Gazeteciler, memleketin ortasına Covid-19 bombası atılıyor, neredesiniz?

...

Cumartesi akşamı hangi televizyon kanalını açtıysam insanların pandemi önlemlerine uymayıp cadde ve sokakları, cafeleri, restoranları doldurduğu haberleriyle karşılaştım. İstiklal Caddesinden hıncahınç görüntüler, Anadolu’nun çeşitli kentlerine bağlanıp oradan parklardaki, yollardaki kalabalıkları anlatan muhabirler… 

    Hemen tümü aynıydı televizyon haberlerinin. Sokağa çıkma yasağının kalktığı ilk cumartesi gününde yurdun dört bir yanında insanların zincirinden boşanmış gibi dışarı fırladığı ve önlemlere aldırış etmediği anlatılıyordu. Vatandaşlar suçlanıyordu. Böyle dikkatsizce davranırlarsa Türkiye haritasının tamamının yine kırmızıya boyanacağı, hasta ve vaka sayısının artacağı belirtiliyordu.

   Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da akşam saatlerinde “Tüm gün dışarıda kalma kısıtlaması yok:) Yavaş yavaş evin yolunu tutsak?” diye esprili bir paylaşımda bulunmuştu.

      7 Mart Pazar sabahı yayımlanan gazeteler de televizyonlarla aynı doğrultuda yayın yapıyordu. Akşam “Sokağa döküldük”, Cumhuriyet “Cumartesi çılgınlığı”, Hürriyet “Yasaksız ilk cumartesinin kıymetini bilemedik”, Milliyet “Bu gidişle mavi zor sokaklar doldu taştı”, Sabah “Yasaksız ilk cumartesi sokaklar doldu taştı”, Sözcü “13 hafta aradan sonra İstiklal Caddesi lebaleb doluydu”, Türkiye “Kontrolsüz cumartesi” başlıklarını kullandı. Bu haberlerin ortak özelliği de vatandaşların önlemlere özen göstermemekle suçlanmasıydı. Ama iktidar partisinin kısa süre önce topladığı “lebaleb dolu” kongre salonlarından hiç söz edilmeden okurlar suçlanıyordu!

     Cumhuriyet, Birgün ve Evrensel dışındaki gazeteler, kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı yürüyüşe polis müdahalesini de görmezden gelmişlerdi. Pazar günkü gazetelerde polisin kadınlara sert müdahalesi, saçlarından tutup sürüklemesi, eşcinselleri bindikleri taksiyi takip edip gözaltına alması ve bir polisin foto muhabiri Şener Yılmaz Aslan’ı tokatlamasıyla ilgili haber de yoktu.

    İnternet siteleri tehlikeyi görmedi, göstermedi

   AKP’liler, daha önce bulundukları şehirlerde kongreye katılmış, o kentlerdeki salonları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle “lebaleb” yani tıkabasa doldurmuşlardı. İnternet siteleri, televizyonları ve gazeteleriyle medyanın çok büyük bölümü, pandemi koşullarında kapalı mekânlarda binlerce insanın biraraya gelmesinin sakıncalarından söz etmemişti.

    Medyanın eleştirerek uyarı görevini yapmamasının da rahatlığıyla AKP, 8 Mart’ta da Türkiye’nin her yanından binlerce kadın partiliyi Ankara’da spor salonunda topladı. “AK Parti Kadın Kolları 6. Olağan Kongresi”ne sadece binden fazla delege değil, binlerce partili kadın da izleyici olarak katıldı. Binlerce kadın kapalı bir mekânda dipdibe saatler geçirdiler; sonra da Türkiye’nin dört bir yanına dağıldılar.

     Devletin başındaki kişi olarak toplum sağlığını gözetme görev ve sorumluluğu bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, salondaki kalabalıktan memnundu. “Ankara’nın en büyük salonunda kongre yapıyoruz. Maşallah coşkunuza teşekkür ediyorum. Gençlik kollarının kongresini de yapacağız. O da geliyor” diye konuştu.

    AKP’nin pandemi koşullarında böyle bir kongre toplama gereksinimi olabilir. Nihayetinde bu siyasal bir karar. Böyle bir durumda medyanın binlerce insanın Ankara’da salonda toplanıp sonra illerine dağılmasının sakıncasına dikkat çekmesi, kamu yararını gözetmesi gerekir.

