Enver Aysever belediyelerle mali ilişkiye girmemeliydi

...

  Gazeteci-yazar Enver Aysever’in, İzmir’de “Okuma-yazma ve yazarlık atölyesi” iki gündür sosyal medyanın gündeminde. Cem Küçük, Melih Altınok ve Ahmet Hakan gibi yazarlar da köşelerinden eleştirdiler.

     Olayı kısaca özetleyeyim. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 13 Ocak 2021’de “Okuma-yazma ve yazarlık atölyesi” ihalesi açmış. 20 kişinin katılımıyla yapılacak atölye çalışması için açılan bu ihalenin bedeli 293 bin 200 lira. İhalenin teknik şartnamesinin 3. maddesinde atölye çalışmasının Enver Aysever ile yapılacağı hükmü yer alıyor:

 “Yüklenici firma, atölye etkinliklerini gerçekleştirecek gazeteci-yazar Enver Aysever ile aralarında yaptıkları protokolü, sözleşme imzalandıktan sonra bir ay içerisinde idareye sunacaktır.”

   İhaleyi, 238 bin 500 lira bedelle Aripsos Sosyal Hizmetler Temizlik Araç Kiralama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. kazanmış.  Etkinlikler, ayda iki kez olmak üzere dokuz ay sürecek ve 12 Eylül 2021’de sona erecekti. Yüklenici firma, konaklama, ulaşım, yemek gibi gereksinimleri de karşılayacaktı.

    Etkinlik ihaleden önce başlamış

    Enver Aysever’in atölye etkinlikleri için düzenlenen bu ihale Ocak ayında düzenlenip, Şubat 2021’de sonuçlanmış ama aslında atölye etkinlikleri Ekim 2020’de başlamış. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin web sayfasında “Enver Aysever ile okuryazarlık atölyesi başladı” başlıklı bir haber yer alıyor.

    19 Ekim 2020 tarihli bu haberde “Yüz yüze yapılan ilk derslerin ardından pandemi önlemleri nedeniyle kalan dersler çevrim içi yapılacak” deniyor.  “Atölyede çok yönlü okuma alışkanlığı kazanma, hayal gücü ve yazma becerilerini geliştirme çalışmaları yapıldı” bilgisi veriliyor ve bu etkinliklere “kultursanat.izmir.bel.tr adresinden kayıt oluşturan 20 kişinin katıldığı” belirtiliyor.

   Aysever ve Soyer’in açıklamaları

    İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir ihale düzenlemesiyle ilgili haberin yayılması ve eleştirilerin artması üzerine Enver Aysever, sosyal medya hesabından “Kamuoyuna ve dostlarıma” başlıklı bir açıklama yaptı:

     “Bugüne dek yazarlık, gazetecilik (TV programcılığı), tiyatro (1992'den beri), mesleki eğitmenlik dışında hiçbir iş yapmadım. Çalışmalarım telif ve bordrolu şekilde oldu.

    Hayatımda hiçbir İHALEYE girmedim. Herhangi bir İHALE süreci içinde olmadım. 2000'li yıllardan bu yana (başta İnci Aral ile) çeşitli kurumlarda yazarlık atölye çalışması yaptım. Geçen sene Mudanya Belediyesi ile çok başarılı iki kur bu çalışmayı gerçekleştirdik. Pandemi nedeniyle ara verdik. Bu çalışmayı belediye başkanı ile basın mensuplarıyla paylaştık.

    Atölye projesini çeşitli belediyelere ve özel şirketlere teklif olarak sundum. İki belediye (Mersin ve İzmir) kabul etti. İHALE ve sözü edilen meblağ ile ilgim yoktur. 9 aylık (3 ayrı grup katılımcıyla) atölye tamamlanınca faturalı olarak telif ödemesi yapılacaktır.

