Kadının fotoğrafını koy, fikrini sorma!

...
Fotoğraf: Sözcü gazetesi

     Kadın her zaman başrollerde, mağdur da olsa sanık da olsa hep haberin temel öznesi. Bizim medyanın değişmez kuralı bu. Kadın haberleriyle ilgili onca kılavuz hazırlandı, kadın örgütleri o kadar eleştiri yağdırdı, bir türle değişmiyor Babıali günlerinden kalma bu “altın” kural.

   “Kadın doktor, doktor eşine koronavirüs bulaşsın diye ‘tükürdü’ iddiası”, “Ben korona pozitifim, sen de olacaksın’ demiş” ve “Doktor bu ne?” başlıklı haberlerde de aynı kural uygulanmış.

    Doktor kadının albenili bir fotoğrafı internet sitelerinde ve basılı gazetelerde haberlerin hemen hepsinin tepesinde.

    Peki kadın gerçekten suçlu mu?  

   Peki kadın doktor ne yapmış, böyle bir haberin temel öznesi olmak için?  Gerçekten suçlu mu bu kadın? Haberlere bir bakalım. Demirören Haber Ajansı’nın Samsun’dan geçtiği haber, özetle şöyle:

   “Samsun’da doktor Mustafa O.İ., Covid-19 testi pozitif çıkması üzerine ev karantinasına alınan doktor eşi Fulya İ.’nin çıkan tartışmada yüzüne tükürüp, hastalığı kendisine bulaştırmaya çalıştığı iddiasıyla şikayetçi oldu.

    Eşinin kendisini ısırıp, eline aldığı tükürüğü zorla ağzına sokmaya çalıştığını da öne süren Dr. Mustafa O.İ., test sonucu negatif çıkmasına rağmen tedbir amaçlı uygulanan karantina süresini tamamlaması için başka adrese yerleştirildi.

     Olay, geçen hafta, Bafra ilçesinde meydana geldi. Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi'nde görevli Dr. Fulya İ., Alaçam Devlet Hastanesi’nde görevli doktor eşi Mustafa O.İ.’nin yanına Bafra’ya geldi. Görülen semptomlar üzerine Dr. Fulya İ.’ye hastanede Covid-19 testi yapıldı. Test sonucu pozitif çıkan Fulya İ. ile test sonucu negatif çıkan eşi, evlerinde karantinaya alındı.”

     DHA’nın dün öğle saatlerinde geçtiği haber, Cumhuriyet, Sözcü, TRT Haber, Hürriyet, NTV, Timetürk, Yeni Asır, T24, Oda TV, Karar, Sputnik, Akşam, Milliyet başta olmak üzere çok sayıda internet sitesinde hemen hiç değiştirilmeden biraz değişik başlıklarla kullanıldı. Televizyonlarda da yayımlandı.

     Bugün ise Akşam, Sözcü, Posta gazetelerinde ilk sayfada, Hürriyet’te ise üçüncü sayfada yer verildi.

   Muhabir araştırmaya gerek görmemiş

   Fakat haber tümüyle erkeğin kadınla ilgili suçlamalarına dayanıyordu. DHA’nın bu haberle ilgili geçtiği görüntülerde de sadece erkek doktorun olayla ilgili anlatımına yer verilmişti.

   Erkeğin şikayette bulunduğu ve polise ifade verdiği belirtilmesine rağmen suçlanan kadının ifadesiyle ilgili bir tek cümle bile yoktu haberde. Muhabir, kadının görüşüne başvurup iddialarla ilgili yanıtını almaya gerek görmemişti.

    Oysa haberde de belirtildiği gibi olay bir hafta kadar önce olmuştu. Yani muhabirin haberi hazırlarken o kadar acele etmesine de gerek yoktu; kadının emniyetteki ifadesini almak için de yeterli zamanı vardı.

    Buna rağmen DHA muhabirinin olayda suçlanan tarafın görüşünü almaya ihtiyaç duymaması haberciliğin geldiği noktayı gösteriyor. Bir gazeteci, tek yanlı haber yazmanın yanlış olduğunu, insanları haksız yere suçlu gösterme olasılığını barındırdığını bilmiyor olamaz.

   Halbuki bu olayda kadının kocasına koronavirüs bulaştırmak için tükürdüğü iddiası doğru olmayabilir. Çünkü haberde tükürme iddiasının tek kaynağı erkeğin sözleri. Kadının görüşüne başvurulmadığı gibi, emniyetteki dosyaya bile bakılmamış, oradan bilgi aktarılmamış. Erkeğin anlatımı dinlenmiş, en ufak bir araştırma yapılmamış.

    Kuşkusuz erkeğin sözleri doğru da olabilir. Doktor kadın gerçekten eşine koronavirüs bulaştırmak için tükürmüş de olabilir! Ama gazeteci olarak bizim işimiz bir haberi yazarken sadece suçlayan kişiyle konuşmak değil, biraz daha çaba harcayarak suçlanan kişiyi de bulup konuşmak, o da olmuyorsa emniyetteki soruşturma dosyasına bakmak.

     Ama bu haberde gazetecinin erkek ile konuşma dışında çaba harcadığı tek konu, kadının fotoğrafını bulmak olmuş! Onu da kocası mı verdi, yoksa sosyal medya hesabından bir yerlerden mi alındı? Bilmiyoruz, fotoğrafın kaynağı da belirtilmemiş.  

   Editöryal mekanizma işlememiş

   Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir haberin hiç sorgulanmadan, editöryal denetimden geçmeden bu şekilde yayımlanmasını yadırgamadım.

    Zira biliyorum, son yıllarda ajanslardan gelen bu tip haberler hiç sorgulanmadan, ek bilgi konulmadan neredeyse otomatik olarak yayına veriliyor. Editörlerin görevi, Türkçe yazım kontrolü yapmak ve -çarpıcı değil- “çekici” başlık atmakla sınırlanmış durumda çoğunlukla.

    Gerçek bir editöryal kontrolden geçse bu haberdeki eksiklikler hemen farkedilirdi. Kadını başrollere koyup, hemen suçlu koltuğuna oturtmadan önce hiç olmazsa “Kadın suçlamalara ne yanıt vermiş?” sorusuna cevap aranırdı.

    Soru sormayı unutmamak çok önemli vesselam…

    Faruk BİLDİRİCİ/ 20 Aralık 2020