Silahsız bir sivilin polis kurşunuyla öldürülmesinin haber değeri

...

     İstanbul’un orta yeri sayılır. Kadıköy’de, Fahrettin Kerim Gökay Caddesi’nde 29 Kasım akşamı saat 22.00 sıralarında bir kişi polis kurşunuyla yaşamını yitirmiş. Vatandaşlar da tanık…

   Medyanın ertesi sabah yayımladığı haberler, bu ülkenin gazeteciliğinin insan yaşamına verdiği değerin çarpıcı bir örneğiydi. Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Yeniçağ ve DHA haberlerinde İstanbul Valiliği’nin açıklaması aynen aktarılmış, açıklamada söylenenin üzerine yeni bir cümle eklenmemişti. Olayla ilgili ufak bir araştırmaya bile gerek görülmemişti.

    Halbuki İstanbul Valiliği’nin açıklaması polis kurşunuyla ölümlerin çoğunda olduğu gibi “dur ihtarı-polise mukavemet-silahın ateş alması sonucu-tahkikat” sözcüklerine dayanıyordu:

    “DUR” ihtarına uymayan şüpheli bir araç takibe alınmıştır. Önü kesilerek durdurulan araçta bulunanlardan E.Ç. isimli şüpheli şahıs yaya olarak firar etmiştir. Sürücü Ç.K. adlı şahıs görevli personele mukavemette bulunmuş, o esnada Polis Memurunun elindeki silahın ateş alması sonucu vurularak, olay yerinde hayatını kaybetmiştir.

    Firari şüpheli E.Ç. (15) paket uyuşturucu madde ile birlikte yakalanmıştır. Araçta yapılan aramada (2) fişek uyuşturucu madde ve (1) adet telsiz ele geçirilmiştir. Cumhuriyet Savcılığı adli, Valiliğimizce idari tahkikat başlatılarak ilgili Polis Memuru görevden uzaklaştırılmıştır.”

     İnsan hakları haberciliğinin farkı

    Olayın valiliğin açıklamasında belirtildiği gibi “kazaen” diye geçiştirilemeyeceği, öldürülen Çetin Kaya’nın avukatı, arkadaşları ve çalıştığı film setlerinden tanıyan ünlü sanatçıların devreye girmesiyle anlaşıldı. Sosyal medyada başlatılan kampanya sayesinde olay duyuldu.

    Araştırarak ve tarafların görüşünü de alarak valilik açıklaması dışında ilk haber yapan da insan hakları haberciliğine ağırlık veren ETHA’dan (Etkin Haber Ajansı) Nadiye Gürbüz oldu. 1 Aralık’ta saat 11.07’de internette yayımlanan haber, “Polis, Çetin Kaya’yı ensesinden vurarak katletti” başlığını taşıyordu. Çetin Kaya’nın cenazesini teslim alan arkadaşlarıyla konuşularak hazırlanan haberde, “polisin Çetin Kaya’yı yere yatırarak ters kelepçe taktığı ve yakın mesafeden ensesinden vurarak” öldürdüğü öne sürülüyordu.

   Bu haberin ardından Çetin Kaya’nın arkadaşları, cinayet anını gören tanıkların bilgi vermeleri ve görüntü kayıtlarını ulaştırmaları için çağrıda bulundu. Telefon numarası da verilen bu çağrıyla birlikte #çetinKaya ve #CanımızıYaktınız etiketli paylaşımlar arttı. Başka haber siteleri de Çetin Kaya’nın öldürülmesini “infaz kuşkusu” başlıklarıyla haber yaptılar.

   CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da “İstanbul’un en işlek caddesinde bir cinayet işlendi ve bir polis memuru görevden alındı. Bugüne kadar yaşadığımız devlet pratiklerinden yola çıkarak (kamera kaydı, şahit vb…) #ÇetinKaya’nın nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğünün takipçisi olacağız” paylaşımında bulundu.

    Akşam saatlerinde de polis memuru Selçuk E.’nin, Çetin Kaya’yı “kasten öldürdüğü” suçlamasıyla tutuklandığı haberi geldi. Dosyayı hazırlayan savcı ve tutuklayan yargıç, İstanbul Valiliği açıklamasına itibar etmemişti…

     İnsan yaşamına duyarsızlık

     Çetin Kaya’nın kelepçelendikten sonra yakın mesafeden ensesinden vurularak öldürüldüğü iddiasının ortaya atılmasından sonra polisin tutuklanması, gazetecilerin de bu olayı aktarırken İstanbul Valiliği açıklamasıyla yetinmemesini gerektirirdi.

