HABERCİNİN KADERİ

...

Çarpıcı, bir o kadar da öğretici olsa gerek. 15 Temmuz gecesi, binayı basan darbeci askerlere karşı Hürriyet-Kanal D ve CnnTürk’e destek vermek üzere gelenler arasında, bir yıl kadar önce Hürriyet’e saldıranlar da varmış.

O gece, Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin’in yanına gelen bir protestocu “Bir gün Hürriyet’i savunacağım hiç aklıma gelmezdi” demiş. Geçen yıl binaya taş atmaya gelenler arasında olduğunu söylemiş. Yetkin de “Derdimiz habercilikmiş değil mi? Demek ki, gün gelir ülkenin cumhurbaşkanının da sesini duyuracak bir yere ihtiyacı olabilirmiş” yanıtını vermiş.

Çok haklı değil mi? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, meydanlara çıkma çağrısını, ilk olarak CnnTürk ekranlarından halka ulaştırabildi. CnnTürk Ankara Temsilcisi Hande Fırat, akıllı telefonla görüntülü arama yöntemini kullanmasa, Erdoğan’ın sesini duyurma olanağı yoktu. Başbakan Yıldırım’ın ardından Erdoğan’ın, sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve 1.Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın konuşmalarının televizyonlarda yayınlanması havayı darbecilerin aleyhlerine döndürdü.

Hürriyet internet de Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in CnnTürk’te vurguladığı gibi, ilk andan itibaren darbeye karşı tutum aldı; demokratik değerlerden ödün vermeyen bir yayıncılık çizgisi izledi. Bereket ki, TRT’yi işgal ederek kamuoyunu yönlendirebileceklerini sanan darbeci askerler geç uyandılar Hürriyet ve CnnTürk’ün halkı bilgilendirmekte ne denli etkili olduğuna. Gece 03.23’te binaya baskına geldiklerinde iş işten geçmiş; darbeciler için yenilgi kaçınılmaz hale gelmişti. Binada ancak iki saat kadar kalabildiler.

Gazetecilik ilkeleri, demokrasiye sahip çıkmayı gerektiriyordu. Doğan Grubu başarılı bir sınav verdi. Hakkını yemeyeyim, sadece Doğan Grubu değil, genel olarak medya demokrasi sınavından yüz akıyla çıktı. Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasında medyanın oynadığı etkin rolü Başbakan, bakanlar ve diğer siyasiler de kabul etti. Umarım bağımsız ve eleştirel gazeteciliğin demokrasi açısından önemini hiç unutmazlar.

Siyasiler anladı ama foto muhabiri arkadaşımız Selçuk Şamiloğlu’nun Boğaziçi Köprüsü üzerinde öldüresiye dövülmesi, Ankara’da Meclis önünde gazetecilere saldırılması, bazılarının “derdimizin habercilik olduğunu” hâlâ anlamadığını gösteriyor. Bir yanda Hürriyet’e destek vermeye gelen geçen yılın protestocuları, öbür yanda gazetecilere saldıranlar. Habercinin kaderi de bu.