ÜNLÜLERİ YAFTALAMAK MI?

...

Ünlü oyuncu ve yönetmenlere yapılan narkotik operasyonu, polisin trafik kontrolleri şovuna benziyordu. İstediğinde gözaltına aldıklarını gizlice getirip götüren polis, bu kez oyuncuları podyumda gezdirir gibi çıkardı medya ordusunun önüne. Tam da Ergenekon davası kararlarının açıklandığı gün böyle bir operasyona girişilmesi manidardı.

Beklendiği gibi, haber kanalları, internet siteleri ve gazeteler geniş şekilde okurlarına aktardılar bu operasyonla ilgili gelişmeleri. Çoğu medya kuruluşu isim ve fotoğraflarını gizlemeden afişe etti o insanları. Medyanın bu tavrı tartışma konusu olunca kimi gazeteci, ünlülerin adlarının açıkça yazılmasını savundu; kimisi de isimlerin kodlanmasını.

Hürriyet ise bütünlüklü bir tavır alamadı bu konuda. İnternet sayfasında isim ve fotoğraflar açıkça verilirken, gazetede isimler kodlanıp, fotoğraflar flulaştırıldı. Tabii okuyucuların gözünden kaçmadı bu farklı yaklaşım. Twitter’da alaysı bir dille eleştirildi: "Hürriyet çok komiksiniz. Net sitende çarşaf çarşaf yayınla sonra gazetede K.İ., S.A. vs diye kısalt suratları buzla" Aslında bununla kalmadı; daha sonra Kelebek’teki haberlerde de açık isimler verildi.

Gazete Koordinatörü Emre Oral’a sordum ünlüler haberiyle ilgili eleştiriyi. "Gazete açısından geçmiş olaylara göre farklı bir durum yok. İfade vermeye giden insanlar suçlu gibi lanse edildiği için bu tip operasyonlarda kimlik açıklamama kararımız var" yanıtını verdi.

Web Koordinatörü Bülent Mumay ise aynı soruyu yanıtlarken, sanatçılar ve avukatlarının savunmalarını da ayrıntılı olarak vererek, "peşinen suçlu ilan etmeme ilkesine sadık kalıp, dengeli bir yayıncılık yaptıklarının" altını çizdi:

"Polisin operasyonu düzenleme şekli, gazetecilerin görüntü alacağı şekilde Emniyet’e getirmesi ayrı eleştiri konusu olabilir. Ama onlarca ünlünün adlarını rumuzlamanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Dünyanın her yerinde ünlülerin bu tarz bir operasyonda gözaltına alınması haberdir. Maradona’nın, Lindsay Lohan ve Paris Hilton gibi şöhretlerin uyuşturucudan gözaltına alınmalarını dünya basınının adları ve resimleriyle yayınladığını hatırlamakta yarar var."

Okur Temsilcisi olarak, okurların Hürriyet’in iki farklı mecrasında birbiriyle çelişik tavır alınmasına yönelik eleştirilerini son derece haklı bulduğumu belirtmeliyim. Basılı gazete ve internet sayfalarının başını çektiği bütün mecraların tek çatı altında birleştirildiği "Hürriyet Dünyası"nda böyle ikircikli tavırlar sergilenmemeliydi. Okur, tek bir çizgi, ortak tavır görmeliydi.

Ünlülerin isimleri gizlenmeli miydi? Mumay’ın verdiği örneklerde olduğu gibi, ünlülere yönelik uyuşturucu operasyonları dünyanın her yerinde haberdir. İsimlerin gizlenmesi de düşünülmez oralarda.

Ancak her zaman olduğu gibi bir de işin vicdani tarafı var. Biz gazeteciler, hiç kimseyi mağdur etmemeliyiz. Türkiye’deki polis soruşturmaları ve yargı süreci ile ABD ya da Avrupa’daki sistem aynı kalibrede değil. Somutlayayım; ceza davalarında mahkûmiyet oranı örneğin Japonya’da yüzde 99,9, İngiltere’de yüzde 90,3 iken Türkiye’de yüzde 34’lerde. Yani Türkiye’de yargılananların yüzde 66’sı masum! Polis operasyonlarından başlatırsak masumların oranı ne olur varın siz tahmin edin. Bu duruma rağmen, polis operasyonlarının hedefindeki ünlüleri afişe edip, yaftalamak adil olmaz sanırım.

Ayrıca artık o oyuncular hakkında adli sicilden daha kalıcı bir Google sicili oluşacağını da unutmamak lazım.