Film setindeki silahları gerçek sanmak ve yanlışta ısrar

...

    Facebook’taki bir takipçisi, geçen hafta yılların gazetecisi ve KRT TV’nin ana haber sunucusu Zafer Arapkirli’ye fotoğraflar gönderdi. Fotoğraflarda, Ataşehir Kız Öğrenci Yurdu’ndan dışarı taşınıp kaldırımda duvara yaslanan uzun namlulu çok sayıda tüfek olduğu görülüyordu.

   Arapkirli, “Yahu dizi çekimi için filandır. Taklit silahtır” dedi, üzerinde durmadı bile. Fakat    aynı fotoğrafların “Öğrenci yurdundan çıkan silahlar” başlığıyla Odatv internet sitesinde haber olduğunu görünce gözlerine inanamadı.

    Odatv, gülüp geçmek yerine o fotoğrafları haber yapmıştı. Dün akşam 17.36’da yayımlanan haber, “KADEM Vakfı’na ait Ataşehir Kız Öğrenci Yurdu’nun içinden taşındığı iddia edilen silahların fotoğraflarına Odatv ulaştı” diye başlıyordu.

    Ama haberi yazan da İstanbul gibi bir yerde tüfeklerin öyle uluorta kaldırıma taşınmasıyla ilgili şüpheye düşmüştü ki, fotoğrafları “askeri uzmanlar”a inceletmiş, onlar da “özel ayrıntılar nedeniyle silahların gerçek olduğunu düşündüklerini” söylemişlerdi.  O kadar…

   Silahların gerçek olup olmadığı, adı verilmeyen uzmanlara sorulmasına rağmen, “olay yeri” hakkında hiçbir inceleme yapılmamıştı. Sadece “çevre sakinleri” denilen birilerinin sözleri ve Kadem Vakfı ve Kız Öğrenci Yurdu’nun arandığı ama telefonlara yanıt verilmediği belirtiliyordu.

    Aslında İstanbul’un orta yerindeki kız öğrenci yurdundan silah taşınması gibi ciddi bir iddiaya konu olan fotoğrafları doğrulayacak hiçbir veriye ulaşılamamıştı. Buna rağmen “Bu silahlar gerçek mi?”, “Bu silahlar kimin”, “Neden Ataşehir Kız Öğrenci Yurdu’nda bulunuyor?” gibi sorular eklenerek bir haber oluşturulmuştu. Tabii şüphe ve belirsizlik dolu bu sorulara rağmen haberin başlığı “Öğrenci yurdunda silah” olduğunu duyuruyordu okurlara.

Yurda gidip bakmak zor olmasa gerekti

    Bir kere şunu belirteyim, haber soru sormaz; soruları yanıtlar. Ancak çok özel, araştırılması mümkün olmayan, yanıtı bulunamamış olsa da soru olarak kamuoyuna yansıtılmasında yarar olan kimi istisnai hallerde soru sorabilirsiniz. Onun dışında soruların yanıtlarını araştırır, bulur buluşturur, habere koyarsınız.

   Bunun yolu da araştırmaktan geçer. Odatv’nin bu haberinde yeterince araştırma yapılmadığı aşikâr. “Aradık telefon açılmadı” baştan savma bir gerekçe. Birkaç yere daha telefon etmek ya da daha kolayı masadan kalkıp, Ataşehir’deki öğrenci yurduna gidip araştırmak çok zor olmasa gerek.

    Kaldı ki o tüfeklerin gerçek olduğuna emin olunsa bile yurda gidip bakmak, silahların kimin tarafından ne amaçla oraya getirildiği gibi bilgileri öğrenebilmek açısından da sonuç alıcı olabilirdi.

     İyice kontrol edilmeden, en basit araştırma yöntemleri kullanılmadan, Zafer Arapkirli -ve belki de başka gazetecilerin- ilk bakışta “dizi çekimi” teşhisi koyduğu fotoğrafların “Öğrenci yurdundan çıkan silahlar” diye yayımlanması yanlış olmuş.

   Yalanlamalar ve açıklamalar

    Nitekim Odatv’nin haberinin yayımlanmasının hamen ardından Mavi Film Yapım’dan Ömer Sevinç, Twitter’dan “Türkiye’de habercilik bu işte. Film seti orası. Bizzat setinde çalışıyorum. Askeri danışmanlarımızın olduğu film seti üstelik. Gelip sorsaydınız anlatırdık ama işte” diyerek haberi yalanladı. Onu oyuncular ve diğer ilgililerden gelen yalanlamalar izledi.

   KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) de “Söz konusu silahlar gerçek olmayıp TRT tarafından çekilen ve terör örgütü FETÖ’yü anlatan bir belgesel için kullanılan imitasyon çekim aksesuarlarıdır” açıklaması yaptı.

