GAZETECİLİKTE MESAFE SORUNU

...

Gazetecilikte kimi ilkeler vardır ki, bir pusula gibi sürekli elimizde ya da masamızın üzerinde tutmamız zorunludur. Haber kaynaklarıyla mesafenin korunması ilkesi, tam da böyle bir nitelik taşır.

Mesafeyi gözetmeyi unutan gazeteci, yoğun siste pusulasız yol almaya çalışan gemicilere döner. Sis dağıldığında bir de bakar ki, geminin karaya oturması gibi ya haber kaynağıyla iç içe geçmiş bulur kendini ya da çok uzağına düşmüş…

Oysa gazetecinin haber kaynağına ne çok uzak olması gerekir ne de çok yakın. Belirli bir mesafeyi korumak esastır. Fransız Le Monde gazetesinin kurucusu Hubert Beuve-Mery’nin “Gazetecilik temas-mesafe mesleğidir” sözleriyle dikkat çektiği gibi, bu mesleğin özüdür.

Mesafeyi tutturamayıp haber kaynaklarından uzağa düşen gazeteci, kaynaklarla teması sağlamakta dolayısıyla haber almakta güçlük çeker. Ama mesafeyi koruyamayıp çok yaklaşan gazeteci de bu kez haber kaynaklarıyla özdeşleşme batağına saplanabilir. Özdeşleşme gazetecinin o kaynaktan gelen haberleri süzgeçten geçirememesine, daha kötüsü manipülasyona açık hale gelmesine yol açar.

Bu büyük tehlike, Hürriyet’in 2003’te çıkardığı ve Sefa Kaplan’ın yazıp Latif Demirci’nin çizgileriyle bezediği “Hürriyet Gazeteciliği” kitabında ayrıntılı bir dille anlatılmıştı:

“Haber kaynakları ile sürekli sürdürülen ilişkiler bir süre sonra kaynağın davranış kalıplarını benimseme sakıncasını da beraberinde getirir. İnsan psikolojisi ve doğal uzantısı olan davranış biçimi, haber kaynağıyla bütünleşme eğilimi içindedir. Hatta kimi muhabirler, haber kaynaklarını, giderek mesleğin bir parçası olarak görmeye, onun eğilimlerine göre hareket etmeye ve haberleri onun bakış açısından algılamaya başlarlar.

Bu algılama, kullanılma riskini de beraberinde getireceğinden bir gazeteci için son derece tehlikelidir ve mutlaka kaçınılması gerekir. Bu nedenle, muhabir hiçbir zaman haber kaynağının dünya görüşü ve meseleleri algılama biçimiyle bütünleşmemelidir.

Polis gibi davranan polis muhabiri, kulüp başkanı gibi davranan spor muhabiri, işadamı gibi davranan ekonomi muhabiri, yayınevi yöneticisi gibi davranan kültür-sanat muhabiri, siyasi parti lideri gibi davranan parti muhabiri, sadece kendisini değil mesleğini de riske atma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Zaman zaman gazetelere de yansıyan somut örnekler, kaynaklarla ilişkiler bakımından son derece hassas bir terazi kullanmak gerektiğini şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde ortaya koymaktadır.”

Bu satırlar, Hürriyet mensuplarının “mesafe sorunu”na dikkatlerini çekmek üzere yazılmıştı. Ben de medyada son dönemde yaşanan “mesafenin ortadan kalktığı”nın gözlendiği kimi örnekler nedeniyle bu ilkeyi yeniden hatırlatma gereği duydum.