Çin'e giden tren: Mizansene mazeret üreten gazetecilik

...

     Hafta sonu sokağa çıkma yasağının başladığı 5 Aralık sabahı, televizyonların haberleri, her zamankinden daha da sıkıcıydı. Hangi haber kanalını açsanız, boş caddelerden canlı yayın yapan muhabirleri görüyordunuz.

     İyi de pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edilmişse normal olan zaten caddelerin boş olması değil midir? Caddelerin boş olduğunu anlatmak için oradan canlı yayın yapmak, yayın süresini boş işlerle doldurmak habercilik midir?

   Hani gazetecilikte normalin haber olmadığını anlatmak için hep örnek verilir, Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırması haberdir denir. Bu da öyle, sokağa çıkma yasağında da sokaklar dolu olsaydı haber olurdu.

    Enteresan şekilde boş sokaklarla meşgul olan kanalları, törenle Çin’e uğurlanan trenin nerede olduğunu merak etmediler. Oysa bir gün önce saat 16.03’de Kazlıçeşme İstasyonu’ndan hareket eden trenin geri döndüğü öne sürülüyordu. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, Çin’in Xi’an şehrine gidecek olan 15274 nolu özel yük treninin Marmaray’dan geçtikten sonra Maltepe istasyonunda üstündeki pankartların söküldüğünü ve Halkalı Garı’na geri getirildiğini” yazılı açıklamayla duyurmuştu.

    Haber kanalları merak edip de bir kameraman ile muhabiri, Çin treninin orada olup olmadığını kontrol etmek için Halkalı Garı’na göndermediler. Zaten çoğu BTS’nin açıklamasını haber de yapmadı.

    Yanlış haberi düzeltmediler

   Televizyonlar ve iktidar yanlısı internet siteleri görmezden gelse de BTS’nin açıklaması dijital mecralarda ve sosyal medyada hızla yayıldı. Sosyal medyada “#ÇinTreniNerede” etiketi açıldı. Hatta BTS Genel Merkez hesabından “Çin treni buharlaştı mı” fotoğrafıyla birlikte çağrı bile yapıldı:

    “Dikkat dikkat!!! Çevresinde kaybolmuş tren seti gören veya duyanların en yakın demiryolları istasyonuna bilgi vermeleri rica olunur. Not: Önünde törenden kalma afiş varmış.”

      Ortalık kaybolan tren esprileriyle yıkıldı ama TCDD’nin açıklaması, ancak gece yarısına doğru gelebildi. Açıklama aslında BTS’nin iddiasını doğruluyordu:

     “Trenimiz, törenimizin ardından Çin’e doğru yola çıkmadan hemen önce, gümrükleme işlemleri ve Çin’den gelen ilave talepler için Halkalı İstasyonu’na uğramıştır. Bu gece Halkalı’dan Köseköy’e gelerek Çin yolculuğuna devam edecektir.”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun Kazlıçeşme İstasyonu’ndan el sallayarak uğurladığı tren, bırakın Çin’e doğru ilerlemeyi geriye gitmiş, Halkalı Garı’na dönmüştü. Açıklamadaki gibi bir yere uğrayabilmesi için o yerin yol üzerinde olması gerekir, oysa Halkalı, Kazlıçeşme’den kilometrelerce geride!

    Demek ki, 5 Aralık sabahı gazeteler yayımlandığında tren bırakın Çin’e doğru yol almayı, Halkalı Garı’nda bekliyordu! Oysa o sabah yayımlanan gazetelere göre tren çoktan yola çıkmıştı! “Çin’e ilk ihracat treni Marmaray’dan geçerek yola çıktı” (Akşam), “Çin’e ilk ihracat treni İstanbul’dan uğurlandı” (Hürriyet), “Türkiye’den Çin’e ilk ihracat treni yola çıktı” (Milliyet), “Türkiye’den Çin’e ilk ihracat treni yola çıktı” (Sabah), “Çin’e ilk ihracat treni yolda” (Türkiye), “Çin’e ilk ihracat treni yola çıktı” (Yeni Akit) başlıkları atılmıştı haberlere.

     Hadi diyelim trenin geri döndüğünü öğrenemeyip bu başlıkları attılar ertesi gün haberlerini düzeltip, BTS’nin ve TCDD’nin açıklamasını haber yapmaları gerekmez mi? Hayır, ne Sabah, Hürriyet, Milliyet ne de Türkiye ve Y.Akit yeni bir haber verdi! “Yola çıktı” diye yazdıkları trenin İstanbul’da kaldığını okurlarına duyurmadılar.

    Tabii haber kanallarının çoğu da sessizce seyretti Çin treninin Halkalı’da beklemede olduğunu. Bu kanallar pazar günü de yine sokakların boş olduğunu canlı yayınlarla duyurmaya devam ettiler. Trenin nerede olduğunu görüntülemek gibi bir ihtiyaç duymadılar. Sanırım merak etmediler. FOX TV ise akşam haberlerinde hem sendikanın hem de TCDD’nin açıklamasını yayımladı.

    Gazetelerde ise sadece Sözcü, (Ulaştırma Bakanını kim yanılttı?), Cumhuriyet, (Çin’e diye yola çıktı, Maltepe’den geri döndü) ve Birgün (Törenle Çin’e uğurlandı Maltepe’den geri döndü) gazetelerinde vardı haber. Onlar da sendikanın açıklamasıyla yetinmişler, ayrıca araştırmaya gerek duymamışlardı.

