Gazeteci derneği de gizli akreditasyon uygularsa...

...
Fotoğraflar: EMD 

     “Ben seçim öncesi zam yapacak kadar enayi miyim?” diyen Turgut Özal, 1987’deki seçimlerin ardından hükümeti kurar kurmaz zamları ard arda yağdırmaya başlamıştı. Ekonomi muhabirleri de zamları erken duyurmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. 

   Hükümet, ekonomi muhabirlerinin zam haberlerinden rahatsızdı; Hükümet ve iktidar partisinin sözcüsü, her fırsatta ekonomi basınını suçluyordu. EMD Yönetim Kurulu, hükümetin bu suçlamalarına yazılı bir açıklamayla yanıt verdi:

     “EMD olarak, Hükümeti her zammın ardından, yeni suçlu aramak yerine, sürekli zam doğuran politikalarını bir defa daha gözden geçirerek düzeltmeye davet ediyoruz. Ekonomi basını, zam haberleri yazarak suç işlemek şöyle dursun, kamu görevini yaparak, sadece vatandaşı, bu yanlış politikalar karşısında aydınlatma işlevini yerine getirmiştir.”

    EMD, 10 Aralık 1987’deki bu açıklamada “yanlış politikalar karşısında aydınlatma işlevini yerine getiriyor” diyerek de gazeteciliğin eleştirel pozisyonunu ve asli işlevinin “vatandaşı aydınlatma” olduğunu siyasi iktidara hatırlatıyordu. EMD, Vecdi Seviğ ve Muzaffer Gençtoğan’ın “EMD tarihi” yazısında vurgulandığı gibi, “ülke ekonomisinin gidişatında gördüğü eğrileri EMD adına eleştirmek ve doğruyu ortaya koyarak, üyeleri ve kamuoyunun ağzı, dili olmak görevini de üstlenmiş” bir meslek örgütüydü. İktidarla açıkça karşı karşıya gelmekten çekinmiyorlardı.

   EMD, kuruluşundan kısa süre sonra kendi Etik İlkeleri’ni kamuoyuna açıklayan, bu ilkelere aykırı davranan üyelerine katı yaptırımlar uygulayan bir meslek örgütüydü.

    Sohbetlere bütün dernek üyeleri katılırdı

    Dernek “eğrileri eleştirme” ve “vatandaşı aydınlatma” işlevini, ekonomi yönetimi ve siyasetçilerle karşı karşıya geldikleri her alanda sürdürüyordu. Bakanlar, genel müdürler ile yapılan “Sohbet toplantıları”na EMD Yönetim Kurulu üyeleri ve dileyen bütün üyeleri katılıyor; güncel ekonomik gelişmelerle ilgili akla gelen her soru soruluyordu. “Ekonominin gidişatındaki eğriler”in de sorularla dile getirildiği bu toplantılarda, eleştirel bir yaklaşım hakim oluyordu. Çoğunlukla da bakanlara gidilmiyor, davet ediliyor; dernek merkezinde ya da başka bir mekânda görüşülüyordu.

    Ekonomi yönetiminden isimlerin derneğe davet edilerek düzenlenen sohbet toplantıları AKP iktidarında giderek seyreldi. 2016 yılında Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile toplantı yapıldı. Nisan 2019’da da Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak dernek genel merkezine gelerek üyelerin de olduğu toplantıya katıldı, soruları yanıtladı.

     Bu tarihten sonra EMD’nin bütün üyelerinin katıldığı sohbet toplantıları yapılmadı. EMD başkan ve yöneticileri kendi başlarına ziyaretler gerçekleştirmeye başladılar. KVKK (Kişisel Verileri Koruma Kurumu) Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir’e 6 Nisan 2019’da yapılan ziyaret bunlardan biriydi.

     Saray ve bakanlara özel ziyaretler

     EMD Başkanı Turgay Türker ve Yönetim Kurulu üyeleri Hazal Ateş (Başkan Yardımcısı – Sabah), Hüseyin Tunçay (Genel Sekreter (Ajans Bizim), Güliz Demircan Yücel (Genel Sayman), Erdinç Çelikkan (Hürriyet), Esra Nehir (Habertürk), Sadettin İnan (Milli Gazete) geçen yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ı ziyaret ettiler.

