GAZETECİLİĞİ SAVUNMAK

...

Evindeki sandalyesini alıp bir başına cezaevi önüne geldiğinde “Neden” sorusuna verdiği yanıt da katıksız bir gazeteci yaklaşımını içeriyordu:

“Şu gazeteci şöyle düşünüyor, bu farklı düşünüyor; onun için biri iyi, biri tu kaka. Böyle laf olmaz.”

Akyol için o gün cezaevine atılan Can Dündar ve Erdem Gül’ün düşünceleri değil, gazeteci olmalarıydı önemli olan. “Umut nöbeti” ile gazeteciliği savunuyordu.

Maalesef Akyol’un yaklaşımı egemen değil bugün medyanın önemli bir kesimine. Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin gözaltına alındığı operasyon haberlerine bakın. Kimi gazeteler bırakın eleştirel yaklaşmayı, sayfalarında mahkeme kurarak destek verdiler operasyona. Suç olarak ortaya koydukları da Cumhuriyet’in manşetleriydi. “Gazeteciler”, gazeteciliğin yargılanmasına malzeme üretiyordu.

Hürriyet ise her gün birinci sayfadan “Cumhuriyet’te 15 gözaltı”, “sanatçı desteği”, “Cumhuriyet savcısı FETÖ’den sanık”, “(Bozdağ’ın) Cumhuriyet savcısı yorumu: Bence talihsizlik” başlıklı haberlerle duyurdu operasyonu. Tepkileri ve Cumhuriyet’e desteği de haber yaptı. Hürriyet internet de bu haberleri güncel gelişmelerle birlikte yayınladı.

Hürriyet’in sağduyulu, demokrat ve özgürlükçü okurlarının da beklediği buydu. Hatta daha geniş verilmediği için eleştiren okurlar bile oldu.

Okurlar da medyanın özgürlük alanının her geçen gün daha da daraldığının farkında bağımsız gazeteciler de. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun Cumhuriyet operasyonuyla ilgili açıklamasındaki veriler medyanın durumunu gözler önüne seriyor:

“15 Temmuz Darbe Girişimi ardından kapatılan gazete, dergi, tv ve ajans sayısı 170’e ulaşmıştır. Sürekli ve sarı basın kartı iptal edilen gazeteci sayısı 777’ye çıkmıştır. Şu anda 105 gazeteci tutuklu bulunmaktadır. Kapatılan yayın organları nedeniyle 2500’ün üzerinde gazeteci işsiz kalmıştır.”

Hapisteki gazetecilere Cumhuriyet’ten Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, M. Kemal Güngör, Turhan Günay, Bülent Utku, Önder Çelik ve Hakan Kara’yı da kattılar şimdi. Tutuklamaların, kapatmaların ardı gelmiyor.

Böyle bir ortamda biz gazetecilere düşen Mete Akyol’un dediği gibi, görüşüne bakmadan, çizgisine aldırmadan gazeteciliği savunmak olmalı. Her seferinde tekrarlamalıyız, gazetecilik suç olamaz diye…