YETERSİZ BİLGİ

...

"McKinsey’le bilgi paylaşın” haberini eleştiren A. Feridun Gündoğdu adlı okur, “Bütçe görüşmelerinde açıklanan belgeyi haber yapmışsınız ama ‘McKinsey ile 2017’den beri çalışıldığının ortaya çıktığını’ belirtmemişsiniz. Eksik olmuş” diyordu.

Gerçekten de 26 Ekim’de çıkan haberde “Varlık Fonu Genel Müdürü’nün her türlü verinin McKinsey’e verilmesi talimatını içeren 1 Şubat 2017 tarihli bir yazısının Meclis’e sunulan raporlar içinde yer aldığı”nın belirtilmesiyle yetinilmiş; başkaca bilgi verilmemişti.

Oysa 29 Eylül’de McKinsey şirketinden danışmanlık hizmeti alınacağı açıklanınca tepkiler olmuş; Cumhurbaşkanı Erdoğan da 6 Ekim’de, bakanlara bu şirketten hizmet almama talimatı verdiğini belirterek tartışmaları sonlandırmıştı. Ancak bu şirket ile danışmanlık ilişkisinin ne zaman başladığı konusunda açıklama yapılmamıştı. Bir yıl öncesine dair böyle bir yazının varlığının ortaya çıkması bu açıdan önemliydi.

HDP milletvekili Garo Paylan, 24 Ekim’de Twitter’de yaptığı paylaşımda bu belgeyi “...McKinsey ile 1 Şubat 2017 tarihinden beri çalışıyorlarmış” diye yorumladı. Bazı gazeteler de öyle. Ama bu yorum doğru olmayabilir; geçen yıl sadece Varlık Fonu için ilişkiye geçilmiş de olabilir.

Öyle bile olsa bu bilgiler verilmeyince haber eksik kalıyor, neden haber yapıldığı bile anlaşılmıyor. Zira bu belgeye haber değeri veren McKinsey konusunda yaşanan tartışmalar. Belgeyi yazarken de bu tartışmalara, Garo Paylan’ın yorumuna ve Erdoğan’ın nihai talimatına değinmek gerekirdi.

Nefret söylemine destek

   İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, Twitter’da “İzmir Marşı söyleyen öğrencileri tokatlayan okul müdür Yrd. Metin Kuşçu sen Yunanlı mısın, tohumunda mı Yunanlılık var. Şehitlerin adı geçen bir marş seni neden rahatsız etti” diye yazmış.

   Ahmet Hakan da 29 Ekim’deki “Hay ağzına sağlık Ümit Özdağ” yazısında ona destek verdi. “Yunan tohumu’ tarzı nitelemelerden hiç hoşlanmam ama bazen muhatabına hak ettiği dilden konuşmak da şart oluyor” dedi.

   Kuşkusuz okul müdürünün tavrı onaylanamaz. Ne öğrenciye uyguladığı şiddet ne de İzmir Marşı’nın söylenmesini engellemesi. Fakat yanlış yapan müdüre yönelik söylemi de onaylamak mümkün değil. Zira Özdağ’ın yazdıklarında-“Yunan” yerine “Yunanlı” kullanmasındaki Türkçe hatasını bir yana bırakalım- açıkça “nefret söylemi” var. Yunanlara ve tabii Türkiye’deki Rum azınlığa karşı ayrımcılık içeriyor; hoşgörüsüz ve nefret yüklü.

   Bir gazeteci olarak Ahmet Hakan’ın da “nefret söylemi”ne destek vermemesi gerekirdi. Daha önce de yazmıştım. Bir kişi ne kadar yanlış yaparsa yapsın, bu bir gazeteciye o kişiye hakaret etme, aşağılama hakkı vermez. Hele “nefret söylemi”ne sahip çıkarak, yeniden üretilmesine ve yayılmasına aracılık etmemizi hiçbir şekilde mazur göstermez.

İtiraz

  “Film tanıtım gezisi” başlığıyla geçen hafta yazdığım yazıya Ekonomi Müdürü Sefer Levent itiraz etti. Geziye “film tanıtımı için gitmediğini” belirterek, G.Kore gezisi öncesinde CGV Mars Grup’tan gelen daveti benimle paylaştı:

    “Çok özel sinema formatlarını ve Kore kültürünü bizzat yerinde deneyimletmek ve yeni projelerimizi paylaşmak için 17-20 Ekimtarihleri arasında, Seul’de gerçekleştireceğimiz basın gezisinde sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarım.”

