"KARŞIT GÖRÜŞ" NE DEMEK?

...

“Karşıt görüşlü öğrenciler çatıştı”. Bu cümle yıllardır üniversitelerde öğrenciler arasında çıkan kavgalarla ilgili haberlerin değişmez kalıbı. Ne zaman bir üniversitede kavga çıksa, kavganın taraflarıyla ilgili bilgi vermek yerine hemen bu cümle konduruluyor habere.

12 Eylül 1980 öncesinde üniversitelerdeki her olayda “Sağ ve sol çatışması” denirdi. Şimdi onun yerini aldı bu “karşıt görüşlü öğrenciler” kalıbı. İyi de üniversitelerde sadece iki görüş, iki grup yok ki. Eskiden de böyleydi, şimdi de çok sayıda değişik siyasi görüş ve örgütlenme var üniversitelerde. Dolayısıyla “karşıt görüş” diyerek okura kavganın taraflarıyla ilgili bilgi vermiş olmuyoruz. Tersine, kavgayı bir giz perdesine büründürmüş oluyoruz. Meraklısı zaten bir şekilde öğreniyor ya da dedikodulara ve komplo teorilerine teslim oluyor. Kaldı ki, Ege Üniversitesi’ndeki olayın ardından yapılan tepki açıklamalarında, cenaze töreninde karşı tarafın kim olduğu açığa çıktı, yazıldı da…

Olayların tarafları da haberlerin bu şekilde verilmesinden rahatsız. Ege Üniversitesi’nde ülkücü gençlerden Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun ölümüyle sonuçlanan çatışma hakkındaki haberlerin ardından Adem Koluçolak, Saadet Çırakoğlu, Mehmet Baş ve Yasin Özek adlı okurlar, “karşıt görüşlü öğrencilerin kavgası” ifadesini eleştiren e-mailler gönderdiler.

Üniversitelerdeki kavga haberlerindeki “karşıt görüşlü öğrenciler” kalıbına ben de uzun zaman önce takılmıştım. Kavga haberlerini ayrıntılı biçimde okuyarak, “karşıt görüşlü öğrenciler” denilmesinin nedenini anlamaya çalışıyor ama haberlerde bu konuda bilgi bulamıyordum.

Ege Üniversitesi ve ardından Ankara’da çıkan olaylarla ilgili haberleri de inceledim. Anladığım kadarıyla, tarafları araştırıp yazmakla uğraşmak yerine “karşıt görüşlüler çatıştı” diyerek işin içinden sıyrılan bir muhabir kolaycılığı değil bu kalıbın kullanılmasının nedeni.

Sanırım Hürriyet de dahil olmak üzere medya kuruluşlarının çoğu, tarafların adlarını yazmanın çatışmaları körükleyeceğinden endişe ediyorlar; hem de taraf gibi algılanmak istemiyorlar. Oysa iyi araştırılmış bilgiler vermek yerine kalıplaşmış ifadelerle haber yapmak, sorunların üzerini örtmek ve görmezden gelmekle eşdeğer bir tutum. Üstelik de okura eksik bilgi verilmiş oluyor.

Medyanın yapması gereken, çatışmaların neden, etki ve sonuçlarına odaklanmak; çatışmanın izlerini kavga anları dışında da araştırmak. Medya ancak böylelikle toplumu doğru bilgilendirerek çözüme katkı sağlayabilir.

Kuşkusuz çatışmanın neden, sonuç ve etkilerini yazarken, tarafların görüşlerini almak, pozisyonlarını anlatmak, farklılıkları yerine ortak noktalarına ağırlık vermek ve çatışanların kim olduğunu da belirtmek gerekli. Tarafları yazılmazsa haberin unsurları eksik kalır. Yine de tahrik edici olmaması bakımından tarafların isimleri, başlık, spot veya girişte değil, haberin içinde yazılabilir. “Karşıt görüşlü öğrenciler” gibi anlamsız bir kalıptan da kurtulmuş oluruz böylece.