OKURUN RUHUNU YAKALAMAK

...

Geride bıraktığımız 2013 yılında okurlardan gelen mesajların çetelesini tutamadım. O yüzden sayısal bilgi veremiyorum ama önceki yıllara göre okur eleştirilerinin azaldığını söyleyebilirim. Kuşkusuz bu değişimin temel nedenini tespit edebilmek ayrı bir araştırma konusu. Umarım bu azalma, güven kaybından değil, Hürriyet’in etik ilkelere eskiye oranla daha çok özen göstermesi ve okurların giderek daha az hataya rastlamasından kaynaklanıyordur.

Okur mesajlarında geçen yıllara göre dikkatimi çeken bir değişim de spor sayfalarının birincilikten düşmesi! Eskiden açık ara en çok spor sayfalarıyla ilgili eleştiri ve düzeltme istekleri gelirken bu sayıda da azalma oldu. 2013’te okur eleştirileri, Dış Haberler ve bulmaca dışındaki servisler arasında birbirine yakın sayılarda dağıldı. Dış Haberler ve bulmacalardan yakınanların sayısında ise ciddi bir düşüş yaşandı.

Gazetenin yayın politikasına yönelik eleştiriler, yılın ilk aylarında hiç de az değildi. Gezi eylemleriyle birlikte çarpıcı bir değişim ortaya çıktı. Yayın politikası ve siyasi haberlerle ilgili eleştiriler trajik biçimde düşmekle kalmadı, eylemlerin sürdüğü günlerde Hürriyet Dünyası okurlarının gazeteleriyle iletişimi de zirveye çıktı. Mail, telefon, mesaj yağdı gazeteye. Küsen, kızan okurlar gazeteleriyle yeniden kucaklaşıyor; barışıyorlardı. Tabii Gezi eylemleri ve sonrasında gazetenin siyasi iktidara ilişkin haberlerini yeterli bulmayanlar, itiraz edenler olmuyor değil. Ama sayıca az olan bu eleştirileri yöneltenlerin önemli bölümü, Hürriyet okuru olmadıklarını vurguluyor.

Bu gelişmeye dayanarak, Gezi eylemlerinin Hürriyet Dünyası için bir dönüm noktası olduğunu söyleyebilirim. O günden itibaren gazetenin klasik okur tabanının gazetenin çizgisiyle ilgili itirazları neredeyse son buldu. Aynı okur iletişimi, 17 Aralık’ta başlayan “Büyük Rüşvet operasyonu” ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili haberler konusunda da sürdü.

Okurla iletişimdeki düzelmenin göstergelerinden biri de, “Hürriyet Benim” kampanyasının gördüğü ilgiydi. Web sitelerindeki algının yüzde 75’i olumluydu. Kampanya filmi, sadece sosyal medyada 2 milyonun üzerinde tekil kullanıcıya erişti. En önemlisi de, bu şarkının parçası olmak isteyenler 14 bin video üretti. Kampanyanın ikinci bölümü ağırlıklı olarak, okurların özgürlük taleplerini içeren bu videolardan oluşacak.

Bu bilgileri veren Pazarlama Direktörü Birim Gönülşen Özyürekli, kampanyanın ana temasının “özgürlük” olarak seçilmesinin nedenini de anlattı:

“Amacımız son zamanlarda artarak gündem değeri de kazanan bireysel özgürlüklere vurgu yapmak; Hürriyet’in gazete ve dijital mecraları ile bireysel özgürlüklerin platformu olduğunu hatırlatmaktı.”

Bireysel özgürlük talepleri Gezi’de gündem değeri kazanmış; insanlar yaşam tarzlarına müdahalelere orada itiraz etmişti. Hürriyet de bu kampanyayla yakaladı okurun beklentisini.