    Özetle aktardığım bu davetin ardından da detaylı gezi programı paylaşılmış.  Şirket, Müslüm filminin de sponsoru ve dağıtımcısı olduğu için Seul’deki özel gösterim de gezinin bir parçası olmuş…

   Bir noktaya daha açıklık kazandırayım. Hürriyet’in Okur Temsilcisi (Ombudsman) olduğum için gazetemdeki eksikliklere dikkat çektim; amacım da etik kurallara uygun ve kaliteli gazetecilik.

    Fakat benzer eksikliklerin başka gazetelerde de yaşandığı malum. Örneğin bu geziyle ilgili olarak Cumhuriyet ve Akşam gazetelerinde yayımlanan haberlerde davetle gidildiği ve gezi harcamalarını bu şirketin karşıladığı belirtilmemişti… 

Faruk BİLDİRİCİ / 5 Kasım 2018

   Okurdan kısa kısa

A.Maden/İ.Gökçek/A.Dursun/B.Uyaroğlu ve 10 okur: Tunceli’de iki asker donarak şehit olmuş. Sosyal medyadan öğreniyoruz. Nasıl olur internette şehit haberini vermez yada son sıralarda verirsiniz? İzahı var mı? (27-28 Ekim)

Not: Bu şehitlerle ilgili üç haber verilmişti ama manşetlerde değildi.

 Mustafa Göncü: Başlıkta “Tayland’a sattı, Brezilya’dan aldı” demişsiniz. Ama haberde Oyak Çimento’nun Tayvanlı şirkete satıldığı yazıyor. Tayland mı, Tayvan mı? (27 Ekim)

   B.Kocabıyık/E.Uçar/H.Güler: Gazetede hemen her gün İngiliz Kraliyet ailesi haberini hangi sebeple yayınlıyorsunuz? Bu kraliyet dünyadaki tek kraliyet mi? (30 Ekim)

Ercüment Tunçalp: İnternette manşetten “Canlı yayında açıkladı! İşte Fenerbahçe'nin aklındaki isim” diyorsunuz. Haberde bilgi yok. Başlık ve içerik birbirine uymuyor. (29 Ekim)

    Ü.Ağlı: Pazar ekinde Karadağ’ın en güzel kızlarının Split şehrinde olduğuna dair bir alıntı yapılmış. Fakat Split, Hırvatistan’da bir kent. (28 Ekim) 

Berkay Kolacan: Hürriyet'in dijital arşivi dergiler ve eklerle birlikte ne zaman okura açılacak?

A.Feridun Gündoğdu: “Türkiye’den 153 ülkeye makârna” haberinin başlığında ve içerisinde ısrarla “makârna” yazılmış.(30 Ekim)

Haftanın engellenenleri

       Erişim Sağlayıcıları Birliği’nden bu hafta ilettiği Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği erişim engelleme kararları şöyle sıralanıyor: ­

        * Rana Anıl’ın başvurusu üzerine İstanbul 8.Sulh Ceza Hakimliği, 22 Eylül 2006 tarihinde Kelebek’te yayımlanan “Okur yorumları” sayfasına erişimi “kişilik hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle engelledi.

      * Viranşehir Sulh Ceza Hakimliği, Kaymakam Ömer Dereci’nin “olayın Viranşehir’de gerçekleşmediği ve ilçenin kötü lanse edildiği” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu kabul ederek “Taş sopa ve silah kullanılan kavga kamerada” haberine erişimi engelledi. Hakimlik kararında “..asılsız ve gerçekdışı haberlerin kanunda belirtilen kamu düzeni ve milli güvenliğin korunması nedeniyle talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir” denildi.

        * Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi, “Bodrum cinayetinde o da vuruldu” ve “Öldürülen işadamı Ali Özdemir ile yasak aşkını itiraf etti” haberlerine erişimin engellenmesine karar verdi.

      * Ceren Kılavuz adlı kişinin “şahsına ait fotoğrafın izni olmadan yayımlandığı” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu kabul eden Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, 14 Ekim 2009’da çıkan “Siyaset ve iş dünyası bu düğünde buluştu” haberine erişimi engelledi.

        * Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, İzmir’deki bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili olarak 30 ayrı sitede yer alan “Bu yanlışların hesabını herkes verecek” başlıklı haberi, bu operasyonda tutuklanan daire başkanının “kişilik haklarına tecavüz edildiği” gerekçesiyle engelledi.

      * H.Metehan Kayalı adlı kişinin başvurusu üzerine Hürriyet’in  “Mektupları bir yıl dolabında saklamış” haberine Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle erişim yasağı getirildi.

    * “Fetö’den gözaltına alınan üç akademisyen adliyede” haberine erişim, Samsun 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından engellendi.