GÜRSEL TEKİN

...

Gürsel Tekin, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na geldiği günden beri dikkat çekici işler yaptı. Açılımları, çıkışları, seçim kampanyaları hep yankı buldu. “İl başkanları hep siyaset üretmeli, vatandaşın ölüsünde dirisinde yanında olmalı” sözü, kendisini de anlatıyor. Onun hayatında siyaset hep birinci önceliğe sahip...

DEV-YOL ÇİZGİSİNDEYDİM: ULAŞ BARDAKÇI’DAN ETKİLENDİM

Gençlik yıllarımızda farklı bir sol anlayış içerisindeydik. Dev-Yol çizgisindeydim. İlk katıldığım eylem, Kars’ta düzenlenen Filistin mitingiydi. Lisedeyken Ulaş Bardakçı’yı anlatan bir kitaptan etkilenip oğlumun adını Ulaş koymaya karar vermiştim. Sonra öyle de yaptım. Ulaş’ın bir de Nâzım’ı vardır; hem rahmetli babamın adı, hem de Nâzım Hikmet’in. Diğer iki oğlumun adları Barış ve Gürsel.

12 KARDEŞMİŞİZ DÖRDÜ ÖLMÜŞ: BABAM DİN ÂLİMİYDİ

Ardahan’ın bir köyünde doğdum. Kaderine terk edilmiş, susuz, yolsuz bir köydü. Ailemiz çiftçiydi. Babam, o zorlu koşullarda bizi okuttu. Aslında tek anneden 12 kardeşmişiz ama dördü ölmüş. Annem 90 yaşında şimdi, çok da sağlıklı. Babam ilkokul üçe kadar okumuş ama aydın bir insandı. Aynı zamanda iyi bir din âlimiydi.

KÜRT KÖKENLİYİM: AĞAÇLAR KESİLMESİN DİYE YOLU KAZDIK

Kürt kökenliyim. Kürtçeyi konuşmaya konuşmaya unuttum ama anlıyorum. Köyümüzün yanında Terekeme, Alevi, Türkmen, Azeri köyleri var. Göle modeli diyorum. 72 millet barış içinde yaşıyor. Solculuk Göle’de ortaokuldayken başladı. Yazları orman işletmesinde çalıştım. Orman işletmesi büyük kesim yapıyor, yerine fidan dikmiyordu. İçimiz yanıyordu bu kıyıma. Beş arkadaş, kamyonlar geçemesin diye yolu kazdık. Pazartesi sabahı kamyonlar kaldı, muhtar jandarmaya haber verdi. Gözaltına alındık, dayak da yedik. O muhtar yıllar sonra “Ne kadar haklıymışsınız” dedi ama iş işten geçmişti. Lisede Kars’a göçtük.

HUKUK İSTİYORDUM: CAFE İŞLETTİM KAPATTILAR

Hukuk fakültesine girmek istiyordum. Ama Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni kazandım. Devam etmedim oraya. Dershaneye giderim düşüncesiyle 1981’de İstanbul’a gittim. İki arkadaşımla Kadıköy’de bir cafe aldık. Bir ay sonra “Yeni ruhsat almanız gerek” diye cafeyi kapattı polis. 50 gün uğraştık ruhsat için. Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı olunca tek imzayla ruhsat vermeye başladım. 12 yılda tek soruşturma geçirmedim. AKP ile ilgili iddiaları çıkarınca 2008’de müfettişler gönderdiler. “Mevzuata aykırı ruhsat verdi” diye mahkeme 2.5 yıl hapis cezası verdi. Bu ibretlik dava Yargıtay’da. Seçim döneminden hakaret davaları kaldı. İmar yolsuzluklarıyla ilgili açtığım dava sayısı ise 150.

PETROL DAĞITIMI YAPIYORUM: SİYASET TİCARETİN ÖNÜNE GEÇTİ

1983’te Kadıköy’de SODEP ilçesi açılmıştı, oraya gittim. Partilere üye olabilmek için 22 yaş sınırı vardı. Gençlik komisyonuna girdim. İki ay sonra da Komisyon başkanı oldum. Ticaret de devam etti. Kafeden sonra petrol işine başladım. Ciddi de bir petrolcü oldum. PUİS’te aktiftim. Oğlum Ulaş yetişti petrol işine o devam ediyor. Ulaş aynı zamanda gazetecilik okuyor. Benzin istasyonumuz Antalya’da. Ağırlıklı olarak dağıtımdır bizimki. Sanayi kuruluşları, fabrikalara yakıt veriyoruz. Petrol Ofisi’ne çalışıyoruz. Siyaset, benim için hep ticaretin önüne geçti. Yoksa başka boyutta olurdum.

