KUTUP YILDIZINA İHTİYAÇ

...

Günümüz Türkiyesinde medyanın içinde bulunduğu başat sorun siyasi iktidar ile ilişkilerinden kaynaklanıyor bence. Kendisi gibi düşünmeyenlere hoşgörülü davranmayan, üstelik bu tavrı liderinden en alt kademesine kadar tutarlı biçimde sürdüren siyasi iktidar, medyayı propagandist yayın organları olmaya zorluyor. Kendisinden olmayanların susması, ürkek davranması da yetmiyor, onları birer birer diz çöktürmeye, ele geçirmeye çalışıyor siyasi iktidar. Ne yazık ki, güvenlik güçleri ve yargı organları da siyasi iktidarın bu hegemonik tavrını gerçekleştirmesinin araçları haline geliyor ve sonuç onlarca gazetecinin hapse atılması oluyor. Suçları haber ve kitap yazmak, suç aletleri de kalemleri, bilgisayarları çoğunlukla…

Sorunumuzu sadece siyasi iktidarın medyayı zapt etme gayretine bağlamak da doğru değil. Bu siyasi iktidar, nasıl siyasi alandaki büyük çöküşün ardından yükseldiyse, aynı şekilde medyadaki çürümeden de beslendi. O güne kadar siyasi iktidarlarla, güç odakları, vesayet kurumları ve derin devlet ile ilişkilerini salt gazetecilik noktasında düzenleyemeyen medya, bu iktidarla ilişkisini de gazetecilik çizgisinde tutamazdı. Gerçeğin ucunu tutmayı bir kez bırakırsanız yeniden kavramanız zorlaşır.

Hele de tarihsel konumlanmanızdan, sahiplik yapınızdan, egemen ideolojileri içselleştirmenizden ve tabii köhnemiş gazetecilik anlayışlarınızdan kaynaklanan prangalarınız söz konusuysa gerçek anlamda bağımsız gazetecilik yapmanız imkânsızlaşır. O zaman da gerçeğin bekçi köpekliği işlevi demokrasinin süs köpekliğine döner, kimileri de çıkar tasmalı benzetmeler yapar…

Büyük teknolojik değişim de böyle bir pozisyonda yakaladı medyayı. Yeni yüzyılda hâlâ ülkesinin her yanına aynı gazeteyi aynı saatte göndermeyi bile başaramayan, İstanbul ve Ankara odaklı, elitist gazetecilik yapan medya bir de teknolojik dönüşüm girdabına yakalandı. İşin teknolojik yanına ayak uyduranlar olduysa da hâlâ o evrimin zorunlu kıldığı içeriksel dönüşümden eser yoktu ortalarda. Geleneksel gazetecilik tükenme değil yenilenme, gazeteciliği yeni haber toplama mantığıyla, yeni yazım diliyle ve yeni araçlarla okura iletme problemiyle karşı karşıya. Tabii böylesi bir yenilenme prangaları olmayan bir cevvaliyeti de gerektiriyor.

İnternet medyası, böylesi bir yenilenmenin manivelası olma potansiyelini barındırıyor. Ama maalesef, Türkiye’de internet medyası, mevcut yanlışları, sorunları, zaafları aynen sırtlanmakla kalmayıp bir de habercilik yerine kopyala yapıştır, oradan buradan arakla, bir de takla attır kolaycılığıyla başladı işe. Bırakın bağımsız gazeteciliğin modern örneklerini vermeyi, demokrasiye nefes aldıracak güçlü ataklar yapmayı, medyanın yenilenmesinin manivelası olmayı, gökdelenlerle kaplı medya mahallesinde derme çatma gecekondular gibi kaldı bu internet siteleri.

Zamanla ayrışmalar başladı internet haberciliğinde. Bağımsız, bağlantısız, gerçeğe salt gazetecilik güdüleriyle yaklaşan internet sitelerinin kurulması yönünde girişimler oldu. T24 de bunlardan biriydi. Bağımsız habercilik amacıyla yola çıkan internet sitelerinin kimisi imkânsızlıklarda boğulur, kimisi ağır aksak yoluna devam ederken T24, yörüngesinden sapmadan devam etti macerasına. Sanki her geçen gün daha da yaklaştı bizlere. Uzaklardan göz alan bir ışık kümesi olmaktan çıkıp, karanlıklarda kaybolduğumuzda yolumuzu bulmamızı sağlayan kuzey yıldızına döndü. Hep haberciliğin doğrularını gösterdi. Yazılmayanı yazmakla kalmadı, okurlarının önüne yeni pencereler açtı.

T24’ün temel güç kaynağı da olup bitenlere salt gazetecilik gözüyle bakan, bağımsız, bağlantısız, takıntısız ama etik kaygıları da göz ardı etmeyen bir gazetecilik çizgisinde durmasıydı.

Üç başarılı yılın ardından şimdi önünde yeni bir görev var; kendi haber kadrosunu oluşturmak. T24, kendi muhabir ağını kurduğu, özel haberlerini, farklı araştırmalarını, özgün röportajlarını artırdığı oranda güçlenecek. Habercilikte yeni bir mecra yaratmış olmakla kalmayacak geleneksel medyanın dönüşümüne de omuz vermiş olacak.

Faruk Bildirici / T 24’ün üçüncü yılı nedeniyle yazılan yazı / 3 Eylül 2012

KIRLANGIÇ YUVASI / 106MEĞER HÜMANİZMİ UNUTMAMALIYMIŞIZKuşkusuz, cinayetler insanlık tarihi kadar eski. İnsanl

KIRLANGIÇ YUVASI / 106

MEĞER HÜMANİZMİ UNUTMAMALIYMIŞIZ

Kuşkusuz, cinayetler insanlık tarihi kadar eski. İnsanl

Yazar Emre Uslu, yılın son akşamında Twitter’da atağa kalktı. Yanlış saymadıysam 16 tweet attı. Sabah’ın bir gün önce verdiği haberin ertesi gün Hürriy

Yazar Emre Uslu, yılın son akşamında Twitter’da atağa kalktı. Yanlış saymadıysam 16 tweet attı. Sabah’ın bir gün önce verdiği haberin ertesi gün Hürriy

Endişelenme! E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar doldurulmalıdır (*).

© 2019 Faruk Bildirici - Medya Ombudsmanı. Tüm Hakları Saklıdır.