ŞİMDİ SIRA OKURLARDA

...

Aslında trafik kazası haberleriyle ilgili olarak medyanın üzerinde uzlaştığı kılavuz, zaten gazetecilerin her haberde uygulaması gereken ilkeleri içeriyor. Elbette her haber, "Kim" sorusuna cevap vermeli. Ama maalesef otobüs kazası haberlerinde şimdiye değin okur bu sorusunun yanıtını öğrenemiyordu. Bu durumu otobüs firmalarının korumacı tutumuna ve medyanın bu firmaları kayırmasına bağlamak durumu açıklamaya yetmez. Açık yüreklilikle itiraf edelim, medya sadece otobüs firmalarının adını gizlemiyor; olumsuzluk içeren haberlerin çoğunda marka, şirket isimleri okurdan saklanıyor. Halbuki dikkat edin, medya olumlu haberlerde çoğu zaman aynı tavrı sergilemiyor. Markaları, şirketleri övmeye gelince alabildiğine cömert, eleştirmeye gelince cimri davranılıyor. Buradan kimilerinin anladığı gibi markaların yazılmasına karşı olduğum sonucu çıkarılmasın lütfen! Mesele marka/firma adı yazmakta değil, neden ve nasıl yazıldığında. İtirazım bu noktada. Zira gazeteciliğin özü nesnellik ve eleştirel, sorgulayıcı yaklaşımdır. Biz PR’cı ya da reklamcı değiliz ki, markaların, şirketlerin tanıtımını ya da itibarını koruma işlevini üstlenelim. Gazeteci her zaman okurun yanında saf tutar. Gazeteci, okurun, yani kamunun çıkarlarını korumak ve onları doğru ve eksiksiz bilgilendirmekle yükümlüdür. Artık bu anlayışın yerleşeceğine dair umudum iyice arttı. Medyanın "Trafik kazası haberlerini yazım kılavuzu" üzerinde uzlaşma sağlaması ve ardından gelen okur destekleri mevcut yaklaşımın sonunun geldiğinin işareti. Eminim bundan sonra okurlar, bir trafik kazası olduğunda otobüs (ya da hafriyat kamyonu) firmasının adını vermeyen medya kuruluşundan hesap soracak. Hem de sadece trafik kazalarında değil, olumsuzluk içeren bütün haberlerde şirket isimlerinin gizlenmesine izin vermeyecek. Medyadaki büyük uzlaşma okurların farkındalığını artırdı. Kendilerinden nelerin gizlendiğini dikkatle takip edip, "öğrenme hakkı"nı engelleyene hesap soracaklar. Medyada olduğu kadar okur denetiminde de yeni dönem başlıyor.   Uzlaşmaya yeni destekler Trafik kazasına karışan otobüs firmalarının gizlenmemesi konusunda sağlanan uzlaşma daha da büyüdü. Anadolu Ajansı ve Hürriyet’in birlikte hazırladığı "Trafik kazası haberleri yazım kılavuzu"nu destekleyen medya kuruluşlarının sayısı 56’ya yükseldi. Listeye yeni eklenen gazete ve televizyonlar (alfabetik olarak) şöyle: Anayurt, A News, ATV, Aydınlık, Beyaz TV, Bloomberg HT, Diriliş Postası, Dokuz Sütun, Evrensel, Gazete Harbi, Günboyu, Güneş, Hürses, Karar, Kanal A, Kanal B, İstiklal, Milat, Milli Gazete, Ortadoğu, Star TV, TGRT, Türkiye, Ulusal TV, Yeni Asya, Yeni Asır, Yeni Birlik, Yeni Çağ, Yeni Söz, Yurt, 24 TV, 360 TV. Sadece gazete ve televizyonlar değil, internet medyası da bu uzlaşmaya katıldı. İnternet Medyası Derneği Genel Sekreteri Hakkı Alkan ve İnternet Medya Federasyonu Genel Başkanı Talat Atilla da ilkelere desteklerini açıkladı. Artık haber siteleri de kılavuzdaki ilkeleri uygulayacak. TGRT Haber TV Genel Yayın Yönetmeni Ercan Seki ve Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, desteklerini açıklarken, trafik kazalarında otobüs firmalarının adını önceden de verdiklerinin altını çizdiler.   