İL BAŞKANI YARDIM ETTİ: PAŞA ÇOCUĞU GİBİ ASKERLİK YAPTIM

Üniversiteyi bir daha kazanamayınca 1985’te askere gittim. Manisa’daki birlikte her yer toz duman içindeydi. Arkamı döndüm çıktım. İstanbul’a döndüm ama babam çok kızdı. Bir hafta sonra şubeye gittim. Bu sefer Isparta çıktı. Erken saatte gittim. SODEP İl Merkezini görünce girdim. İçerde bir odacı vardı. Sohbet ederken “İl başkanı emekli albay, alay komutanı iyi arkadaşı” dedi. Gerçekten İl başkanı kaldırdı telefonu, alay komutanına “Sana aile dostumun oğlunu gönderiyorum” dedi. Rahat bir askerdim, herkes paşa çocuğu sanıyordu. Yemin töreninden sonra özel dağıtım çıktı. Yüzsüzlük yaptım, başkanı evden aradım. “Ben yaptım. Ankara Gazi Orduevi herkese nasip olmaz” dedi. İstanbul’u istediğimi söyleyince şaşırdı ama dağıtımı durdurdu. Bu sefer Kuleli Askeri Lisesi oldu. Kuleli’de satın almacıydım. Yaşar Büyükanıt okul komutanıydı. Orada tanıdım.

ADAYLIĞIM DÜŞTÜ: HÂKİME VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUM

89’da belediye meclisine aday oldum. Önseçimde altıncı çıktım. Seçime bir ay kala partiden biri itiraz etmiş. Hâkim çağırdı, “Adaylık için 33 gün küçüksün” dedi. Sonra bana nasihat etti. “Hiç düşmemiş gibi devam edeceksin. Bana söz ver” dedi. Ona verdiğim sözü tuttum. 1994’te yine aday oldum. Kadıköy belediyesinde 2007’ye kadar encümen başkanlığı, başkan yardımcılığı, başkan vekilliği yaptım.

KORSANLA MÜCADELE ETTİM: OSMANLI ROBİN HOOD’U DEDİLER

Belediye Başkan Yardımcısı iken Kadıköy’de korsanla ciddi mücadele ettik. 500 bin kitap topladık, cezaevine gönderdik. Yayıncılar Birliği trilyonluk telif davası açtı. İzni veren savcı, davayı açan savcı. ZDF televizyonu geldi. Beni izleyip “Osmanlı Robin Hood’u” diye yayınladı. Açılım diyorlar ama Anap döneminde 50 Romanı kamuya ilk ben yerleştirdim. Çöpçü olarak belediyeye aldırdım.

SHP’DE SOL KANATTAYDIM: BAYKAL’I ELEŞTİRMEK VİCDANSIZCA

SHP’de sol kanattaydım. SHP ve CHP’nin birleşmesinden sonra bir ayrışma oldu ben Deniz beyle yürüdüm. CHP, 1999’da barajın altında kalınca Deniz bey hak etmediği bir süreçle karşı karşıya kaldı. Düşünün, yolsuzluk ve talan sisteminin karşısında duruş sergileyen bir insan barajın altında kalıyor! Ne kadar acı! Genel Başkanlıktan ayrıldıktan sonra Deniz beyi haftanın üç dört günü aradım. Suç işlemiş gibi evinde ceza çekiyordu. Deniz bey konusunda hâlâ içim yanıyor. Köroğlu hikâyesi gibi olmuş. Kimse niye kızdığını bile bilmiyor arkadaş. Ben de katılmıyorum bazı düşüncelerine. Kendisine acı şeyler söylemişimdir. Deniz beyin kötü tarafı çok vefalı olması. Hiçbir arkadaşını yarı yolda bırakmaz. Mevcut liderler ile kıyasladığımızda onu acımasızca eleştirmek vicdansızca. Türkiye’nin Deniz Baykal’ın başbakanlığını görmesi gerek. İnşallah onu sağlayacağız.

MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTEDİM: AL DOSYANI GİT DEDİ

2007’de milletvekili adayı olmak için istifa ettim. Deniz bey, “Bırak milletvekilliğini. Al dosyanı git” dedi. O zaman bir planı olduğunu anladım. Seçimden önce il başkanlığıma çok tepki olmuştu. 18 Ağustos’ta il başkanı olarak atadı beni. 22 Temmuz seçimden sonra moraller bozulmuştu. Benim önerimle 80 bin kişilik Anıtkabir ziyareti moral oldu. Deniz beye planlarımı anlattım. Örgütü dönüştürmek istiyorum diye radikal şeyler söyledim. Bir dakika dur dedi.

SEÇİMDE HİLE YAPTILAR: KILIÇDAROĞLU ANKARA’DA KAZANIRDI

Şöhret peşinde değilim. Adaylık talebim yoktu. Tabii partim görev verseydi aslanlar gibi çıkar en iyi şekilde temsil ederdim. Deniz bey, benimle Kemal bey arasında hani baba iki oğlunu da sever tercihte zorlanır ya o noktadaydı. İki şirkete yoklama yaptırdı. Kemal Kılıçdaroğlu birinci, ben ikinci, Kemal Derviş üçüncü çıktı. Öyle olunca Deniz bey, İstanbul’u tehlikeye atmak istemedi. Kemal Derviş’i ben önermiştim ama Kemal Kılıçdaroğlu, doğru adaydı. Keşke Ankara’da olsaydı, kesin kazanırdı. Aslında İstanbul’u kazanmıştık. Hile yapıldığına dair belgelerimiz var. Yargıya itiraz ettik ama sonuç alamadık. Bu seçimde yine bunu tartışmamak için sandıklara sahip çıkacağız. Altı aydır beş bin kişiye ders veriyoruz.