    Bu yıl içerisinde temaslara hız veren EMD Yönetim Kurulu, dönemin Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dönemin Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ferazmend, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Göksel Aşan, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, TFF Başkanı Nihat Özdemir, son olarak da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nu ziyaret etti. Hiçbir üyenin alınmadığı bu ziyaretlerde yapılan soru yanıtlı sohbetler deşifre edilerek üyelere ve ajanslara gönderildi.

   Haberleştirilen metinlerin ortak noktaları, tümünde de yönetim kurulu üyelerinin bakanlara eleştirel, sorgulayıcı sorular sormamaları. Daha çok bakanların kendi icraatlarını anlatmalarına fırsat vermek için yapılmış söyleşilere benziyor bu sohbetler.

    Örneğin son olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu ile yapılan söyleşiye Anadolu Ajansı, Türkiye, Yeni Şafak ve Yeni Akit gibi medya kuruluşlarında “Bakan Karaismailoğlu: Kanal İstanbul için alternatif finans modelleri üzerinde çalışıyoruz” başlıklarıyla yayımlandı. EMD Başkanı Turgay Türker’in Ankara Temsilcisi olduğu Hürses’te de aynı başlık kullanılmıştı.

    Karaismailoğlu, Kanal İstanbul’un yanı sıra hızlı tren hatları, milli elektrikli tren, İstanbul’da metro hatları, Antalya Havalimanı ihalesi gibi birçok konuda konuşmuştu ama bu konularda bakanlığa yöneltilen eleştirilerin hiçbiri kendisine sorulmamıştı. Hızlı tren hatlarındaki kazalara değinilmemiş, Kanal İstanbul’daki finansman zorluklarının nedenleri irdelenmemiş, Antalya Havalimanı ihalesi hakkında ortaya atılan soru işaretleri bile hatırlatılmamıştı.

   Üstelik Antalya Havalimanı ihalesiyle ilgili soruları ortaya atan da EMD üyesi ve Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker’di.  6 Aralık’ta yayımlanan yazısında “Antalya Havalimanı ihalesinde rekabet sağlandı mı?” sorusunu yöneltmişti. Bu sorunun nedenini de 2020’de iptal edilen ihale bu yıl tekrarlanırken sadece 39 gün süre verilmesinin yetersizliği, rekabetçi bir ortam oluşması halinde 7 milyar 250 milyon Euroluk bedelin daha yükselebileceği şeklinde açıklıyordu.

     EMD’nin ziyaretlerinde off the record görüşmeler

    EMD yönetiminin, ekonomiyle ilgili bakan ve yöneticilere gerçekleştirdiği ziyaretleri konusundaki eleştirilerimi EMD Başkanı Turgay Türker’e de ilettim. Türker’in yanıtının tam metni yazımın altında. Özetle şu yanıtı verdi:

    “EMD olarak pandemi nedeniyle genel merkezimizde 2,5 yıldır herhangi bir etkinlik yapamadık. Ancak koşullar hafiflemeye başlayınca ekonomi ile ilgili bakanları, kamu kurum ve kuruluşları yöneticilerini yönetim kurulu arkadaşlarımızla ziyaret ederek, kendimizi ve derneğimizi hatırlatma yoluna gittik. Bu ziyaretlerin hepsini de haberleştirerek, üyelerimizin tümüyle ayrım gözetmeksizin paylaştık.

     Dolayısıyla herhangi bir akreditasyon söz konusu olmadığı gibi böyle bir tartışmanın içinde de yer almadık. Eğer bir akreditasyondan bahsedilecekse tek şartımız katılım için EMD üyeliğidir ve her zaman böyle devam edecektir.”

   Türker’in bu yanıtının tatmin edici olduğunu söyleyemem. Çünkü üyelerle birlikte yapılan sohbetler ve davetli toplantılar, pandemi döneminin başladığı 2020’den önce sona ermiş. Yönetim Kurulu ziyaretleri de daha önce başlamıştı. Üstelik artık bırakın 10-15 kişilik toplantıların, binlerce insanın katıldığı kongrelerin, mitinglerin yapıldığı bir dönemdeyiz. Kaldı ki, “kendilerini hatırlatmak için ziyarette bulunmaları” gerekçesi de gazetecilik mantığına uymuyor. Gazeteciler kendilerini haberleriyle hatırlatır, ziyaretlerle değil.