    TRT’den yapılan açıklamada da öğrenci yurdunun, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili “Mahrem” adlı belgeselin çekimi için film seti haline getirildiği, fotoğrafta görülen silahların da belgeselde kullanılan aksesuarlar olduğu ifade edildi.

    Belgeselin yapımcıları, KADEM ve TRT’nin açıklamalarının ardından Twitter’da “Yalancı OdaTV” etiketi açıldı. Ancak Odatv, bu sabaha kadar haberde ne düzeltme yaptı ne de açıklamaları ekledi.

   Yanlışta ısrar niye?

    Odatv, bu sabah 08.12’de “Kız öğrenci yurdu silah deposu mu? TRT ve KADEM açıklama yaptı / Emniyet suskun” başlığıyla bir haber yayımladı. Yurttaki silahların gerçek olduğuna dair yeni veriye ulaşılamamasına rağmen düzeltme yapılmamıştı, ilk haberde ısrar ediliyordu.

    Yeni haber, “KADEM Vakfı’na ait Ataşehir Kız Öğrenci Yurdu’nun içinden taşınan silahların fotoğraflarını Odatv yayınladı. TRT ve KADEM'den yanıt geldi” cümlesiyle başlıyordu. Fotoğrafların doğrulanması için telefon edildiği ama yanıt alınamadığı tekrarlanıyor, açıklamalar ve Odatv’yi arayan TRT Genel Sekreteri İbrahim Keleş’in sözleri aktarılıyordu.

    Sonra da “Odatv kamu görevini yaptı, gerçeğe birebir benzeyen silahlardan ve mühimmattan korkan vatandaşların korkusunu giderdi” deniyor ve “hâlâ yanıt bekleyen sorular olduğu” vurgulanarak beş yeni soru sıralanıyordu.

     Bir yandan “TRT’nin ya da TRT’ye belgesel çeken şirketin kamuya açık alanda, imitasyon olduğu uzmanlar tarafından bile tespit edilmeyen silahları ve mühimmatları yol ortasına koyarak taşıması doğru mudur?” sorusu yöneltiliyordu. Öbür yandan Silahların gerçek olmadığına inanmak istiyoruz ama bakalım yetkililer haberimiz üzerine bu konuda soruşturma yapacak mı?” diye soruluyordu.

    Bu sorular, haberin başlığındaki “Kız öğrenci yurdunun silah deposu” olabileceği ifadesiyle de uyumsuzdu.

Güven kaybı yaratır

    Klasik bir gazetecilik yöntemi bu. Yanlış çıkan bir haberi savunmak için yeni gerekçeler, yeni sorular üzerinden haklılık zemini aranır.

    Halbuki o silahların gerçek olduğuna inanmışsanız bile, bir belgesel çekimindeki imitasyon silahlar olduğu ilgililer tarafından açıklanmış, siz de gazeteci olarak tersini kanıtlayacak hiçbir yeni veriye ulaşamamış iseniz tek yol kalır; o da haberi düzeltmek ve özür dilemek.

    O silahların gerçek olup olmadığı konusunu araştırmak üzere masa başından kalkıp o yurda gidip bakmamışsanız artık haberinizde ısrar etmemeniz gerekir.

    Zaten gazetecilikteki yeni tehlikelerden biri de hangi koşullarda, ne zaman, kim tarafından, ne amaçla çekildiğini bilmediğiniz fotoğraf ve görüntülerin dört başı mamur biçimde kontrol edilmeden gazetecilik verisi kabul edilmesi. Açıkçası, bu haberde olan da bu.

     Odatv yakın dönemde Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi bakanlığına dezenfektan satması gibi bir skandalı ortaya çıkaran, Atilla Peker’in ifadesinde adı geçen Emekli Orgeneral Galip Mendi ile konuşarak gazeteci Kutlu Adalı cinayeti hakkında yeni ipuçları ortaya çıkaran bir haber sitesi.

      Ama film setindeki imitasyon silahların fotoğraflarını iyice araştırmadan “Kız öğrenci yurdundaki silahlar” haberi yapmak, sonra da haberi düzeltmek yerine yanlışta ısrar etmek Odatv’nin güvenilirliğini zedeler; öbür haberlerine de gölge düşürür.  Hatta onunla da kalmaz, bağımsız ve eleştirel gazetecilik yapmaya çalışan bütün medya kuruluşlarına zarar verir.

   Yanlıştan arınmanın yolu öncelikle yanlış yaptığını kabul etmekten geçer.

Faruk BİLDİRİCİ / 28 Haziran 2021