SPORDA SPONSOR REKLAMINI TARTIŞALIM

...

Galatasaray’ın yeni stadı açıldı ama ismiyle ilgili karmaşa sürüp gidiyor. Stadın ismi Ali Sami Yen Spor Kompleksi mi, yoksa Türk Telekom Arena mı? Üstelik sorun sadece taraftarların vefa duygusu ve takımın gelenekleri de değil.

Galatasaray yönetimi de bir ikilem içinde. Bir yanda Türk Telekom, stadyumun “Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena” olarak anılmasına karşı isim tespiti için hukuki süreç başlattı. Öbür yandan Galatasaray,

UEFA’nın “statlara sponsor isimleri vermeme kuralı” nedeniyle stadın ismini UEFA’ya “Ali Sami Yen Stadı” olarak bildirdi. Hatta Türk Telekom’a kızan Başkan Adnan Polat da, şirketin ismini anmayacağını söyledi.

İyi de stadın adı Avrupa’da “Ali Sami Yen” diye anılacaksa, Türkiye’de medya neden sponsorun ismini her haberde zikretmek zorunda olsun? Nitekim Uğur Dündar, “Türk Telekom Arena ismi beni fena halde rahatsız ediyor. Galatasaraylılara haksızlık yapıldığı duygusuna kapılıyorum. İşte bu nedenle yeni stadyuma sadece Ali Sami Yen Spor Kompleksi diyeceğim” açıklaması yaptı. Hiç kimse çıkıp Dündar’ın buna hakkı olmadığını söyleyemez.

Buradan hareketle sponsor isimlerinin medyada yer alma biçimini tartışmaya açmaktan yanayım. Galatasaray’ın yeni stadyumunun dışına çıkıp, soruyu spor haberlerinin tümüne yayalım; Sponsor isimlerini her haberimizde kullanmakla doğru yapıyor muyuz?

Benim tereddütlerim var bu konuda. Öncelikle habercilik açısından bakıyorum konuya. Birincisi, haberle reklam iç içe giriyor, spor haberlerini okuyan herkes bu “örtülü reklam”a muhatap oluyor. Spor dışı haberlerde büyük günah kabul edilen reklam ile haberin iç içe geçmesinin, spor haberlerinde olağan karşılanması bir çelişki değil mi?

İkincisi reklam tekniği açısından şüphelerim var. Sponsorlar isimlerini medyada kullandırarak reklam yaparken bu reklamın bedelini kime ödüyor? Gazetelere, televizyonlara mı? Hayır. O şirketler, lig ve kupa isimleri için Futbol Federasyonuna, takım ve stat isimleri için kulüplere ödeme yapıyor; federasyon ve kulüpler sonra medyaya dönüp “Sponsor isimlerini haberlerinizde kullanın” dayatmasında bulunuyor. İyi de medya bedelini almadığı, anlaşmasına imza atmadığı reklamı neden yapmak zorunda olsun?

Gördüğüm kadarıyla burada gerekçeler hep aynı. Avrupa ülkelerinde, Amerika’da da benzer uygulamalar olduğu söyleniyor bir. Spora, özellikle de futbola desteğin önemi vurgulanıyor iki.

Bu gerekçeleri de anlayamıyorum. Başka ülkelerde uygulanıyor olması bunun doğruluğunu kanıtlamaz. Ayrıca medya spora bazı şirketlerin reklamını yapmadan da destek olabilir. Hem burada sözü edilen amatör sporlar değil hem de futbolun bir endüstri haline geldiğinden, futbolun marka değerinin arttığından söz edilmiyor mu? Ticari işlerde ticaretin kuralları geçerli olmalı.

Tanıl Bora, sezon başlarken Radikal’de kaleme aldığı yazısında sponsorluk konusundaki durumun çerçevesini şöyle çiziyordu:

“2005’te, sponsor Turkcell’in adı, lâkap olarak eklendi Süperlig’in başına. Şimdi futbolun Kırkpınar ağalığını Spor Toto almış görünüyor. 1. Lig futbolu, 5 sezon boyunca ‘Spor Toto Süperlig’ adı altında edâ edilecek.

Futbolun endüstrileşmesi denen süreç gitgide bünyeyi sararken, herkes bir, iki, üç daha fazla sponsorluk ayarlamak için seferber. Futbol, bütün tarihi ve coğrafyasıyla, ‘Bu alana ilan verebilirsiniz’ yazılı bir boş billboard’a dönüşmüş gibi. Avrupa’da son yıllarda kulüplere büyük meblağlar kazandıran, stat isim hakkı pazarlaması, Türkiye’ye de sirayet etti.

Bursaspor Süper Kupa finaline forma reklamsız çıkarken, sponsor peşinde gözünü budaktan sakınmayışıyla dikkat çeken kulüp: Antalyaspor. Bizzat kulübün isim hakkını sattılar, Medical Park Antalyaspor oldular.”

Aslında sponsorluk konusu futbol dışında daha da yaygın. Voleybol, basketbol gibi dallarda şirket isimlerinin takımlara verilmesine alışıldı. Böyle giderse korkarım, spor haberlerinde şirket isimlerinden geçilmeyecek. İyisi mi, bu konuyu şimdiden tartışalım ve ilkeler belirleyelim, standartlar oluşturalım…