Sosyal medya fenomenleri Farklı mecralara taşan sosyal medya fenomenleri, medyanın da yükselen değerleri. Sosyal medyada ünlendikten sonra medyada yazı yazan, röportajlar yapan isimlere sık rastlanıyor. Bu durum yeni etik sorunları da beraberinde getirdi. Elbette kendi kuralını kendi koyan, dilediğini yapan bu fenomenleri, medyanın kurumsal yapısı içine girer girmez gazeteci kabul etmek mümkün değil. Gazetecilik meslek ilkelerinin tümüne uymaları da beklenemez. Ama sosyal medya fenomeninin medyadaki konumunu kişisel çıkarları için kullanmaması, faaliyetlerinin de yazdığı medya kuruluşunun temel değerleriyle çatışmaması, kurumsal itibarına zarar vermemesi gerekir. Hürriyet’te yazan sosyal medya fenomenleri de bu kırmızı çizgiyi aşmamak durumunda. Fakat Hürriyet internette Aile ve Seyahat sayfalarında yazan Zeynep Zor ile Hürriyet Pazar’da yazan Pucca hakkında okurlardan şikâyetler geldi. Her ikisi de instagram hesaplarında ve bloglarında reklam ve ürün yerleştirme yapıyorlardı. Kontrol ettim, doğruydu; açıkça reklam yapıyorlardı. Yazı başına ücret aldıkları (telifli) ve kadrolu Hürriyet elemanı olmadıkları için reklam yapmalarına itiraz etmeye hakkımız olmadığı söylenebilir. Fakat her ikisi de Instagram hesaplarında Hürriyet yazarı olduklarını belirtiyor; Hürriyet’in adını özel çıkarları için kullanıyorlardı. Zeynep Zor ile ilgili şikâyeti ve düşüncemi Dijital İçerik Direktörü Ercüment İşleyen’e ilettim. O da bana hak verdi ve Zor’dan profilindeki "Hürriyet Seyahat Yazarı" ve "Hürriyet Aile Yazarı" ifadelerini çıkarmasını istedi. Zor, bunu kabul etmedi. Bunun üzerine İşleyen, Zor ile ilişiği kesti ve yazılarını da kaldırdı. Pucca da aynı durumdaydı; profiline "Hürriyet Pazar" yazmıştı. Onunla ilgili durumu da Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila ve Yan Yayınlar Yönetmeni Çınar Oskay’a ilettim. Pucca için de benzer bir yol izlenecekti. Karar vermeye kalmadan başka bir sorun patladı. Pucca, Twitter’da kendisine hakaret ettiğini öne sürdüğü bazı takipçilerine küfretti. Hem de çok ağır argo sözcüklerle. Bunun üzerine Bila, Pucca’nın Hürriyet ile ilişiğinin kesilmesine karar verdi. Bu deneyim gösteriyor ki, sosyal medya fenomenleri, Hürriyet’te yazmaya başlarken sınırlar yazılı bir sözleşmeyle çizilmeli. O kişilerin kadrolu değil telifli yazar olduğu okurlara da bildirilmeli ki aradaki fark bilinsin…   Okurdan kısa kısa: Şule İdil Dere‏: (İstanbul’daki Yoğurtçu Parkında bir hafriyat kamyonunun ölümüne neden olduğu genç kadının adına açılan Twitter hesabı) Sıra 17 ayda yalnız İstanbul’da 32 can alan hafriyat kamyonu ve beton mikseri şirketlerinin adlarını gizlememede. Bu otosansür de kalkmalı. İlham Yüksel: Neden günlerdir Acun-Şeyma düğününü haber yapıyorsunuz? İnternet sitenizde bugün öğleden sonra aynı anda bu düğünün beş haberi var. Tam beş Acun-Şeyma haberi! Başka konu ve haber kalmadı mı? (20 Eylül) A. Nasuhi Kurdoğlu: Tatilimi geçirdiğim Kuşadası’nda satılan gazetenizin takvim bölümünde alakası olmadığı halde İstanbul namaz vakitleri veriliyordu. Mehmet Koyuncuoğlu: Hürriyet ve Ankara ekindeki hava tahmini birbiriyle uyuşmuyor. Hangisi doğru anlamıyoruz.(10 Eylül) Ali Özcan: Sporcuların galibiyetlerden sonra yayınlanan fotoğraflarının çoğu öfke ve şiddet çağrıştırır nitelikte. 6 Eylül’deki birinci sayfada da öyle. Bu fotoğraflar sevinç ve gülücük içeremez mi? O. Tekin Güven: Tüfeklerle işlenen suçlarda hep pompalı tüfek kullanıldığı yazılıyor. Halbuki son zamanlarda internet aracılığıyla da satılan tüfekler otomatiktir ve suçlarda genellikle bu tip tüfekler kullanılıyor. FARUK BİLDİRİCİ / HÜRRİYET / 25 EYLÜL 2017

KIRLANGIÇ YUVASI / 4HERKESİN NOSTALJİSİ KENDİNE GÜZELYine yorucu, o kadar da heyecanlı bir kazı günüydü. Yoru

KIRLANGIÇ YUVASI / 4

HERKESİN NOSTALJİSİ KENDİNE GÜZEL

Yine yorucu, o kadar da heyecanlı bir kazı günüydü. Yoru

Gözde At

Gözde At

Endişelenme! E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar doldurulmalıdır (*).

© 2019 Faruk Bildirici - Medya Ombudsmanı. Tüm Hakları Saklıdır.