    Ne yazık ki, gerek iktidar kontrolündeki medya, gerekse bağımsız ve eleştirel medyanın büyük bölümü pandemi koşullarında böyle bir kongre yapılmasının risklerine, olası tehlikelerine değinmedi. İki kişi yan yana geldiğinde mikrofon uzatan, basılan lokantaları ve bir eczanede yan yana oturan üç kişiye ceza verilmesini haber yapan medya binlerce insanın salonda toplanmasını görmezden geldi ve topluma yansıtmadı.

    İnternet sitelerini taradım. Aslında kongre haberlerinde katılan delege sayısı, izleyici sayısı gibi bilgiler de yazılır. Ama internet sitelerinde bu kongreyle ilgili haberlerde bu bilgiler hiç yoktu.  Ne iktidar kontrolündeki Hürriyet, Sabah, Akşam, Yeni Şafak ve Milliyet gibi iktidar kontrolündeki medyada ne de Cumhuriyet, Sözcü, Karar, Halk TV, Gerçek Gündem gibi bağımsız ve eleştirel medya kuruluşlarındaki haberlerde pandemi koşullarında büyük bir kalabalığın salonda toplandığından söz ediliyordu.

   Daha önemlisi, okurların dikkatini çekmemek için olsa gerek tribünlerdeki kalabalığı yansıtan fotoğraflar da konulmamıştı haberlere. Sabah ve Yeni Şafak’taki fotoğraflarda tribünlerin küçük bölümü görünüyordu; diğerlerinde sadece Erdoğan’ın ve protokoldekilerin fotoğrafları yer alıyordu. İktidar kontrolündeki medyanın böyle bir fotoğraf seçimini bilinçli olarak yapmasını anlıyorum da bağımsız ve eleştirel medyanın salondaki kalabalıktan bahsetmemesinin, tribünlerin fotoğraflarını yayımlamamasının nedenini kavrayamadım.

     Bazılarını kaçırmış olabilirim ama sadece Tele 1 ve Oda TV internet sitelerinde “Erdoğan’dan yeni lebaleb kongre” başlıklarını ve eleştirel haber hazırlandığını gördüm.

    Televizyonlar ve gazeteler de görmedi, göstermedi

   Haber kanallarındaki kongre haberleri de farklı değildi. Zaten Erdoğan konuşurken canlı olarak yayımlandığı için kameraların gösterdiği kadar yansıtabildiler tribünleri. Televizyonların ana haberlerinde de aynı şekilde ne pandemi koşullarındaki salonda toplanan kalabalıktan, ne de bunun sakıncalarından bahsedildi. Haber kanallarında da “Erdoğan’ın pandemi koşullarında lebaleb salonlarda kongre yapması” hakkında bir tartışmaya rastlamadım.

    Yalnızca FOX TV’nin ana haberinde pandemi sürecinde kalabalıkları toplamanın sakıncası ayrıntılı olarak izleyiciye aktarıldı; KRT, Halk TV ve Tele 1 gibi televizyon kanallarında izleyiciye bu konuda eleştirel yaklaşıldı ve tribün görüntüleri gösterildi.

     Gazetelere gelince, onlar da internet siteleri ve televizyonlardan çok farklı değildi. Akşam, Aydınlık, Cumhuriyet, Hürriyet, Posta, Milli Gazete, Karar, Milliyet, Sabah, Sözcü, Türkiye, Yeni Şafak’taki kongre haberlerinde pandemi koşullarına uyulmaması ile ilgili en ufak bir ifade olmadığı gibi, kongreye katılanların sayıları hakkında da hiçbir bilgi verilmiyordu. Fotoğraflarda da sadece Erdoğan ve protokoldekiler görünüyor; “lebaleb” dolu salonun görüntüsü okura yansıtılmıyordu. Çoğunda Erdoğan’ın TBMM’de kadına şiddet konusunda bir komisyon kurulması konusuna yer verilse de bazı gazetelerde başlıklar değişiyordu. Örneğin Cumhuriyet, “Erdoğan, Mine Söğüt’ü hedef aldı”, Karar, “Kadının adı varsa AK Parti sayesinde” başlığını kullanmıştı.

