Yapımcı İletişim Başkanlığı ise gazeteciler de figüran

...

Aslında biliyorduk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın basın toplantılarında soruların gazetecilere önceden verildiğini ya da sadece onaylanmış soruların sorulabildiğini…

   Yeniçağ’ın internet sitesi sayesinde belgelendi bu oyun. Gazetecilerin, Katar yolculuğuna başlarken Atatürk Havalimanında düzenleyeceği basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soracağı soruları, basın toplantısından önce yayımladılar.

    “Katar'a ziyareti öncesi Erdoğan'a sorulması için gazetecilere verilen sorular sızdı” başlığını taşıyan bu haberde gazetecilerin isimleri ve basın toplantısında soracakları soruların metni yer alıyordu. Bu haber, 6 Aralık Pazartesi günü yayımladığında saatler 12.01’i gösteriyordu.

     Erdoğan’ın havalimanındaki basın toplantısı ise saat 11.53’te başlamıştı. Gazetecilerin sorularını yanıtlamaya başladığında da saatler tam 12.01’di. Yeni Çağ’ın haberinin yayımlanmasıyla hemen aynı anda… Yeniçağ’ın soruları önceden aldığını saatler doğruluyor.

    Gerçekten de Erdoğan’a, Yeniçağ’ın basın toplantısı öncesinde yayımladığı sorular, hem de isimleri yazılı gazeteciler Kaan Bozdoğan (Anadolu Ajansı), Gülseli Kenarlı (DHA), Aslı Bilger Kutludağ (A Haber), Mücahit Topçu (CNN Türk) tarafından soruldu.

    Erdoğan da sanki sorulacak soruları evvelden bilmiyormuş gibi yanıtlar verdi. Zaman zaman da önünde duran kâğıtlara baktı konuşurken. Muhtemelen yanıtlar da önceden hazırlanıp önüne konulmuştu.

    Erdoğan, A Haber muhabiri Aslı Bilger Kutludağ, soru metnini okurken “Aslı Hanım sen beni köşeye sıkıştırıyorsun” diye de espri yaptı. Gazeteci Kutludağ da “Farkettim efendim” dedi. Anadolu Ajansı'ndan Kaan Bozdoğan’ın sorusunu yanıtlarken de “Sen zaten değerlendirmeyi yaptın” diye başladı sözlerine.

    Basın toplantısının ardından Yeniçağ, saat 12.37’de “Yeniçağ bildi: Erdoğan'a sadece bu sorular soruldu” haberi yayımladı:

     “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyareti öncesi gazetecilerin soracakları soruların Erdoğan’a verildiği bilgisi sızdı. Yeniçağ, basın toplantısının hemen öncesinde muhabirlerin soracakları soruları açıkladı.”

    Yeniçağ’ın bu haberi, Evrensel, Gazete Duvar, Onedio, Aktif Haber, Haber Sol, T24 sitelerinde “Erdoğan’a sorulacak sorular basın toplantısından önce sızdı” başlığıyla yayımlandı.

   Yalanlama gereği bile duymadılar

    Basın toplantısı sırasında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da bakanlarla birlikte ön sırada oturuyordu. “Gazetecilerin soracakları soruların Erdoğan’a önceden verildiği” haberlerini yalanlama gereği de duymadı.

    Muhabirlerden de sadece AA muhabiri Kaan Bozdoğan, Yeniçağ’ın haberini alıntılayan T24’e sosyal medyadan “Keşke habercilik etiği gereği isimlerini yazdığınız gazetecilere bu durumu sorsaydınız. İddianızı vicdanı son derece rahat bir muhabir olarak ben yanıtlamış olayım; sorduğum sorular şahsıma aittir. Mesleğe, sahada alın teriyle çalışan muhabirlere ayıp ediyorsunuz” diye yanıt verdi; haberleri yalanladı.  

   Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün basın toplantılarında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın hazırladığı sorular gazetecilere veriliyor ya da gazeteciler basın toplantısında soracakları soruları önceden iletip onay alıyorlar. Erdoğan’ın basın toplantılarında onaylanmamış doğaçlama soru sorulamıyor.

   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma namazları çıkışındaki ayaküstü toplantılarda da uygulanıyor bu yöntem. Elbette akredite olan tüm gazetecilere verilmiyor hazır sorular; daha çok AA ve TRT muhabirleri öne çıkıyor bu uygulamada.

