Gazetecilikte emeğe saygı gösterilmesinin örnekleri son zamanlarda göz alıcı mücevherler gibi nadir bulunuyor. Bir internet sitesinde ilgi çekici bir haber mi yayımlandı; hiç incelemeden, sorup soruşturmadan, eksiğine gediğine bakmadan onlarca kez kopyalanıp yayımlanıyor. Çoğunda ne kaynak gösteriliyor ne de gazetecilik etiği açısından değerlendiriliyor.
Yeni tip gazeteciliğin bu alışkanlıklarının son örneği “Öteki kadın kocası çıktı” haberleri. Hürriyet, bugünkü ilk sayfasının tepesinde “Evdeki esrarengiz kadın kocam çıktı” başlığıyla yer vermişti bu habere:
“İstanbul’da yaşayan çizgi film senaristi A.D.B., geçen eylül ayında, evde iç çamaşırları ve kıyafetlerinin sürekli yer değiştirdiğini fark edince eşinin kendisini aldattığından şüphelenerek eve gizli kamera yerleştirdi. 5 yaşındaki çocuğunun ‘Anne sen yokken eve bir kadın geliyor’ demesiyle şüpheleri artan kadın, kamera kaydını izleyince şok yaşadı. Peruk takıp, makyaj yapan ve kıyafetlerini giyen kişinin kocası olduğu ortaya çıkınca soluğu İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda aldı.
Boşanma davası açan A.D.B., eşi mühendis K.B.’nin kadın kıyafetleri giyip makyaj yaparak 5 yaşındaki çocuklarıyla bu kılıkla oynaması nedeniyle, ‘anne babanın çocuklara zarar verecek şekilde davranması’ ve ‘nitelikli cinsel taciz’ suçları kapsamında suç duyurusunda bulundu.”
Haberin birinci sayfada büyük verilmesiyle yetinilmemiş, dördüncü sayfada da geniş yer ayrılmıştı. Arka sayfada da “Özel hayatın gizliliği nereye kadar” başlığıyla “Türkiye bunu konuşuyor” köşesine malzeme yapılmıştı.
Son zamanlarda basılı gazetelerde yeni ve taze haber görmenin ne kadar zor olduğunu bildiğim için bu sabah Hürriyet’teki “çarpıcı” haberi görür görmez hemen internet alemini taradım. Yanılmamıştım, bu olay önce sosyal medyada yayılmaya başlamış; sonra konuya ilişkin haber ve fotoğraflar, 10 Kasım sabahı önce bazı internet sitelerinde yayımlanmış, aynı gün öğleden sonra Sabah gazetesi ve Cnn Türk’ün internet sitelerinde yer almış.
11 Kasım günü yani dün de “Öteki kadın kocası çıktı” haberleri birçok internet sitesinde kopyalanmaya devam edilmiş, Cumhuriyet ve Takvim gibi gazeteler ile KRT gibi televizyonların internet siteleri de bu kervana katılmış.
Hürriyet’in bu haberi bugün basılı nüshasında yayımlamasının ardından yine birçok internet sitesi haberi alıp kopyaladı. Birbirini tekrarlayan haberler öylece uzayıp gitti.
Aslında Hürriyet internet de dün “Son dakika haberleri... Türkiye bu olayı konuşuyor! Ünlü televizyoncunun ifadeleri ortaya çıktı” başlığıyla Sabah gazetesinden Mustafa Sait Özkan’ın haberini kaynak göstererek yayımladı bu olayı.
Her nasılsa Hürriyet dün bu haberi internette yayımlamamış gibi bugün basılı nüshasında bu kez kendi muhabiri Aydemir Kadıoğlu’nun imzasıyla kullandı. Üstelik de gazetedeki haber, internete aynen aktarıldı. Ben bu yazıyı hazırlarken ikisi de duruyordu.
İki haber arasında küçük farklılıklar vardı; ilk haberde erkeğin “mühendis” olduğu yazılırken, gazetede “yazılım mühendisi” olmuştu. Kadın da ilk haberde “televizyoncu” iken, bugünkü haberde “çizgi film senaristi”ne dönüşmüştü.
Zaten kadının mesleği konusunda bütün haberlerde ciddi bir kafa karışıklığı vardı. Sabah ve birçok yerde yayımlanan haberde kadın için “ünlü kadın televizyoncu”, “ünlü televizyoncu” ya da “televizyoncu” ifadeleri kullanılıyordu.
Halbuki kadının “ünlü bir televizyoncu” olup olmadığı önemli. Hatırlarsınız, medyada ünlü sanatçılar ve televizyoncuların boşanma davalarına ilişkin haberlerde isim ve fotoğraf gizlenmiyor. Ama bu olayda “ünlü” denilmesine rağmen kadının isminin kodlanması, yüzünün buzlanması garip. Gerçekten ünlü bir televizyoncu da olmayabilir kadın. Belki de muhabirleri haberin gizemini artırmak istedi.
Kaldı ki, kadın bir yandan çocuğunun “Anne sen yokken eve bir kadın geliyor” dediğini söylüyor, bir yandan da kocasının çocuğunu erkeklerin de sütyen takabildiği, etek giyebildiğine inandırdığını söylüyor. Çocuk kadın kılığına girenin babası olduğunu tanıyor mı, tanımıyor mu?
Hangisinin doğru olduğu şu açıdan önemli. Eğer çocuk, kadın kılığına girenin erkek olduğunu biliyor ise kadın eve gizli kamera yerleştirirken “öteki kadın”ın kocası olduğunu biliyor ve onu kanıtlamaya çalışıyor demektir. Bu da bizi anlattığı öykünün kurgusunda problemler olduğuna götürür.
Kaldı ki, çocuk beş yaşında ve babasını kadın kılığına da girse tanıması zor olmasa gerek!
Uzun yıllar Hürriyet gazetesinin Yayın Koordinatörlüğü’nü yürüten Fikret Ercan, boşanma davalarıyla ilgili haberleri sevmez, ancak istisnai durumlarda ve iki tarafın da görüşlerini içermesi halinde kullanırdı bu haberleri. Nedeni de eşler arasındaki kavgalara gazetenin alet edilmesinden korkmasıydı.
“Öteki kadın kocası çıktı” haberi de Fikret Ercan’ın korktuğu türden birçok etik sorunla malül bir boşanma yani eşler arası kavga haberi. Kadının kocasına dair bütün hıncını boşaltması sağlanmış, intikam almasına aracılık edilmiş bu haberlerde.
“Özel hayatın gizliliği nereye kadar” başlıklı bölümde uzmanlarına “gizli çekim yapılmasını” sormuş. Keşke “Gizli kamerayla yapılan çekimi gazetede yayımlayabilir miyiz?” diye de sorsalardı. Eminim böyle bir yanlış olduğunu söylerlerdi.
Kaldı ki, çocuk ve genç psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri, Hürriyet’in eksik sorusunu yanıtlarken sorunun bu yanına dikkat çekmiş:
“Bana göre buradaki sorunlardan biri de ‘mahrem’ görüntülerin dava dosyasından çıkıp, özellikle de sosyal medyada, hayli sert yorumlar eşliğinde elden ele yayılmasında”
Uzman psikiyatrist, mahrem görüntülerin elden ele yayılmasının yanlışlığını vurgulayarak gazeteyi de uyarmış aslında…
Elden ele dolaşması yanlışsa, medyada yayımlanması yanlış olmaz mı?
Faruk BİLDİRİCİ / 12 Kasım 2020