EDİTORYAL STANDARTLAR VE ÖRTÜLÜ REKLAM

...

Okur Temsilcisi olarak ilk yazılarımdan biri, “Yazıların reklama dönüşmemesine dikkat” başlığını taşıyordu. Reklamların, yazılar ve haberlerle iç içe geçmesinin sakıncalarına değinmiş, bunun medyanın genel sorunu olduğuna dikkat çekmiştim:

“... Elbette ‘reklamın sınırlarının belirsizleşmesi’ sorunu Hürriyet ile de sınırlı değil. Medya, her alanda reklam verenlerin yoğun baskısı altında kalıyor. Bu baskı kimi zaman ilginç fikirlerle reklam sayfaları dışında da kendine yeni hayat alanları bulabiliyor.”

Bu yazımda sözünü ettiğim reklamların yazı ve haberlere sızması, bugün artık Türkiye medyasında daha yoğun ve daha büyük sorun. Maalesef reklam servisleri duvarları aşmak için çok zorluyor; hatta kimi zaman onların istekleri, bütçe hedefleri editoryal standartlara galebe çalabiliyor.

Medyanın genel sorunu olmakla birlikte Hürriyet’in konumu farklı. Hürriyet’teki hatalar da örnek oluyor medyaya, doğrular da. Daha önemlisi Hürriyet, okuyucusuna yayın ilkelerine uyma taahhüdünde bulunan ender medya kuruluşlarından biri. Editoryal içerik ile reklam ilişkisi, Demirören Medya Yayın İlkeleri’nde iki maddede düzenleniyor:

21. madde: İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilir. Haber veya yazının unsurlarından olmadığı sürece şirketler ile ticari ürünlerin isim ve markası kullanılamaz. İlan-reklam kaynaklarından herhangi bir telkin, tavsiye ile haber yapılmaz.

28. madde: Gazete ve dergi çalışanları haber, tweet, blog ve iletilerinde reklam, halkla ilişkiler ve propaganda yapmamalı; ilan-reklam kaynaklarından telkin alarak ve maddi çıkar sağlayarak yazmamalıdır. Gazetecinin yeni medya ortamında yazdıkları, reklam ve ilanlarla iç içe sunulmamalı; gazetecilik ürünlerinde yanıltıcı etiketler konulmamalıdır.

Evrensel gazetecilik deneyimlerinden damıtılan bu maddeler, Okur Temsilcisi olarak benim için olduğu kadar editoryal kadronun tümü için de bağlayıcı...

Sponsorlu içerik kuralları

    Biz gazeteciler, gerçeği aktarmakla yükümlüyüz. Gerçeği aktarırken kamu yararını gözetiriz. Kamu yararını hakkıyla gözetebilmek için de bağımsız ve tarafsız olmamız gerekir.

     Gerçeği ilettiğimiz, kamu yararına hareket ettiğimiz, bağımsız ve tarafsız olduğumuz ölçüde okurlar ve izleyiciler bize inanır;  aramızda güven ilişkisi oluşur. Gazeteci, hangi nedenle olursa olsun birileriyle maddi veya manevi çıkar ilişkisi içine girince yazdıklarına o ilişkinin gölgesi düşer.

     Gazetecinin reklam ve halkla ilişkiler yapmaması, ürün ve marka tanıtmaması yönündeki gazetecilik ilkesinin nedeni de bu kaygı. Zira gazetecilik ile reklamcılık farklı işlerdir; arasında çıkar çatışması vardır.

   Bir gazeteci ya da yazar, reklam yapar, para karşılığı yazarsa gazetecilik ile reklamcılığı karıştırmış; gerçeği aktarma ve kamu yararını gözetme misyonunu ihlal etmiş olur. Sadece onun değil gazetedeki tüm haber ve yazıların inanılırlığı zedelenir.

     Gazeteciler, marka/şirket yazamaz mı? Elbette haber, yazı ya da söyleşinin unsurlarından olduğu sürece marka ya da ticari üründen bahsedilebilir. Tabii gazeteciliğin kırmızı çizgilerini aşmamak ve kurallara uymak kaydıyla… 

    Birinci kural, yazı, haber, söyleşi, karikatür gibi gazetecilik ürünleri ile reklam ve halkla ilişkiler metinleri arasına net bir çizgi çekilmesidir. Neyin gazetecilik ürünü, neyin para karşılığı yapılan bir tanıtım, reklam ya da sponsorlu metin olduğu okura/izleyiciye açıkça belirtilmeli, gizli reklam yapılmamalıdır. Sponsorlu metinleri gazeteciler ve yazarlar üretmemelidir.

    Bir örnek vereyim. Bu kural, New York Times’ta şöyle ifade edilmiş: “Reklamlar veya gazetenin yazması için para ödenmiş advertoriallar haber içeriğine benzememelidir. Gazeteye ödeme yapılarak yazılması istenen reklamlar haber odası dışında hazırlanmalıdır.”

    İkincisi, haber ve yazılarda bir ticari ürün ya da markadan bahsederken gazetecilik kaygısıyla hareket edilmelidir. Markaların yararı değil, toplumun bilgilendirilmesi esas alınmalı; olumlu ve olumsuz özellikleri karşısında nesnel davranılmalı; markalar arasında ayrım yapılmamalıdır. Ticari marka ve ürünlerin değerlendirilmesi asıl olarak uzman gazetecilere bırakılmalıdır. 