    Yine benzer şekilde çeşitli firmalara ve belediyelere Aykırı Sorular adlı programı talepler karşılığında yapmaktayım. Hesap verebilirliği ilke edinen kurumlar bu çalışmayı benden istemekte ve telif ödemektedirler. Tüm bu çalışmaların duyurularını sosyal medya adreslerimden yapmaktayım. Editör bağımsızlığımdan ve ilkelerimden asla ödün vermedim.”

   Aysever, belediyelere yaptığı paralı işleri savunurken, söz konusu belediyelerden aldığı miktarları da açıklasa bu konudaki belirsizliği gidermiş olurdu. Ama miktarları açıklamaktan kaçındı.  

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de “Aysever'i sevenler, sevmeyenler üzerinden belediye hedef alınıyor. Rakamlar bile doğru değil” açıklaması yaptı. Daha sonra belediyeden de açıklama yapıldı. Tepkilerin dinmemesi üzerine Soyer akşam saatlerinde yaptığı açıklamada geri adım attı ve “kamuoyunda oluşan hassasiyete kayıtsız kalmam mümkün değildir” diyerek söz konusu ihalenin iptal edilmesi talimatını verdiğini duyurdu.

    Etik açıdan sorunlu ilişkiler

   CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi, neden böyle bir etkinlik düzenledi? Neden yazarlık eğitimi için gazeteci-yazar Enver Aysever’i seçti? Neden ihale, atölye çalışmalarının başlamasından aylar sonra yapıldı?  Elbette bu sorulara yanıt aranabilir. Ama ben bu sorulara girmeden konuyu sadece medya etiği açısından değerlendireceğim. 

    Gazeteci-yazar kimliği: Enver Aysever’in, belediyeye böyle bir etkinlik düzenlemesinde etik sorun olup olmadığını anlamak için öncelikle kimliğine bakmak gerekir. Enver Aysever, sadece kurgusal edebi ürünler kaleme alan bir yazar değil. Öyle olsaydı gazetecilik etiği dışında değerlendirmek gerekirdi. Fakat aynı zamanda bir gazeteci- yazar. Daha önce çeşitli televizyon kanallarında program yapmıştı; son olarak da Cumhuriyet gazetesinde siyasi içerikli yazılar yazıyor. O nedenle (ihale sözleşmesinde de belirtildiği gibi) gazeteci-yazar kimliği öne çıkıyor ve belediyelerle kurduğu ilişki, gazetecilik etiği kapsamına giriyor.

     Cumhuriyet ve gazeteciliğin işe etkisi: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden bu işi alırken de Cumhuriyet gazetesi yazarı ve gazeteci Aysever’di. Bu işin kendisine verilmesinde Cumhuriyet gazetesi ve gazeteci-yazar kimliğinin etkisi olmadığı söylenebilir mi? Sanmıyorum. Çünkü bir gazeteci, yaşamın herhangi bir alanında çalıştığı kurum ve mesleki kimliğinden bağımsız algılanamaz. Gazeteci-yazar, böyle bir ilişkiye girdiğinde sadece yazarlık birikimini değil aynı zamanda gazeteciliğin ve kurumunun itibarını da paraya dönüştürmüş olur.

     Gazeteci ticari/mali ilişki içine girmez: Gazeteci-yazar kimliği, ticari ilişkiler içine girmeye engeldir. Nitekim Cumhuriyet Gazetesi Yayın İlkeleri’nde “tamamlayıcı belge” olarak kabul edilen Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde “Ekonomik mali bilgi” başlığı altında şu ilkeye yer veriliyor:
  “Gazeteci ticari şirket kuramaz. Tacirlik ve esnaflık yapamaz. Gazeteci, hakkında haber ve yorum yazdığı ya da yazmayı tasarladığı taşınır ve taşınmaz kıymetlerin doğrudan veya dolaylı alım satımını yapmamalıdır.”