    Ama buna rağmen Sözcü’nün 1 Aralık’ta akşam saatlerinde internette yayımladığı haber İstanbul Valiliği’nin açıklamasına dayanıyordu. “Kadıköy’de Çetin Kaya’nın ölümüne neden olan polis tutuklandı” başlığını taşıyan haberde valilik açıklamasına sadece polisin tutuklandığı bilgisi eklenmişti. CHP’li Tanrıkulu’nun bu konuda Meclis’e soru önergesi vermesi de bu haberle birleştirilmemiş, -50 dakika sonra- ayrı bir haber yapılmıştı.

     Sözcü’nün bir insanın öldürülmesine duyarsızlığı ertesi gün de sürdü. 2 Aralık tarihli basılı gazetede ilk haber kısaltılarak aynen yayımlandı. Bereket 3 Aralık’ta Sözcü’nün internet sayfasında yeni bir haber yayımlandı da okurlar, olayla ilgili iddiaları öğrenebildiler. Ama avukat Orçun Fide ile konuşularak hazırlanan “Aile avukatından çarpıcı iddia: Çetin Kaya iki eli kelepçeliyken, ensesinden silahla vuruldu” başlıklı haber basılı gazetede yayımlanmadı. 

    Hürriyet ve Sabah da hem basılı gazetede hem de internet sayfasında sadece İstanbul Valiliği açıklamasını haber yaptı; sonra bir daha bu konuyla ilgilenmedi. Habertürk sitesi ilk gün valilik açıklamasıyla birlikte tutuklanan polis memuru Selçuk E.’nin savunmasına da yer verdi, sonra bir daha haber yapmadı. Karar, Akşam, Türkiye ve Yeni Şafak gazeteleri ise bu konuya hiç girmediler, valilik açıklamasını bile yayımlamadılar.

    Avukat: Tutanaklarda uyuşturucu ve telsiz yok

     İktidar medyasından sadece Milliyet, ilk gün valiliğin açıklamasını yayımlamakla kalmayıp, ertesi gün de “Kaya’nın ölümüyle ilgili soru işaretleri” diye iddiaları irdeleyen bir haber hazırladı; CNN Türk de oradan alıntıladı.

    Silahsız bir sivilin polis kurşunuyla öldürülmesine ilk günden itibaren en çok ilgi gösteren medya kuruluşları Birgün, Gazete Pencere, T24, Evrensel, Kanal D, Cumhuriyet ve Halk Tv oldu.

    Birgün, önce “Polisin öldürdüğü Çetin Kaya’nın arkadaşlarından çağrı” haberini, sonra da “İnfaz şüphesi” başlıklı haberi yayımlandı ve sonraki günlerde de bu konudaki haberlere internette devam etti. Basılı gazetede ise “Kaya gözaltına alındıktan sonra öldürüldü’ iddiası”, “Ensesinden vurulduğu raporla da doğrulandı” ve “Cinayette delil karattma şüphesi” haberlerine yer verildi.

     Cumhuriyet gazetesi ise bu olayı basılı nüshasında üç gün üst üste haber yaptı. İnternette de “Kadıköy’de Çetin Kaya’nın öldürülmesi: Polisin görevi yargısız infaz yapmak mı?” başlıklı bir haber ile BBC Türkçe’nin “Çetin Kaya: Kadıköy’de polis tarafından öldürülen set işçisinin ölümü hakkında neler biliniyor” haberini yayımladı.

    BBC Türkçe’nin haberinde avukat Orçun Fide’nin, İstanbul Valiliği'nin uyuşturucu bulunduğu iddiasını yalanlayarak “Arama ve olay tutanaklarında valiliğin yaptığı gibi uyuşturucu ve telsiz bulunmamaktadır” dediği de aktarılıyordu. BBC Türkçe’nin bu haberi T24’te de aynen yayımlandı. Gökçer Tahincioğlu da T24’de Çetin Kaya’nın öldürülmesiyle ilgili kaleme aldığı “Dur ihtarları’, bir cinayeti ‘haklı’ göstermenin yolları ve cezasızlık” başlıklı yazısında yargısız infaz niteliğindeki bu tür cinayetlerin cezasız kalmasını eleştirdi.

      Gazete Pencere, bu cinayeti okurlarına üç gün üst üste “Kadıköy’de polis kurşunuyla ölüm”, “Kadıköy’de Çetin Kaya’yı öldüren polis tutuklandı” ve “Çetin Kaya’nın öldürülmesi Meclis gündeminde” başlıklarıyla duyurdu.

    Evrensel, önce Valilik açıklamasına ilişkin DHA haberini internette yayımladı; polisin tutuklanmasıyla ilgili haberde de avukatın görüşlerine yer verdi. Cinayetin TBMM gündemine taşınmasını da haberleştiren Evrensel, basılı gazetede bu olayı sadece bir kez “Polis görevden alındı” diye küçük bir haber olarak gördü. 

    Uyuşturucuyla yakalanan kişi nasıl bırakılır?