    Türker, yaptıkları ziyaretlerde “birçok soruyu sorduklarını, yanıtları bazen off the record, bazen perde arkası, genelde de açık olarak” aldıklarını belirtiyor ki, bir dernek yönetim kurulu neden üyelerine aktaramayacağı “off the record” görüşmeler yapar? Bunu da anlamış değilim.

      EMD yönetiminin, bu yıl içerisinde sıklaşan Beştepe Sarayı ve bakanlıklara yapılan ziyaretler yerine, derneğin kuruluşundan beri uygulanan üyelerin de katıldığı sohbet toplantılarını sürdürmesi gerekirdi. AKP iktidarı zaten Cumhurbaşkanlığı ve bütün bakanlıklarda bağımsız ve eleştirel medya kuruluşlarına akreditasyon uyguluyor. Bu medya kuruluşlarındaki ekonomi muhabirleri, ekonomi yöneticilerine ulaşıp sorularını yöneltemiyor, konuşamıyor.

   EMD’nin bu toplantıları, iktidarın akredite etmediği ekonomi muhabirlerinin ekonomi yöneticilerine ulaşabilmeleri için önemli bir fırsat olabilirdi. Ama EMD yönetimi bu üyelerine böyle bir olanağı sağlamak yerine sadece yöneticiler olarak ziyaretlere giderek iktidarın akreditasyon sistemine destek vermiş, engellemeyi sürdürmüş oluyor.  

    Tümü aynı alanda faaliyet gösteren ve gazetecilik rekabeti içerisinde olan dernek üyesi ekonomi muhabiri ve yazarları arasında haksız rekabete de yol açıyor.

   Birinci eleştirim bu, ikincisi de bu ziyaretlerin amacının belirsizliği konusunda. Dernek yöneticileri bu ziyaretlerde EMD’nin 1987 ANAP iktidarına karşı yaptığı açıklamadaki gibi “yanlış politikalar karşısında aydınlatma işlevini yerine getiriyor” denemez.

    Üyelerin bir talebinin, ekonomi gazeteciliği alanındaki bir sorunun bakanlara iletildiğine dair de bir açıklama, bilgi de yok. Öyle olunca da bu görüşmeler yönetim kurulunun ilişki geliştirme temasları ve bakanların tanıtımı, daha açıkçası halkla ilişkiler faaliyeti olarak görünüyor.

    EMD, bir an önce geleneklerine dönmeli, bu sohbet toplantılarına bütün üyelerinin katılımını sağlamalı; eleştirel ve sorgulayıcı gazetecilikten vazgeçmemeli…

 Faruk BİLDİRİCİ / 18 Aralık 2021

     EMD Başkanı Turgay Türker’in eleştirilere yanıtı: Pandemi nedeniyle ara verdik

     Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) olarak pandemi nedeniyle genel merkezimizde 2,5 yıldır herhangi bir etkinlik yapamadık. Zira sizin de hatırlayacağınız üzere pandeminin ilk aylarında işyerleri kapanmış, bakanlık kararı ile derneklerin faaliyetleri de bir süre askıya alınmıştı. Dolayısıyla EMD’nin mevcut yerinde de koşullar el vermediği için herhangi bir organizasyon veya buluşma yapamadık.

     Ancak bu süreç uzayınca ve koşullar biraz daha hafiflemeye başlayınca mesafe ve temas ölçüsünü dikkate alarak, geçen yıl ekonomi ile ilgili bakanları, kamu kurum ve kuruluşlarını, sendika yöneticilerini yönetim kurulu arkadaşlarımızla ziyaret ederek, kendimizi ve derneğimizi hatırlatma yoluna gittik. Bu ziyaretlerin hepsini de haberleştirerek, üyelerimizin tümüyle ayrım gözetmeksizin paylaştık.

     Başkanlığa seçildiğim dönem itibariyle, Yönetim Kurulu arkadaşlarımla birlikte derneğe yeni bir anlayış getirdik. Bakanları veya siyasi parti temsilcilerini (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil), meslek örgütleri, sendika yöneticileri gibi isimleri derneğimizin genel merkezinde simit, peynir ve çaydan oluşan mütevazı bir kahvaltı ile ağırlayıp kurumsal olarak sohbet toplantıları düzenledik. Ancak pandemi nedeniyle bu toplantılara da ara vermek zorunda kaldık.

