Televizyonda hakaret serbest mi?

...

    TGRT Haber’deki programı sunan Ercan Gürses’in, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın cevap niteliğindeki mesajını okumak istemesi yayıncılık açısından doğruydu. Zira İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, programın başından itibaren Özdağ’a ve onun çizgisinde paylaşımlarda bulunanlara hakaretler yağdırıyordu. Özdağ’a cevap hakkı doğmuştu.

    Ama “Ümit Özdağ’dan bahsettik programın özellikle başında. Kendisinden bir cevap var” dediğinde Soylu’dan “Hiç hiç hiç... Kabul etmem” çıkışı gelince afalladı:

   Gürses- En azından bir cümle...

Soylu- Hiç adam yerine koymam. Muhatabım değil.

Gürses- Sayın Bakan… Kendisi iddiaları reddediyor

Soylu- Hayır hayır... Bunu kabul etmem. Bunu söylerseniz toplantıyı terk ederim.

Gürses- İddiaları reddettiğini….

Soylu- Ben bu adamı insan ve adam yerine koymam. Bu hayvandan aşağı bir adamdır. Kendisi adam yerine girmeye çalışıyor... Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur. Bu kadar açık. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir. Hiç girmem kabul etmem.

Gürses- İstihbarat elemanı diyorsunuz.

Soylu- İtibarımızı onun gibi bir adamla yan yana getirir miyiz ya. Haysiyetsiz adam...

Gürses- Sayın bakan o zaman şöyle bir şey sorayım ben size…

    İşte bu nokta sorunlu. Ümit Özdağ’ın yanıtını okuma isteğini kabul ettiremeyen Gürses, Soylu’nun ağır hakaretlerine de itiraz etmiyor. “Hayvandan aşağı”, “haysiyetsiz” gibi sözcüklerin havada uçuşması doğalmış gibi başka bir soruya geçiyor.

    Anlıyorum, zor bir durum. Süleyman Soylu, “Yayını terk etme” tehdidinde bulunuyor ve o an Gürses’in kritik bir karar vermesi gerekiyor. Özdağ’ın yanıtını okuyup Soylu’nun stüdyodan ayrılmasını göze almak ya da konuyu değiştirip programa devam etmek! Gürses, Soylu’nun isteğine razı olmayı seçiyor.

    O andan itibaren de programın inisiyatifini tümüyle Soylu’ya bırakmış oluyor; hakaretlerine de itiraz gücü kalmıyor. Oysa bir programın yöneticisi, programı sunan kişidir. Cevap hakkının kullanılmasına da o karar verir, hakaretlere de izin vermez.

     TGRT Haber Ankara Temsilcisi Ercan Gürses de en azından Süleyman Soylu’nun hakaret ve aşağılamalarına itiraz etmeli, en azından katılmadığını ifade etmeliydi. Bu açıdan hatalı…

     Altaylı’nın programında da tartışılmıştı

    Canlı yayınlarda cevap hakkı konusu, Fatih Altaylı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı canlı yayına TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu bağladığında da tartışılmıştı.

   Bu konudaki yazımda muhatapların canlı yayına bağlanması halinde “cevap hakkının kötüye kullanılabileceğini ve cevap sınırlarını aşabileceğini” vurgulamıştım. Canlı yayınlarda cevap hakkının farklı biçimlerde kullandırılabileceğini vurgulamıştım:

    “…Aslında cevap hakkı izleyen programda ya da ertesi gün kullandırılabilirdi. Daha hızlı ve pratik bir yöntem olarak muhatapların yazılı cevabı program sırasında ya da sonunda okunabilirdi. Böylesi daha adil ve dönem koşullarına uygun bir cevap hakkı formatı olurdu.

    Umarım bu tartışmalar canlı yayınlarda cevap hakkının nasıl kullanılacağına dair ilke ve standartların gelişmesinin yolunu açar...”

     Maalesef Fatih Altaylı’nın Habertürk’teki programından bu yana canlı yayınlarda cevap hakkı konusunda bir standart oluşamadı. Ercan Gürses, program sırasında Ümit Özdağ’ın mesajını okuyabilse cevap hakkı kullanımı açısından iyi bir örnek olacaktı.

     Ama mesajı okunamadığı için Ümit Özdağ cevap hakkını kullanamamış oldu. Bu durumda TGRT Haber ve Ercan Gürses, ağır iddia ve hakaretlere yanıtını ya izleyen bir programda okumalı ya da Ümit Özdağ’ı bir programa davet ederek yanıt vermesini sağlamalı.

   Ümit Özdağ’ın, Suriyeli sığınmacılara karşı ayrımcı görüşler savunuyor olması cevap hakkını ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, ayrımcı görüşleri izleyiciye aktarılmadan cevap hakkını kullanması sağlanabilir. Bir siyasi partinin genel başkanı olarak görüşlerini açıklaması, nefret söyleminde bulunmadığı ve hakaret etmediği sürece engellenmemeli…

    Sığınmacı sorununu görmezden gelmek yerine tartışmakta, konuşmakta yarar var. Elbette bu noktaya nasıl gelindiğini unutmadan, hakaret etmeden, sığınmış insanları düşmanlaştırmadan…

Faruk BİLDİRİCİ / 7 Mayıs 2022