    Açıklamasında da görüldüğü gibi, Aysever, şirket kurmamış olsa da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne “telif karşılığı” böyle bir hizmet verdiğini kabul ediyor. Hatta daha önce Mudanya Belediyesi’ne de böyle bir etkinlik düzenlendiğini, ayrıca Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de teklifini kabul ettiğini açıklıyor. “Benzer şekilde çeşitli firmalara ve belediyelere ‘Aykırı Sorular’ adlı programı talepler karşılığında yapmaktayım” diyerek başka şirket ve belediyelerle bir tür ticari ve mali ilişki içinde olduğunu ifade ediyor.

    Gazeteci çıkar çatışmasından kaçınır: Aysever’in ticari ve mali ilişki içine girdiği belediyeler ve şirketler, bir gazeteci yazar olarak doğrudan kendisinin “hakkında haber ve yorum yazdığı ya da yazmayı tasarladığı” alandaki kurumlardır. Aysever, “Editör bağımsızlığımdan ve ilkelerimden asla ödün vermedim” dese de bir gazetecinin haber kaynağı olan kurum ve şirketlerle ticari/mali ilişki kurması “çıkar çatışması” yaratır.

  Nitekim Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin “Gazetecinin temel görevleri” bölümünde “Gazeteci; bir bilginin, haberin yayını ya da yayınlanmaması karşılığı hiçbir maddi veya manevi menfaat sağlayamaz; çıkar çatışması yaratmaktan kaçınır” ilkesi yer alıyor.

     Aysever’in, maddi ilişki içine girdiği İzmir, Mersin ve Mudanya belediyeleri hakkında eleştirel yazı yazma özgürlüğü kalmayacağı gibi, bu belediyelerle ilgili yazacağı övücü yazılar da şaibeli hale gelir; bağımsızlığı gölgelenir.

      Kim yaparsa yapsın yanlış: Bu etik nedenlerle Enver Aysever’in, bir gazeteci-yazar olarak belediyeler ve şirketlerle ticari/mali ilişkiler içine girmesi yanlıştır. Sadece Enver Aysever’in değil, bütün gazeteci-yazarların belediyelerle bu tür ilişkilere girmesi “normal” gibi görülemez, normalleştirilemez. İktidar kontrolündeki gazetelerde çalışan gazeteci-yazarların AKP’li belediyelerle mali ilişkileri de makul görülemez, bağımsız-eleştirel medya kuruluşlarındaki gazeteci-yazarların CHP’li belediyelerle ilişkisi de…

       Gazeteci, sahip olduğu mesleğinin itibarını gözeten ve parayla ilişkisini kontrol edebilen kişidir.

Faruk BİLDİRİCİ/16 Mart 2021   

NOT: Enver Aysever, bu eleştirime yanıt vermek isterse buraya ekleyebilirim. 

       Aysever hakkında yazdıklarımın neresi yanlıştı?

        İzmir Büyükşehir Belediyesi, Enver Aysever hakkındaki tartışmaların başlamasından yaklaşık sekiz ay geçtikten sonra, 18 Kasım 2021’de yeni bir açıklama yaptı:

    “Yazar Enver Aysever’in yaşam boyu eğitim kapsamında yürütülmesi tasarlanan okuryazarlık atölyesi için ihale ile ilgisi bulunmamaktadır. İhale şartnamesi, belediyemiz tarafından yazılmıştır, kazanan firma ile Enver Aysever’in hiçbir bağı yoktur. Süreçte çıkan haberler gerçeği yansıtmamaktadır.”

    Belediyenin bu açıklaması, Aysever’in İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve belediye başkanlığına karşı 50 bin lira tazminat istemiyle açtığı davanın duruşmasından bir gün önce, akşam saatlerinde geldi.

   Hemen ardından Aysever, “Aylardır hakkımda yürütülen linç kampanyası bu açıklama ile haklılığımla sonuçlandı” paylaşımında bulundu. Ertesi gün de adliye önünde “İhaleyle ilgim olmadığını, böyle bir ekonomik gelire sahip olmadığımı, bu sürecin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğunda olduğunu söylemiş oldular” diyerek davadan feragat ettiğini açıkladı.