     Ama haber yazımı hemen tüm gazetelerde aynıydı. Önce Erdoğan’dan bir iki cümle aktarılıyor, sonra da “özetle şunları söyledi”, “şunları söyledi”, “sözlerini şöyle sürdürdü” gibi ifadelerle devam ediyordu haberler.

    Sadece Akşam, Karar, Milliyet’te Erdoğan’ın arkasında kalabalığın da göründüğü fotoğraflar seçilmişti. Hürriyet ise Erdoğan fotoğraflarının yanı sıra bir de tribünlerdeki kadınlardan küçük bir fotoğraf yayımlamıştı.  

     Özetle söylemek gerekirse, gazetelerdeki haberler de sadece Erdoğan’ın konuşmasının aktarılmasından ibaretti. Onun dışında ne bir gözlem ne katılanlarla ilgili bilgi aktarılıyordu haberlerde. Hatta Lütfiye Selva Çam’ın, Kadın Kolları Başkanlığı’nı Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’e devrettiği bile bir iki gazetedeki habere eklenmişti. Ama onlarda da “Erdoğan’ın tensipleri” ile “aday” olan Keşir’in kongreden çok önce sosyal medyadan kutlamaları kabul etmeye başladığı yazılmamıştı.

    Bir tek dijital mecrada yayımlanan Gazete Pencere’yi, gazeteler için kullandığım ifadelerden vareste tutmalıyım. Çünkü 9 Mart tarihli Gazete Pencere’nin manşeti, “Parti bir yana pandemi bir yana” idi. “Lebaleb” dolu salon fotoğraflarına yer verildiği gibi, “illerdeki vaka sayısının arttığı tespitlerine rağmen Erdoğan partisinin kongrelerini geniş katılımla yapmaktan vazgeçmiyor” denilerek, pandemi koşullarında binlerce kişinin katıldığı kongreler yapmanın tehlikelerine de dikkat çekilmişti.

    MHP ve AKP büyük kongreleri geliyor

    Medyanın vaziyeti aynen böyle. Kentlerdeki AKP kongreleriyle ilgili eleştirel yayın yapamayan medya kuruluşları, aynı tutumlarını salgın açısından çok daha büyük tehlike arz eden AKP’nin kadın kolları kongresinde de sürdürdüler. 

 Şimdi 18 Mart’ta, MHP’nin büyük kongresi Ankara’da toplanacak. Bu kongreye de binden fazla delege ile il ve ilçe başkanları katılacak. Binlerce kişi, Ankara Arena Spor Salonu’nda buluşacak. Ardından 24 Mart’ta da AKP’nin büyük kongresi aynı salonda yapılacak. Bu kongreye de 5-10 bin partili katılacak.

   Bu iki kongre de tıpkı AKP’nin Kadın Kolları Kongresi gibi, ülkenin bütün kentlerinden insanların katılımıyla düzenleniyor. Hekimler, Covid-19 salgınıyla ilgili olarak üç beş kişinin bile yan yana oturmasının, mesafeye dikkat etmemesinin sakıncalarına dikkat çekerken, Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, önce bir salonda saatlerce bir arada zaman geçirecek, sonra da kentlerine dağılacak.

    Yüksek riskli kırmızı illerden gelenlerle, riskin düşük olduğu illerden gelenlerin birlikte olmasının pandemi önlemlerine aykırı olduğunu söylemek için hekim olmaya da gerek yok.  

      Bu kongreler, Türkiye’nin ortasına Covid-19 bombası atmak gibi toplum sağlığı açısından son derece tehlikeli faaliyetler. İnternet siteleri, televizyonlar ve gazetelerin çok büyük bir bölümü ise bu tehlikeye dikkat çekemiyor, toplumu ve parti yöneticilerini uyaramıyorlar. Bütün suçu, okur ve izleyicilerine yüklemekle meşguller. Sanat etkinlikleri yasaklanmış sanatçıların, işyerleri kapatılmış esnafın sosyal medyadan yükselttikleri tepkilere bile gözlerini kapatıyorlar.

    Böylesi daha kolaylarına geliyor galiba… Birilerini kızdırma tehlikesi de yok….

Faruk BİLDİRİCİ / 10 Mart 2021