   “İşte tren” deyip örtmeye çalıştılar

   Çin treninin görüntüleri nihayet ortaya çıktığında Kazlıçeşme’den törenle uğurlanışının üzerinden iki güne yakın bir süre geçmişti. 6 Aralık Pazar günü sabah saat 11.15’te TCDD Çin treninin fotoğrafını sosyal medyadan paylaştı. TCDD’nin “Türkiye-Çin İhracat Trenini Köseköy’den uğurladık” şeklindeki paylaşımında sendikanın  “#ÇinTreniNerede” etiketi kullanılarak dolaylı biçimde iddialar yalanlanıyordu.

    Zaten TCDD, o saatten itibaren aynı etiketle “Çin’e giden ihracat trenimiz yollarda” diye aralıklarla paylaşımlarda bulunmaya başladı. Eskişehir, Ankara, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve son olarak da Kars'tan devam etti görüntülü paylaşımlar.

    İktidar yanlısı medya ve gazeteciler, bu paylaşımlarla birlikte sosyal medyada karşı atağa geçtiler. Habertürk yazarı Kemal Öztürk de bunlardan biriydi:

    “Muhalefet edeceğim diye her duyduğunu sorgulamadan yayan, eleştiren tipler yüzünden insanlar artık muhalefet edenlerin hiçbir dediğine inanmıyor. Son rezalet  “#ÇinTreniNerede”  diyenlerin sayesine yaşandı. Meğer Çin’e doğru gidiyormuş.”

    Bunun üzerine Öztürk’e eleştiriler oldu. Avrasya Araştırma’nın başkanı Kemal Özkiraz, “Trenin ‘aslında gitmediğinin’ konuşulması muhalefet edenlerin değil hükümetin hiçbir dediğine inanılmadığını gösterir” itirazında bulundu.

  Kemal Öztürk, bu eleştirilere “Çin’e giden tren yok haberleri sendika kaynaklı da olsa, özellikle gazeteciler iddiayı araştırmadan yayın yaparsa ortaya böyle yanlış bir durum çıkar” yanıtı verdi. Öztürk, böylece meseleyi “Çin’e giden tren var mı yok mu” noktasına taşıdı.

   Benzer bir tavırla A Haber de bu konudaki yayınında “İhracat treni Halkalı Garı’nda kaldı gidemedi’ diye haber yaptılar ama olayın saptırıldığı anlaşıldı” ifadesini kullandı. Akşam gazetesi de “Çin’e uğurlanan trenin yolundan döndüğü yönündeki asılsız iddialar, TCDD için eğlenceye dönüştü” diye yazdı.

    Bu aslında TCDD’nin sonradan oluşturduğu savunma hattının devamıydı. TCDD, trenin yol görüntülerini gösterip, törenden iki gün sonra yola çıkmış olmasının üzerini örtmeye çalışıyordu. İktidar yanlısı gazeteciler de bu çabaya destek veriyordu. 

    Bir durak sonra döneceği gizlenmişti

   Oysa mesele Çin’e giden bir tren olup olmadığı ya da Halkalı’da kalması meselesi değildi. BTS’nin ilk açıklaması “Çin’e giderken kaybolan ilk ihracat treni” başlığını taşıyordu. “İşin aslı nedir” arabaşlığının altında da trenin törenden sonra Halkalı Garı’na geri getirildiği vurgulanıyordu. Tren yoktur ya da orada kaldı denmiyordu!

   Nitekim TCDD’nin açıklamasında da sendikanın iddiası doğrulanmış, trenin “gümrükleme işlemleri ve Çin'den gelen ilave talepler” nedeniyle Halkalı’ya döndüğü kabul edilmişti. Bu gerekçenin doğru olduğunu kabul etsek bile trenin Çin’e gitmek yerine Halkalı’ya geri döndüğünün tören sırasında gizlendiği bir gerçek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, treni Kazlıçeşme’den el sallayarak Çin’e diye uğurladı, öyle söylendi! Sendika açıklama yapmasaydı, bütün Türkiye, bir durak gittikten sonra geri dönen trenin Çin yolunda olduğunu sanıyordu.

     Hatta resmi açıklamalarda bu trenin TCDD değil AKP Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Fatih Erdoğan’ın Pasifik Eurasia Lojistik şirketine ait olduğu bile belirtilmiyordu. Sözcü’de Deniz Zeyrek yazdı da öyle öğrenildi bu bilgi.

      Bakana sorulamadı bile

      Bütün bunlar, hazırlıklar tamamlanmadan kameralar önünde mizansen bir uğurlama töreni düzenlendiğini gösteriyor. Olay açık, bir istasyon sonra geri dönecek tren “Çin’e gidiyor” diye törenle uğurlanmış, insanlar kandırılmış. Gazetecilerin “İşte tren yolda gidiyor” diye olayın üzerini örtmeye çalışmak yerine bakanlığın neden buna gerek duyduğunu, perde arkasında neler olup bittiğini araştırması beklenir. Bırakın araştırmayı, aradan kaç gün geçmesine rağmen Bakan Karaismailoğlu’na bir soru bile sorulamadı bu konuda.

     Fakat görüldüğü gibi, bir tarafta resmi kuruluşlardan gelen açıklamaları sorgulamadan doğru kabul eden, çıkan sorunun üzerini örtmeye çalışan ve yanlış haberleri bile düzeltmeye gerek görmeyen bir gazetecilik sürüp gidiyor. Öbür tarafta da sendika açıklamasıyla yetinen, araştırmayan bir gazetecilik.

      Çin treni bizlere, merak duygusu törpülenmiş, araştırma heyecanı kaybolmuş bir gazetecilik fotoğrafı gösterdi aslında.

Faruk BİLDİRİCİ / 9 Aralık 2020