YANLIŞIN ÜZERİNİ ÖRTMEK

...

Haberlerin de ömrü gazeteler kadar kısa. Gün bitince gazeteyle birlikte haberler de arşive kalkıyor. İnternette daha da hızla arşiv sayfalarına gidiyor yazılanlar. Okurların hafızalarında kalıcı yer tuttuğundan da emin değilim.

Akıp giden haber ırmağını kıyıdan seyreden okurların unutması son derece doğal. Biz gazeteciler, hafızaların zayıflığına sığınamayız. Gerçeğin bekçiliğini hakkıyla yapacaksak, zamanla yanlış olduğu ortaya çıkan haberlerimiz için okura hesap vermeliyiz. Kendi hatasını saklayan gazetecinin, başkalarının hatalarını yazarak afişe etmesi adil ve dürüst olmaz.

Ne yazık ki, Türkiye’de gazetecilik, geçmiş dönemlerdeki yanlışların üzerini örtme geleneği oluşturdu. Büyük başarı olarak sunulan kimi haberlerin tamamen yanlış olduğu açığa çıksa bile görmezden gelinip geçiştirildi. Fakat bu tarz ilkesiz gazeteciliğin artık devam etmesi mümkün değil.

Okur Temsilcisi olarak yeri geldikçe Hürriyet’in geçmişteki haberlerini ele almış; haberlerin akıbetini takip edeceğimi duyurmuştum. İçişleri Bakanı Muammer Güler’in Hürriyet’in Cilvegözü’nde bombalı saldırı düzenleyenlerin “17 özel harekât polisinin Lazkiye’de yapılan operasyonla yakalandığı” haberini yalanlamasıyla ilgili gelişmeleri takip edeceğimi de vurgulamıştım.

Şimdi bir ipucu ortaya çıktı. Hürriyet’in Feyzi Kızılkoyun imzasıyla 12 Haziran’da çıkan “Reyhanlı’daki saldırının bir numaralı faili Suriye’de yakalandı” haberi, 13 Mart’ta yayımlanan Cilvegözü saldırısıyla ilgili “Yerel giysiyle bastılar” haberini doğru kabul ediyor; benzer bir operasyondan söz ediyordu. Reyhanlı saldırısının faili Nasır Eskiocak’ı, Türk polisinin muhaliflerle ortak bir operasyonla Lazkiye’de yakaladığını öne sürüyordu. Hatta “Eskiocak’ı Türkiye’ye getiren ekibin, Cilvegözü’ndeki patlamanın şüphelilerine yönelik operasyonu gerçekleştiren ekip olduğu öne sürüldü” deniyordu.

“Gerçeğin er geç ortaya çıkma huyu vardır” derler. Geçen hafta çıkan Reyhanlı saldırısı iddianamesi de böyle bir işlev gördü. Nasır Eskiocak, iddianamedeki ifadesinde nasıl yakalandığını anlatırken, Türk polisinin sınır ötesi operasyon yaptığı iddiasını çürütmüş oldu:

“..yaya olarak tel örgülerine doğru yürüdük. Tamer beni Suriye’de muhaliflerin hâkim olduğu bir köye götürdü. Burada beni boş bir eve götürüp bıraktı. Sonra yaklaşık 20 kişilik Suriyeli muhalif grup içeri girdi. Adımın Mehmet olduğunu söyledim. İlk başta inandılar. Ancak 3-4 saat sonra yine gelerek ‘Senin ismin Mehmet değil doğruyu söyle’ dediler. Ben de ‘Türkiye’de içki ve sigara kaçakçılığı yaptığımdan dolayı aranıyorum’ dedim. Bunun üzerine 20 kişi beni darp ederek ‘Sen Türkiye’de bulunan muhalif askerleri kaçıran kişisin’ dediler. Ben de ‘Öyle bir şeye yaklaşmadım’ dedim. Daha sonra akşam saatlerinde tekrar beni darp ettikleri sırada içlerinden biri ‘Ben bunun fotoğrafını televizyonda gördüm. Reyhanlı patlaması ile alakası var, onun için kaçıyor’ dedi. Ben de ‘Doğrudur Reyhanlı eylemini ben yaptım, ismim Nasır Eskiocak’ dedim. Aynı gün akşamı yani 10 Haziran günü Türkiye güvenlik güçlerinin bulunduğu Türkiye tarafına getirerek teslim ettiler.”

Sanırım her şey açık. Türk polisi, Reyhanlı sanığının yakalanması için sınır ötesi operasyon düzenlememiş! O haber yanlış. Dolayısıyla “Reyhanlı sanığını yakalayan ekibin Cilvegözü operasyonunu gerçekleştirdiği” bilgisi de doğru değil. Bakalım Cilvegözü iddianamesi ne gibi bilgileri serecek gözler önüne…