GELENEKSEL HABER DEĞERİ

...

Gazetecinin ilk sorusu, “Haber değeri var mı?” sorusudur. Önüne bir metin geldiğinde ya da bir olayla karşılaştığında hemen bu soruya yanıt arar.

“Haber değeri” gazeteciliğin temel kavramlarından biridir. Evrensel ölçekte bakıldığında kamu yararı, güncellik, sıra dışılık, olumsuzluk/çatışma, merak, etki, şöhret gibi kriterler belirler “haber değeri”ni.

Fakat bu kriterler medya kuruluşları ve gazetecilere göre, asıl olarak da ülkelere göre farklılıklar gösterir. Her ülkede yerleşik bir haber değerlendirmesi vardır. “Haber değeri” konusunda 12 kriter saptayan Norveçli araştırmacılar Johann Galtung ve Mari Ruge, bu kriterlerin “rutin haber anlayışı” ile ilintili olduğunu vurguluyor.

Türkiye’de mesleğe başlayan her gazeteci önce bu “rutin haber anlayışı”nı öğrenir. Zamanla neyin haber değeri olduğunu gözü kapalı anlayacak hale gelir. Batılı anlamda haber değeri kavramının Türkiye’de geçmişte tam anlamıyla uygulandığını söyleyemem. Fakat son zamanlarda daha da geriye gittik, haber değeri algısında ciddi bir erozyon yaşanıyor.

Örneğin Kocaeli’nde İsmail Devrim adlı babanın oğluna pantolon alamadığı için intihar ettiği iddiası, –Ahmet Hakan’ın yazısı dışında- Hürriyet’te ve birçok gazetede yer almadı. Bunun üzerine altı okurdan “Haber değeri taşımadığını mı düşünüyorsunuz” eleştirisi geldi.

Ünlü veya kamusal görevi olmayanların intiharları ve özellikle de yöntemin haber yapılmaması konusunda Hürriyet’te bir ilke kararı var. Ama “kriminal veya protesto niteliği taşıyan, toplumda geniş etki yaratan, iftiraları yalanlamak amacıyla yapılan intiharlar” istisnai hallerdir. Kocaeli’ndeki intihar da “ekonomideki dalgalanma” ya da “geçim sıkıntısı”ndan kaynaklandığı şüphesi olduğu için -iyi araştırmak kaydıyla- haber değeri taşır. İntiharı yazan gazeteci Ergün Demir’in gözaltına alınmasının Hürriyet’te yayımlanması da olayın öneminin ve haber değeri taşıdığının göstergesi aslında.

“Medya endüstrisi” konulu incelemesiyle tanınan Doç. Dr. Gülseren Adaklı, “haber değeri”nin tartışmalı bir kavram olduğunu vurgularken, “Haber medyasında geleneksel haber değerleri üzerinden seçkinlerin sözü önemli kılınırken, seçkin olmayanlar sadece olumsuz bir olayın nesnesi olarak haber değeri kazanabiliyor, her zaman mağdur ya da tekinsiz özneler olarak resmediliyor” tespitinde bulunuyordu. Örnekte görüldüğü gibi, artık ‘seçkin olmayan bir kişi, negatif bir olay vesilesiyle bile’ haber olamıyor.

Keşke bu günümüz medyasında tek örnek olsa. Haber değeri taşıdığı konusunda neredeyse tüm gazetecilerin görüş birliği sağlayacağı pek çok gelişme haber olamıyor. Tam tersine yayımlanan bazı metinlerde de haber değeri olmuyor. Aslına bakarsanız gazetecilerin “geleneksel haber değeri” anlayışı değişmedi, değişen gazetecilik koşulları. Galiba artık “haber değeri” yerine yeni bir kavramdan söz etmek gerek: “Yayım değeri.” Bu da Türkiye medyasının literatüre katkısı olacak ve ayrı bir yazı konusu...

Faruk BİLDİRİCİ / 8 Ekim 2018