     Bu ilkelere uyulmaması ve editöryal birimlerle reklam servisleri arasına yeniden sınır çizilmemesi halinde gazeteciliğin daha çok zarar göreceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Faruk BİLDİRİCİ / 3 Aralık 2018

     Okurdan kısa kısa

     Reha Erus: Bernardo Bertolucci'nin ölüm haberi belli ki ajanstan alınmış ve noktasına, virgülüne dokunulmadan yayınlanmış. Hürriyet adına iki kez röportaj yaptığım Bertolucci'nin “İtalya’nın Panama kentinde doğduğu” yazılmış. Oysa “Parma kenti” olacak. Panama bir Orta Amerika ülkesi! (27 Kasım)

Zekai Özer: “Ne yazık ki, bazı otomobillerin fiyatı yıl ortalamasının üstünde / İndirmiş gibi yapmışlar” diye yazmışsınız. İyi güzel de niye markalar belirsiz? Reklamı mı keserler? Böyle haber olur mu? (26 Kasım)

 Aysel Külcü: Sanatçı Mert Fırat ve eşi, bir AVM’de alışveriş yapmış. Kelebek’teki haberdeki fotoğraf ile internetteki Kelebek sayfasındaki fotoğraflar farklı. Aynı alışverişte iki farklı fotoğraf nasıl olur diyecektim ama dikkat edince anladım, basılı Kelebek’teki gece kıyafeti. Şaka gibi…(25 Kasım)

 Selim Karakadı: İnternette üç satır yazı okuyacağız diye seksen sayfa resim koyup aynı yazıları tekrar tekrar yazıyorsunuz. Her resme geçmek için sayfa yenileniyor. Çok can sıkıcı bir kullanıcı deneyimi.(25 Kasım)

Koray Kılınçat: Önemli bir futbol figürünün Türkiye’ye gelerek hayvan avlamasını “Geldi, keçi vurdu, gitti”  başlığı ile manşetten vermenizi bir hayvansever olarak yadırgadım. Canlı avlamayı özendirmemelisiniz. (28 Aralık)

Haftanın engellenenleri: Kıvanç Tatlıtuğ da engelletti

       Erişim Sağlayıcıları Birliği’nden bu hafta ilettiği Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği erişim engelleme kararları şöyle sıralanıyor: ­

       * Oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ, “eşiyle olan görüntülerinin gizlice çekilerek yayımlanmasından rahatsızlık duyduğu ve bu paylaşımların özel hayatın gizliliğini ihlal edici nitelikte olduğu” gerekçesiyle Hürriyet, Posta ve Radikal sitelerinde yer alan “Kıvanç Tatlıtuğ ile Başak Dizer Hawaii’de tatilde” haberine erişimin engellenmesi talebinde bulundu. 26 Şubat 2016’da yayımlanan haberde Hawaii’deki bir plajda eşinin Kıvanç Tatlıtuğ’a güneş kremi sürerken çekilmiş fotoğrafları bulunuyordu. İstanbul 3.Sulh Ceza Hakimliği, Tatlıtuğ’un talebini kabul ederek, habere erişim yasağı getirdi.

        * Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, 25 Kasım’da yayımlanan “Hasankeyf taşıma ihalesi iptal edildi bakanlık soruşturma açtı” haberine erişimi engelledi. Bu karar, haklarında soruşturma açıldığı belirtilen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yakup Harmanda, kısa süre önce görevden alınan Restorasyon Daire Başkanı Bahadır Sabah ile Adana Rölöve ve Anıtlar Müdürü Betül Kiminsu’nun “kişilik haklarının ihlal edildiği” başvurusu üzerine alındı.

       * Babaeski Sulh Ceza Hakimliği, 18 Kasım’da Hürriyet ile birlikte 17 ayrı sitede yayımlanan “Mahkeme ilk celsede 5 ay hapis cezası verip sonra ‘Pardon cezayı iptal ettik’ dedi” ve “Mahkemede ilginç anlar cezası verildikten sonra geri çağrıldı ve..” haberlerine erişim,  haberde adı geçen hakimin başvurusu üzerine “gerçeğe aykırı olduğu ve kişilik haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle engellendi.

       * Hürriyet ile 10 internet sitesinde yayımlanan Trabzon’daki bir polis operasyonuyla ilgili “Böcekten İller Bankası çıktı” ve “Böcek şantajı ihale çıktı” haberlerine erişimi Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği engelledi.

       * Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği,  “kişilik haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle “Hem darbeci hem dopingci” başlığıyla iki yıl önce Hürriyet ve Sözcü’de yayımlanan habere erişimi engelledi.

      *  “Asılsız iddialar içerdiği” gerekçesiyle “Kargıcak plajı 5.5 milyon liraya kiralık” haberine erişimin engellenmesi istemi, Antalya 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından kabul edildi.

     * “Yetenek sizsiniz” yarışmasına katılan bir türkücü hakkındaki “8 saat sonra böyle bulundu” haberine erişim, Denizli 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin geçen yıl erişim engelleme kararı verdiği haberlerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından yasaklandı.

    * Eşinin öldürülmesiyle ilgili olarak mahkum olan bir kadın, “cezasını çekmesine karşın kendisini ve kızlarını mağdur ettiğini” belirterek, 19 yıl önce yayımlanan “Sevgililere müebbet” haberine erişimin engellenmesi için başvurdu. Mersin 3.Sulh Ceza Hakimliği, bu talebi kabul etti.

       * Erişim Sağlayıcıları Birliği, R.A. adlı kişinin aynı içerikteki haberlerin İstanbul 8.Sulh Ceza Hakimliği tarafından engellendiği gerekçesiyle yaptığı başvuru üzerine “10 bin dolar kazandı” başlıklı yazıya ve Kelebek’teki bir “okur yorumu”na erişim engeli getirdi.

       *  Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliği, “Trilyonluk tablo operasyonu” haberine erişim yasağı koydu.