     Pandemi koşulları nedeniyle bu süreçte tüm ziyaretlerimiz kısıtlı sayıda kişi ile gerçekleştirildiğinden, üyelerimizin tamamına açılamamaktadır. Ancak görüleceği üzere; bu bir kısıtlama ya da akreditasyon uygulaması nedeniyle değil, tamamen sağlık koşullarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla herhangi bir akreditasyon söz konusu olmadığı gibi böyle bir tartışmanın içinde de yer almadık. Eğer bir akreditasyondan bahsedilecekse tek şartımız katılım için EMD üyeliğidir ve her zaman böyle devam edecektir. 

     Bizler hiçbir zaman hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmak veya üye sıfatıyla yakın durmak gibi sorumluluk veya görev üstlenmedik. Yönetim Kurulumuz farklı görüş yelpazesindeki arkadaşlarımızdan oluşmaktadır. Bu da bizim demokratik duruşumuzu ve meslek etiğine bakış açımızı göstermeye yetiyor.

     Yaptığımız ziyaretlerde birçok soruyu sormuş, yanıtları bazen off the record, bazen perde arkası, genelde de açık olarak muhatabımız tarafından bize aktarılmıştır. Haber metnini olduğu gibi üyelerimizle paylaşarak yayın politikası gereği kim nasıl görmek isterse, takdir onlara bırakılmıştır.

     EMD Yönetimi her fırsatta ve her koşulda üyeleri arasında haksız bir rekabeti oluşturmamak adına, haberleri koşullara göre kendi üyeleri ya da özellikle tüm basının abone olduğu ulusal ajanslardan muhabirleri de davet ederek onlar vasıtasıyla servis etmektedir. 

     Bu çerçevede, Ulaştırma ve Haberleştirme Bakanı Adil Karaosmanoğlu’na yapacağımız buluşmaya EMD üyesi muhabirlere sahip olan, İHA, AA ve DHA davet edilmiş, AA ve İHA’dan arkadaşlarımız bu davete icabet etmiştir. DHA muhabiri üyemiz olan meslektaşımız, Meclis’te görevli olacağı için katılamayacağı mazeretini paylaşarak, EMD üyesi olmayan başka bir ismi göndermeyi teklif etmiş, bu da bizim tarafımızdan uygun bulunmamıştır. 

     Bundan sonrası için de yapacağımız ziyaretlere sırasıyla arkadaşlarımızı davet ederek toplantıları dar kapsamlı sürdürmeyi planlıyoruz. Pandemi koşullarının sona ermesiyle birlikte eskiden olduğu gibi yine simit, peynir ve çaydan oluşan mütevazı menüyle tüm üyelerimizle buluşmayı arzu ettiğimizi de belirtmek isterim.

    EMD geçmişte, Hazine, Çalışma Bakanlığı, Merkez Bankası, TÜİK gibi kurum ve kuruluşlarla üyelerine yönelik eğitim çalışmaları yaparak farklı programları düzenlerdi.

     Şimdi de Media4 Democracy fonu kapsamında AB’den aldığımız destek ve başarılı bir yönetim ile gerek Gazeteciler Cemiyeti’ne gerekse farklı gazetecilik örgütlerine öncülük ettiğimiz EMD Medya Okulu Projesini, enstitüye dönüştürmek, bu konuda da eskiden olduğu gibi ilgili kurum ve kuruluşlarla eğitim iş birliği yapmak istiyoruz. Bu isteğimizi ziyarette bulunduğumuz isimlere anlatarak, iş birliği talebimizi iletiyoruz. 

     Medya Dayanışma Grubu için de olan PMD, DMD, TFMD ve THKD üyeleri ile birlikte de söz konusu çatı altında iletişim fakültesi öğrencilerine katkı sağlamaya devam edeceğiz. 

     EMD Başkanı olarak gerek şahsım gerekse Yönetim Kurulu arkadaşlarımla, şimdiye dek üyelerimize hesabını veremeyeceğimiz hiçbir durum olmamıştır, olamaz da… EMD, ‘Yanlış ise yanlış, doğru ise doğru’ diyebilme cesaretini gösteren ve etik ilkelere uyan bir meslek örgütüdür.