KARAKTER SUİKASTİ

...

“Fethullah Gülen’in evine çay içmeye gitmiyoruz” haberi, eski bir sahtecilik vakasını hatırlattı kimilerine. “ABD’de yaşayan ünlü Türk fotoğrafçı David Natu” denilen bir kişi gazetelere röportaj vermiş, sonra da Kolombiya’da geçirdiği bir trafik kazasında öldüğü yazılmıştı. Ünlü moda fotoğrafçısının öldüğü haberini AA ve DHA da geçmiş, Hürriyet’in de aralarında olduğu birçok gazetede yayımlanmıştı bu haberler.

David Natu’nun hayali bir kimlik olduğunu ortaya çıkaranlardan biri Hürriyet’in New York Temsilcisi Razi Canikligil’di. 1 Mart 2012 tarihinde Hürriyet’te çıkan “Vay David vay” başlıklı haberi şaşırtıcı bilgilerle doluydu:

“..David Natu’nun aslında hiç var olmadığı, Sezer Gök’ün bu ismi kullanarak hem basını hem de yüzlerce kişiyi aldattığı öne sürülüyor. Gök’ün New York’ta yaşayan yüzlerce Türk’ü David Natu adıyla dolandırdığı, peşine takılan kurbanlarından kurtulmak için de Türk medyasına vefat haberi gönderdiği iddia ediliyor. Türk basınında çıkan kaza fotoğrafının Missouri’de bir kamyon kazasına ait olduğu, yaralı fotoğrafının ise vefat eden şarkıcı Barış Akarsu’nun yoğun bakım görüntüsü olduğu anlaşıldı.”

O haberde Sezer Gök’ü dolandırıcılıkla suçlayanlardan biri de New York’lu Türk reklamcı Armağan Yılmaz’dı. 1.5 yıl kadar sonra Gülen’in evinin önünde protesto eylemini organize edince yeniden gündeme geldi bu kişi.

Armağan Yılmaz ile konuşarak “Çay içmeye gitmiyoruz” haberini yazan Razi Canikligil, aniden eleştirilerin odağına yerleşti. Bugün gazetesinden Tarık Toros, “Çekirge üçüncüde sıçrayamadı” başlıklı yazısında Canikligil’i hedef aldı:

“DHA’dan Razi Canikligil’in Hürriyet’e geçtiği haberle David Natu bir anda ilgi odağı oldu. Gazeteciler röportaj kuyruğuna girdi.”

Yazı baştan sona Canikligil’i hedef alıyor; Sezer Gök’ün sözlerine dayanarak “David Natu sahteciliğini Armağan Yılmaz’ın kurguladığını, Gök’ün masum olduğunu savunuyordu. Canikligil’e soruyordu; “David Natu olayında iki kere gol yemişsin. Neden hala aynı adamın ipiyle kuyuya iniyorsun?”

Bu yazının internet siteleri ve Twitter’da yayılıp bir kampanyaya dönüşmesi, okurlardan da sorular gelmesi üzerine Razi Canikligil ile görüştüm. Yazıdaki temel hareket noktalarının yanlış olduğuna dikkat çekti:

“Bu protestoyu haber yaptığımdan dolayı bana karakter suikasti yapacağının sinyalini yazısının ilk cümlesinden veriyor. David Natu sahtekârlığını yapan Sezer Gök’ün bazı internet sitelerinde yeralan ifadelerinin gerçekliğini araştırmadan yazan Tarık Toros’un kasıtlı ve küçük düşürücü iftirası çok açık. Çünkü ben haber yaptıktan sonra gazeteciler, David Natu ile röportaj kuyruğuna girmedi! Bu hayali kişi olduğunu sanarak Sezer Gök ile yapılan ilk röportaj, 10 Aralık 2011’de Habertürk gazetesinde Elif Kask imzasıyla çıktı. Sahtecilik o zaman başladı. Birçok meslektaşım da bu sahteciliğin kurbanı oldu. Ben ise ‘Vay Natu vay’ haberiyle gerçeği ortaya çıkardım. Keşke medyamız tufaya düşmeseydi de ben bu işi çözmeseydim.”

Toros’un yazısındaki diğer suçlamalarla ilgili yanıtlara değinmeme gerek yok sanırım. Sahteciliği ortaya çıkaran gazeteciyi “çuvallamış” gibi gösterip, onun üzerinden analiz yapılmış olması durumu yeterince açıklıyor.

Galiba sorun önyargılarla hareket edilmesinde. Verilerle değil önyargılarla yazınca haksız suçlamalarla dolu metinler ortaya çıkabiliyor. Maalesef Razi Canikligil’i suçlayan yazı da böyle bir infaz yazısı olmuş. Hiç değilse gazetecilik tavsiyelerine girişenler böyle yapmamalı...