    Polisin tutuklandığını ve Çetin Kaya'nın ölümündeki şüpheleri ilk yayımlayan televizyon kanalı KRT idi. 1 Aralık’ta polisin tutuklanmasının ardından Avukat Orçun Fide'ye bağlanarak cinayetle ilgili kuşkularını ve bulgularını  yayımladılar. Sonraki günlerde de ortaya çıkan yeni gelişmelere haber bültenlerinde yer verdiler. 

    Kanal D’nin ana haber bülteninde Şevval Şirin imzasıyla toplam dört ayrı haber yayımlandı. Dün akşam yayımlanan son haber, olayla ilgili yeni tanıklar ortaya çıktığını ve kanıtların karartıldığı iddialarını duyuruyordu. 

    Olayla ilgili taraflarla konuşmakla yetinmeyip titiz bir araştırma yapan halktv.com.tr muhabiri Gül Gündüz, “Polis kurşunuyla öldü, araç yıkandı, eşyalar bir köşeye atıldı” ve “Çetin Kaya öleli 5 gün oldu: Sorular cevapsız” başlıklı haberler yazdı.

    Bu haberler Çetin Kaya’nın olay gecesi kullandığı aracın adli emanette tutulmak yerine kiralama şirketine iade edildiği, aracın yıkandığı, kaçarken üzerinde 15 paket uyuşturucuyla yakalandığı öne sürülen E.Ç. adlı kişinin de adli kontrol koşuluyla serbest bırakıldığı bilgilerini ortaya çıkardı. Gül Gündüz’ün haberleri Halk TV Ana Haber bülteninde İrfan Değirmenci tarafından da izleyicilere aktarıldı.

    Gerçek Gündem, Gazete Duvar, Bianet, Independent Türkçe, İleri Haber ve Diken gibi internet siteleri ile Yol TV, Tele 1 televizyonları da Çetin Kaya’nın öldürülmesiyle ilgili çeşitli haberlere yer verdiler.

   Medyanın günahı büyük

    Görüldüğü gibi, sosyal medyadaki kampanyalar ve az sayıda medya kuruluşunun duyarlılığı olmasa Çetin Kaya’nın öldürülmesi de bir adli vaka olarak kapanıp gidecekti. Yayımlanan haberler sayesinde İstanbul Valiliği’nin, Çetin Kaya’nın polise karşı koyduğu ve kazaen öldürüldüğü, araçta da uyuşturucu bulunduğu açıklaması çöktü.

     Çetin Kaya’nın yakın mesafeden ensesinden vurulduğu ve araçta uyuşturucu olmadığı doğrulandı; vurulduğu sırada direnmediği ve hatta tam tersine ellerinden ters kelepçelenmiş olduğu iddiası güçlendi. “Yargısız infaz” olduğu yolundaki kanıtlar ortaya çıkınca da polis memuru tutuklandı. Tanıklar ve olay yeri görüntülerinin bulunması olayın tümüyle aydınlatılmasında büyük rol oynayacak.

   Çetin Kaya’nın öldürülmesi, polislerin yaşam hakkı ihlallerini izleyen Baran Tursun Vakfı’nın oluşturduğu veri bankasında 412. vaka olarak kayda geçti. Vakfın kayıtlarına göre, 2007’den bu yana polis kurşunu, gözaltında darp, polis aracı çarpması ve gaz bombası atması sonucunda meydana gelen 412 ölümden 239’u polis kurşunu ile…

     Polis kurşunuyla ölümlerin büyük bölümünde “Dur ihtarına uymadı” gerekçesi öne sürülüyor. Elbette bu ölümlerin tamamı “yargısız infaz” kategorisinde değildir. Ama bu tür olaylar meydana geldiğinde yetkililer, failleri koruduğu, olayın üzerini örtmeye çalıştığı için adalet mekanizması işlemiyor ve öyle olunca da fail polisler çoğunlukla cezalandırılmıyor.

      Bu cinayetlerin cezasız kalmaması ve üzerinin örtülmemesi için medyaya büyük görev düşüyor. Yaygın medya, bu ölümlerle ilgili valilik ya da emniyetin açıklamalarıyla yetinmek yerine üzerine gidip araştırsa, bulgularını yayımlasa, yargı sürecinde de peşini bırakmasa adalet sağlanır, suçlular cezalandırılır.

  Ama medyanın büyük bölümü maalesef polis asker gibi devlet görevlileri tarafından işlenen bu tür cinayetlere karşı duyarsız. Yaygın medya peşine düşmediği için de üniformalı failler korunabiliyor, sürekli yeni cinayetler işlenip duruyor.

      İnsan yaşamına duyarsız davranarak bu türden cinayetlerin cezasız kalmasını sağlayan, adaletin işlemesini engelleyen yetkililer kadar medya da suç ortağı olmaya devam ediyor.

   Faruk BİLDİRİCİ / 7 Aralık 2021