CİNAYETE GEREKÇE YAZILIRSA

...

İki genç kızın annelerini öldürmesiyle ilgili haber, “Annemizi öldürdük çünkü” diye başlıyor, “ Cinayetin ardından kan donduran hikâye çıktı. Kızların sorgusunda anlattıklarından yılların dedektifleri bile etkilendi” diye devam ediyordu. Haber, baştan aşağı iki genç kızın annelerini öldürme “gerekçeleri”ne yer veriyor, ölen kadının “kötü bir anne” ve de “erkeklerle düşüp kalkan bir kadın” olduğunu anlatıyordu.

Ne yalan söyleyeyim, 15 Eylül’de gazetede çıkan bu haberi okuduğumda irkildim. İnsan öldürmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz ama bu haber, neredeyse öldürülen annenin bu ölümü “hak ettiği” havası veriyordu.

Ozan Ertuğrul adlı bir gençten gelen mail, haberle ilgili kaygılarımın ne denli yerinde olduğunu gösterdi. Bu genç, haberde kızlardan küçük olanın adı gizlenip yüzü flu olarak verilirken, büyük olanın adının ve fotoğrafının açıkça verilmesini eleştiriyordu. Asıl dikkatimi çeken eleştirisinin gerekçesiydi:

“18 yaşından küçüklerin kimliklerinin gizlenmesi yasa gereği. Peki 18 yaşından büyük olan zanlının kimliği neden apaçık yayınlanıyor? Sonuçta haberin içeriğinden de anlaşıldığı üzere bu insanlar zor bir hayat neticesinde böyle bir suç işlemişler. Bu gençlerin önünde bir hayat var belki hafifletici sebeplerle az bir ceza alacaklar ve yaşamlarına kaldıkları yerden devam edecekler. Haberi yazarken vicdanlarımız sizce nerede olmalı?”

Görüldüğü gibi, haber bu okurda kızların masum olduğu izlenimi uyandırmış! Kızların fazla ceza almayacaklarına inanmış ve buna dayanarak haberde “vicdan”ın unutulmamasını istiyor.

Vicdan konusunda çok haklı. Ama vicdan, öldürülen kadın için de sorumluluk yükler biz gazetecilere. Vicdan, artık hayatta olmayan bir kadının anısını lekelememeyi, öldürülmesini mazur göstermemeyi gerektirir. Gazeteci hiçbir haberde olaya mağdurun cephesinden bakmayı ihmal etmemeli.

Nitekim başka bir gazetede öldürülen kadının kız kardeşiyle konuşulmuştu; o da farklı konuşuyor, cinayeti kızların ergenlik sıkıntılarına bağlıyordu. Hürriyet’in haberinde de cinayet işleyen iki genç kızın savunmalarını doğru kabul ederek yargı oluşturmak yerine öldürülen annenin cephesinden de bakılabilse denge bu denli bozulmazdı.

Büyük kızın adının ve fotoğrafının verilmesine gelince. Bu konudaki görüşlerimi daha önce de yazmıştım. Kimliklerin gizlenmesi konusunda gazetede bir karışıklık var. Örneğin 14 Eylül’deki haberde bu kızların ikisinin de isimleri ve fotoğrafları gizliydi; ertesi gün büyük olanın kimliği açıkça verildi! Birçok cinayette isimler kodlanıyor, hatta Amerikalı turist kadını öldüren Ziya Tasalı’nın soyadı uzun süre kodlandı ama Kapadokya’daki Japon turist cinayetinde ilk tutuklanan M.Volkan Dilaver’in adı açıkça yazılmıştı. Ertesi gün gerçek katil bulundu ve Dilaver serbest bırakıldı! Bu da gösteriyor ki, gazetenin bir standart oluşturması gerekli.