanca kendiliğinden ateş alır mı? Almaz. O polis, tetiği çekmese tabanca ateşlenir miydi? Hayır.  Polis tetiği çekti ki o silah patladı, o genç öldü.

Neden, niçin, nasıl tetiği çekti diye sorabiliriz; kazara çekmiş olabilir, heyecanlanmış olabilir, kasıtlı olabilir. Hepsi mümkün. Bu sorulara kesin yanıtının alınamamış olması o polisin o tetiği çektiği gerçeğini değiştirmez.

O nedenle haberlere "ateş etti" diye yazılmalıydı. Ama nasıl ve niçin ateş ettiğini de araştırmak, mümkünse polisin ifadesine de haberde yer vermek doğru olurdu. Bunu yapmadan "ateş aldı" gibi teknik olarak mümkün olmayanı yazmak, okurlara o polisi korumaya çalıştığımız izlenimi verir.

Tabii kaleci gencin ölümüyle ilgili olayda, ilk haberle yetinilmeyip gelişmelerin takip edilmesinin ve tanık anlatımına başvurulmasının iyi bir gazetecilik faaliyeti olduğunu da vurgulamalıyım.

Silah değil siren

"Erdoğan’ın dünürü olası darbe girişimine karşı platform kurdu" başlığıyla yayınlanan haberin spotunda "Uzuner, silahlı milis gücü kurdukları iddialarını kesin bir dille reddedip, ’Ben silah değil siren dedim’ diye konuştu" yazılmıştı.

Meral K. adlı okur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünürü Orhan Uzuner hakkındaki haberi eleştirdi:

"Cumhurbaşkanının dünürü silahlı çete kuruyor ve siz bu haberi sorgulayıcı eleştirel bir şekilde yapmanız gerekirken böyle bir röportaja imza atıyorsunuz. Kim bu adam ki güvenliği sağlamaya çalışıyormuş?"

21 Şubat’ta yayınlanan bu söyleşiye, sosyal medyadan da benzer yönde eleştiriler geldi. Eleştirilerde hep "Uzuner’in silahlı bir grup kurduğu"  kabul ediliyor, buna dayanarak değerlendirme yapılıyordu.

Okurların bu bilgisi, Cumhuriyet gazetesinde bir gün önce yayınlanan ve Uzuner’in toplantıda yaptığı konuşmadan söz edilen habere dayanıyordu. Ancak Uzuner’in o toplantıda silahlanmadan bahsettiği doğru değildi; internette de yer alan görüntüyü izleyen herkes "silah" değil "siren" dediğine tanıklık edebilir.

Fakat böylesine tartışmalı bir "darbe karşıtı organizasyon" iddiasına Hürriyet’teki haberde eleştirel yaklaşıldığı, yeterince sorgulandığı söylenemez. Nitekim haberin girişinde "Uzuner amaçlarını Hürriyet’e şöyle anlattı" deniyor ve sadece Uzuner’in sözlerine yer veriliyordu.

Bereket ertesi gün Hürriyet’te, Uzuner’in örgütlenmesiyle ilgili karşı görüşlere yer verildi ve durum bir ölçüde dengelendi.