İSMET İNÖNÜ’DEN BERİ OLMAMIŞTI: İKİ KEZ ÜST ÜSTE SEÇİLDİM

Eskiden Erbakan’ı keyifle izlerdim. Demirel acaba bugün nasıl mizah katacak diye bakardım. Şimdi başbakanı dinlemeye korkuyorum. Bu gerilmiş siyasete hoş bir şey katabilir miyiz diye İstanbul kongresini Sevgililer Gününde yaptık. Müzik, folklor vardı. Herkes ne güzel kongre dedi. İsmet Paşa’dan sonra hiç olmamış. CHP’de ilk kez iki dönem üst üste il başkanı seçildim. İki kongrede de oyların tamamını aldım.

ÇARŞAF YIRTILMASI YANLIŞ: BELEDİYEDE TÜRBANLI ÇALIŞTIRDIM

Kemalizm ile sosyal demokrasi aynı şey değil. Birbirine engel de değil. Köklerimize saygı duymalıyız. Ortak noktamız sosyal demokratlığımız. Kimsenin Türklüğü, Aleviliği ya da Kürtlüğünün önemi yok. Eskiden önemliydi. Çok sayıda Ermeni, gayrimüslim var partimizde. CHP’de kırılması gereken çok şey var. Slogan atıyor. “Bilmem neyin imamı kaça sattın vatanı?” Ötekileştirerek nereye varacaksın? Mersin’de çarşaf yırtılması da yanlış oldu. Bu coğrafyada üç bin yıldır çarşaf var. Yaşam biçimlerine saygı duyacağız. Çarşaf açılımı başarılı olmuştu. Rozet takılanlar istifa etmedi. Eyüp’te aday olamayan biri tepki gösterdi. Ablam da başörtülü. Kadıköy belediyesinde tek türbanlı vardı, benim yanımdaydı. 10 yıl çalıştı. Onlar türbanı siyasallaştırılınca bizimkiler de siyaseti onun üzerine kurdu. O da yanlış, bu da.

BİR KERE MAÇA GİTTİM: FUTBOLU SEVMEM

Futbolu sevmem. Maça gitmem, bir kere Deniz beyle gittim. Beşiktaş kongre üyesiyim. Kader bizi Fenerbahçe’nin göbeğine Kadıköy’e oturttu. Aziz bey, “Ayıptır” dedi. “Abi nereden bileyim Fenerbahçe’ye geleceğimi. Ardahan’ın köyünde Beşiktaş’ı kafamıza yazmışız” dedim.

SADECE ŞARAP İÇERİM: DENK DÜŞERSE CUMA NAMAZI KILARIM

Denk düşerse Cuma namazı kılarım. İlla her cumayı kaçırmayayım demem. En kötü alışkanlığım sigaradır. Bırakacağım, genel başkan da kızıyor zaten. Fıkra anlatmayı severim. Dostlarla sohbet ortamı olursa bir iki bardak şarap içerim. Rakı nedir bilmedim. En büyük hobim siyaset. Son 2.5 yılda üç gün tatil yaptım.

KÖTÜLÜK YAPMAM: CANIMI YAKANLARIN CANINI YAKARIM

Türkiye siyaseti kirlendi. Siyasetçi temiz olmalı. Benim arkamda sadece CHP örgütü ve halk var. Biri, kötü adamdı derse içim yanar, bulur ne kötülüğüm oldu diye sorarım. Kimseye kötülük yapmam ama canımı yakanların da canını yakarım.

İSTANBUL SEVDASI: İNTERNET SİTELERİNDE YAZIYORUM

2003’te gazeteci arkadaşların yazmaya başladım. Bir süre Tercüman’da yazdım. Şimdi İnternethaber ve Gerçek Gündem sitelerinde yazıyorum. Bazı yazılarımı “İstanbul Sevdası” kitabında topladım. İstanbul benim için çok önemli.

BAŞARISIZ BİR BAŞKANDI: TAYYİP ERDOĞAN İLE BENZEMEYİZ

Tayyip Erdoğan ile aramızda hiçbir benzerlik yoktur. İmkân olsa da belediyeciliğini tartışabilsek. Yaratılan algı yanlış. İstanbul’da en başarısız dönem onun dönemiydi. Ayamama deresi onun eseridir. Ranta dayalı belediyecilik yaptı.

FARUK BİLDİRİCİ / HÜRRİYET PAZAR / 14 MART 2010