GİZLİ KAYITLARDA ÇİFTE STANDART

...

Hürriyet, Orgeneral Işık Koşaner’in internete düşen ses kaydını “Komutandan acı itiraf” başlığıyla manşete çektiğinde eleştirilmişti. “Nasıl olur da Hürriyet, yasadışı yollardan elde edilen ses kaydını yayımlar?” denilmişti.

Üç yıl önceki o eleştiriyi yanıtlarken de yazdım görüşlerimi, daha sonra politikacılarla ilgili olarak ortaya çıkan ses ve görüntü kayıtlarıyla ilgili olarak da. Yasadışı yöntemlerle izleyen, dinleyen odakların üzerine gidilmesi, sorumluların ortaya çıkarılması için çaba harcamalıdır gazeteciler. Ülkeyi yönetenlerin, güvenlik birimlerinin bu soruşturmaları savsaklamamaları için her olayı ısrarla takip etmelidirler. Bugüne değin hemen hiçbir telefon dinleme ya da gizli görüntü kaydının asli faillerinin açığa çıkarılmamış olması Türkiye gazeteciliğinin bu görevini hatırlatmak için sanırım yeterli bir gerekçedir.

Fakat gazetecilik açısından gizli kayıtların yayımlanması konusunda belirleyici olan o gizli kaydın yasal yollarla yapılıp yapılmaması yani yöntem değildir. Temel alınması gereken soru, o kayıtların yayımlanmasında “kamu yararı olup olmadığı”dır. O kayıttaki içeriğin bilinmesinde “kamu yararı” varsa illegal yollarla elde edilmiş olsa da yayımlanabilir. Tersine legal yollarla, mahkeme kararıyla elde edilen gizli kayıtların yayımlanması ise bazen sakıncalı olabilir. Zira bazı telefon ve görüntü kayıtları, “özel hayatın gizliliğini” ihlal edebilir. “Kamu yararı” ile “Özel hayat” kavramları bir terazinin iki kefesi gibidir; “Özel hayat” alanına giriyorsa “kamu yararı”ndan söz edilemez.

Nitekim bu yaklaşımdan yola çıkan Doğan Yayın İlkeleri’nde “Özel yaşamın dokunulmazlığını ihlâl eden gizli görüntü kayıtları ve telefon dinlemeleri yasal yolla elde edilmiş olsa bile kamu yararını gerektiren haller dışında yayınlanamaz” çizgisi benimseniyor.

Her zaman olduğu gibi bu ilkeyi uygularken de çifte standarda düşmemek gerek. Telefon veya görüntü kayıtlarını, muhatabının kim olduğuna bakmadan, aralarında ayrım yapmadan, sonuçlarını gözetmeden yayımlamaktır objektif ve tarafsız gazetecilik. 17 Aralık krizi sonrasında ortaya saçılan kayıtlardan örnek vermek gerekirse, işadamı Reza Zerrab’ın görüntüleri ne kadar haber değeri taşıyorsa, Başbakan Erdoğan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in ve Fethullah Gülen’in telefon konuşmalarının yayımlanmasında da o kadar kamu yararı vardır. Kaldı ki, bu tür durumlarda politikacılar ile devlet adamlarının özel hayat alanı daha dardır. Vatandaşların, ülkeyi yöneten devlet adamlarının ve yüksek bürokratların ya da yönetmeye aday politikacıların perde arkasında yapıp ettiklerini de bilmeye hakkı vardır.

Kuşkusuz bütün medya kuruluşlarının kimseyi peşinen suçlu ilan etmemeye, soruşturmayı yönlendirmeye çalışmamaya ve okuru doğru bilgilendirmeye özen göstermesi gerekir bu yayınlarda…