   Onaylanmış soru yöntemini bakanlar ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik başta olmak üzere parti yöneticileri de kullanıyor. Yeni olan bu soruların metinlerinin ilk kez sızdırılmış olması. Daha önce da biliniyor, söyleniyor, yazılıyordu ama basın toplantısında Erdoğan’a sorulacak soruların metni hiç yayımlanmamıştı. Yeniçağ’ın internet sitesi bunu başarmış oldu.

   Tiyatro oyununa dönen basın toplantısı

   Sadece onaylanmış soruların sorulabilmesi, Erdoğan’a basın toplantılarını önceden kurgulanmış tiyatro oyunları haline getiriyor. Gerçek bir gazetecilik faaliyeti sergilenmiyor.

   Bu basın toplantılarını izleyen vatandaşlar da gazetecilerin o soruları kendiliklerinden sorduğunu, Erdoğan’ın da doğaçlama yanıtladığını sanıyor. İnsanlara doğru bilgi verilmemiş, kandırılmış oluyorlar. Üstelik de gazetecilik bu kandırmacaya alet oluyor.

    Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (HABER-SEN), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK BASIN-İŞ), Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD), Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) oluşturduğu G9 Gazetecilik Örgütleri Platformu da bir açıklamayla gazetecilerin bu mizansende yer almasını eleştirdi:

   “Milyonların önünde tam bir tiyatro oynandı. Bu durum; iktidar için ‘güvenli’ bir basın toplantısı, iktidar yanlısı basın için ‘kazasız’ bir toplantı, halk adına habercilik yapan gazeteciler içinse yaşanan rezaletin ortaya dökülmesidir.

   Mesleğimizin varlık nedenlerinden biri olan soru sormayı değersiz hale getirenlerin, ne sordukları ‘soru’nun ne de verilen ‘yanıt’ın bir değeri vardır.”

    Meslek örgütleri ortalığa saçılan bu mizansene tepki gösterdiler. Ama medyanın büyük bölümü ne Yeniçağ’ın soruları önceden sızdırdığı haberini yayımladı, ne de gazetecilerin soracağı soruların Erdoğan’a önceden verildiğini.

   Dün sabah baktım Sözcü, Cumhuriyet, Gazete Pencere dışında bir gazetede yoktu bu haber. Hatta Yeniçağ’ın basılı nüshasında bile yoktu.

   Oysa gazetecilerin soru sorma hakkına kavuşması, muktedirlere eleştirel, irdeleyen ve hatta rahatsız eden sorular sorma gücünü yeniden elde etmesi için medyanın bu haberi yayımlaması zorunluydu. Medya bu basın toplantılarının önceden kurgulandığını gündemde tutarak, önceden hazırlanan senaryonun sahneye konulmasını engelleyebilir; insanların doğru bilgilenmesini sağlayabilir.

     En başta da akredite edilmeyerek o basın toplantılarına alınmayan medya kuruluşları yapmalıydı bunu. Göz yummamalıydılar gazetecilik onurunun ayaklar altına alınmasına ve insanların aldatılmasına.  

   Gizli kapaklı kaldığı sürece İletişim Başkanlığı’nın hem senarist hem de yapımcı olduğu bu iletişim şahikası oyun sürer gider. Gazeteciler de figüran olur.

 Faruk BİLDİRİCİ/ 8 Aralık 2021

    ELEŞTİRİ VE YANIT: “Senarist ve yönetmen olarak da bir sinema filmi çalışması bulunan Avrupa Film Akademisi Üyesi” Baran Seyhan, “Yapımcı İletişim Başkanlığı ise gazeteciler de figüran” başlıklı bu yazımla ilgili olarak sosyal medyada bana şu eleştiriyi yöneltti:

    “Bir eleştiriyi de ben sizin için dillendirmek isterim bu defa: olumsuz örnekleri tarif ederken tiyatro, senaryo, yapımcı, figüran gibi metaforlarla ifade etmek mesleğimize saygısızlık diye düşünüyorum. Sizin gibi kılı kırk yarmaya çalışan birisi bence bunu düşünmeli.”

   Ben de kendisine “Eleştiriniz için teşekkür ederim. Kastımı aştıysam özür dilerim” yanıtını verdim. Elbette ki kastım yapımcı-senarist-tiyatro ve figüranlara saygısızlık yapmak değildi, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın basın toplantılarında kurgulanmış ve gazetecilikle ilgisi olmayan bir sürecin yaşandığını aktarmaya çalışmıştım.

    Bundan sonra bu metaforları daha dikkatli kullanacağım.