     Böylece birilerinin araya girmesi sonucunda varılan uzlaşmanın gereği yerine getirilmiş oldu. Zira uzlaşma, belediyenin açıklama yapmasını, karşılığında Aysever’in de davadan çekilmesini öngörüyordu. Aysever, itibar erozyonunu onarabilmek için böyle bir uzlaşmaya ihtiyaç duymuştu.

     Açıklamada yeni bir bilgi yok

     Bu gelişmelerin ardından bazı isimler, özür dilemem gerektiği yönünde paylaşımlarda bulundular. Ardından Enver Aysever de bu yönde paylaşımlarda bulunmaya devam etti.   

   Aysever’in “itibarı” konusunda çaba harcamasını da anlıyorum. Ancak bu çabayı, bu tür ilişkilere girdikten sonra değil, öncesinde sergilemesi gerekliydi.

     Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni açıklaması, daha önce ortaya saçılan hiçbir bilgiyi değiştirmiyor, Aysever’in haklı olduğu düzeltmesi de yapmıyor. O nedenle de eleştirilerimi geçersiz kılacak bir durum doğmuyor, tam tersine eleştirilerim doğrulanıyor.

   İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamasında “Aysever’in okuryazarlık atölyesi için ihale ile ilgisi bulunmamaktadır” deniliyor.  Zaten böyle biliniyordu. DOĞRU, AYSEVER İHALEYE KATILMADI AMA İHALE ONUN İÇİN DÜZENLENDİ. ÜSTELİK DE AYSEVER’İN BU İHALEDEN BİLGİSİ VARDI.

    İhaleden bilgisi olduğunu hem belediyenin mahkemeye sunduğu yazı, hem de ihaleyi kazanan Arispas şirketinin ortağı Soner Kaya’nın “İhaleye girmeden önce Enver Aysever’in menajeriyle de görüşmelerimiz oldu” açıklaması doğruluyor.

     Bu konudaki iki yazımda da Aysever’in ihaleye katıldığını değil, ihalenin onun için düzenlendiğini ifade etmiştim. İhalenin teknik şartnamesinde atölye çalışmasının Enver Aysever ile yapılacağı hükmü yer alıyordu.

     Belediyelerden alınan paralar açıklanmalı

     Mesele Aysever’in bir gazeteci ve yazar olarak haber kaynağı konumundaki İzmir Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelerle mali ilişki içine girmesiydi. Aysever’in belediyeleri geçim kaynağı haline getirmesini özetle şöyle eleştirmiştim:

    “Aysever’in, bir gazeteci-yazar olarak belediyeler ve şirketlerle ticari/mali ilişkiler içine girmesi yanlıştır. Sadece Enver Aysever’in değil, bütün gazeteci-yazarların belediyelerle bu tür ilişkilere girmesi ‘normal’ gibi görülemez, normalleştirilemez.

    İktidar kontrolündeki gazetelerde çalışan gazeteci-yazarların AKP’li belediyelerle mali ilişkileri de makul görülemez, bağımsız-eleştirel medya kuruluşlarındaki gazeteci-yazarların CHP’li belediyelerle ilişkisi de… Gazeteci, sahip olduğu mesleğinin itibarını gözeten ve parayla ilişkisini kontrol edebilen kişidir.”

    Aysever gerçekten okurları ve meslektaşları nezdinde “aklanmak” istiyorsa İzmir ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri, Mudanya Belediyesi ve diğer belediyelerden bugüne değin ne kadar para aldığını açıklamalı. Bunu bilmek okurlarının ve “yoldaşlarının” hakkı olsa gerek.

    Medya ombudsmanı olarak sadece Aysever değil, bütün gazetecilerin haber kaynağı konumundaki belediyeler, diğer kamu kurumları ve özel şirketlerle mali ilişki içine girmelerini takibe devam edeceğim.

Faruk BİLDİRİCİ / 26 Ocak 2022