GAZETELERİN İÇERİK KORUMA MÜCADELESİ

...

Hürriyet’in de aralarında bulunduğu 20 gazetenin yayınladığı ortak deklarasyonda bir durum tespiti yapılmıştı; “Gazetelerin içeriği sadece gazetelerindir ama gazetelerin ürettiği içerik, fikir ve emek hırsızlığı yapılarak bazı internet siteleri tarafından çalınıyor.”

Sanırım bu tespite itiraz edecek gazeteci pek yoktur. Her gazeteci, haberciliğin pahalı, meşakkatli ve kimi zaman riskli bir iş olduğunu bilir. Bunca maliyet ve zorlukla üretilen içeriğin, üretim sürecine katkısı olmayan birileri tarafından çalınmasına hiçbir gazetecinin gönlü elvermez.

Ama internet medyasında içerik üretmeyen haber siteleri türedi. Gazetelerin ürettikleri haberleri aynen almakla kalmıyor, çeşitli gazetelerin yazarlarından kendilerine yazar portföyü bile oluşturuyorlar. Oradan buradan araklamalarla götürüyorlar işi. Elbette internet medyasının tümünün böyle çalıştığı söylenemez; içerik üreten siteler de var.

Aynı şekilde bazı televizyonlar da gazetelerin birinci sayfalarının neredeyse tamamını okumayı alışkanlık haline getirdi. Köşe yazılarını okuyorlar, haberleri de kendi haberleri gibi yayımlıyorlar. Bu gerçekten “fikir ve emek hırsızlığı”. Deklarasyonda isyan edilen de bu durumun artık olağanlaşmaya başlamasıydı. İçeriklerin çalınması yaygınlaşmış, tirajları da etkileyecek boyutlara ulaşmıştı.

Yöntem sorunu

Asıl tartışma yaratan deklarasyondaki bu durum tespiti değil, sorunun çözümü için ilan edilen yöntem oldu; “Ürettiğimiz materyallerin hiç bir şekil ve hacimde kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir televizyon kanalı ve haber portalı, gazetelerin içeriklerini kaynak göstererek dahi kullanamayacaklardır.”

Metni değerlendiren okurlarımızdan Can Cengiz de “Biliyorum ki habercilik adına içerik hırsızlığı yapanlar oluyor. Buna karşı durmanızı anlayışla karşılarım. Ama ‘Kaynak belirterek de kimsenin kullanmasına izin vermeyeceğiz’ dediğiniz zaman verdiğiniz tepki bunları aşıyor” diye yazdı.

Doğrusunu söylemek gerekirse, metnin bu bölümü bana da gerçekçi ve uygulanabilir gelmedi. Ama belki böylesine provokatif unsurlar içermese deklarasyon bu etkiyi yapmazdı.

Bağımsız gazetecilik

Şimdi internet medyası ve gazetelerin, çıkan tartışmaların ışığında kendilerini gözden geçirmeleri zorunluluğu doğdu. Taraflar, haberlerin nasıl alıntılanacağı konusunda farklı görüşler savunabilir. Zira gazeteler de birbirlerinden, internet siteleri ve televizyonlardan alıntı yapıyorlar. “Hiç alıntı yapılmasın” demek gazeteciliğin doğasına aykırı. O nedenle alıntıların, mesleki, etik ve yasal kurallara uygun şekilde, çalıntıya dönüştürülmeden yapılmasını sağlamak gerek.

Ancak köşe yazıları, fotoğraf, karikatür, özel söyleşi ve en önemlisi de gazetelerin birinci sayfalarının görüntülerinin “aynen” yayımlanmasının alıntı sayılamayacağı tartışma götürmeyecek kadar açık. Bu ürünlerin aynen alınması Telif Hakları Yasasındaki “iktibas” hükmüne göre de yasak. İnternet siteleri ve televizyonların öncelikle bu tür içerikleri almaktan vazgeçmeleri gerek. Tabii gazetelerin internet siteleri de başka siteler ve televizyonlardan böyle içerikleri almayı bırakmalı.

Nitekim bildiğim kadarıyla Hürriyet, mücadelesine bu noktadan başlayacak; sayfa görüntüleri, köşe yazıları, fotoğraf, karikatür ve özel söyleşileri aynen alıp yayınlanan internet sitelerini isim isim belirleyip uyaracak. Uyarının gereği yerine getirilmezse hukuk yoluna başvurulacak.

İnanıyorum, davalara gerek kalmadan, konuşarak, müzakere ederek aklıselim bulunacak; künyesi bile olmayan korsan internet siteleri dışında kalan ciddi haber portalları, yeni döneme kendini uyarlayacak. “Çocukluk hastalıkları”ndan kurtulan dijital medya, bir de haber merkezlerini kurup, özel haberler üretmeye başladığı zaman gazeteleri zorlayacak. Ne de olsa bağımsız gazetecilik konusunda çok daha avantajlı konumdalar.