"BUZUL ÇAĞI" TEKRARLARI

...

Sabancı Üniversitesi’nden İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin, "Buzul çağı geliyor" haberinin "yanlış, yanıltıcı ve maksatlı olduğunu" savundu. "Bu tür haberler daha önce de sıklıkla gündeme gelmişti" dedi ve ekledi: "İklim değişikliğini inkâr kampanyasının bir parçası olan ve petrol-kömür şirketlerinin kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve böylece iklim değişikliğine karşı önlem alınmasını engellemek için politikacıları ve kamuoyunu etkilemek amacıyla kullandığı bu tür yanıltıcı haberler genellikle İngiliz ya da Amerikan tabloid basını kaynaklı oluyor. Bu habere kaynaklık eden araştırmayla ilgili tartışma aslında oldukça eski. Dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinden James Hansen Torunlarımın Fırtınaları başlıklı kitabında insan etkisi ortadan kalkmadığı sürece dünyada bir daha asla buzul çağı görülmeyeceğini net bir şekilde belirtir. Zira fosil yakıt kullanımı yoluyla atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunu o kadar artırdık ki, insan etkisi öncesi buzul çağı döngülerinin sonunu getirdik." 3 Ocak’ta Hürriyet’in arka sayfasında yayımlanan habere baktım.  "İngiliz bilim insanlarına göre Güneş’teki enerji dalgalarının azalması sonucu, dünya 2012 yılından başlayarak 2050 yılına kadar mini bir buzul çağına girebilir" denilmişti. Ama haberde kaynak ve mahreç yoktu; sadece Prof.  Dr. Valentina Zharkova’nın İngiltere’de yaptığı bir araştırmadan söz ediliyordu. Arkadaşlar, bu haberin Daily Mail sitesinden alındığı bilgisini verdi. Ama internette kısa bir tarama aynı haberin 12 Temmuz 2015’te hurriyet.com.tr’de, ertesi gün de basılı gazetede "Mini buzul çağı geliyor" başlığıyla kullanıldığını gösterdi. Independent gazetesinin kaynak gösterildiği bu haberde Zharkova’nın Ulusal Astronomi toplantısındaki bir sunumundan bahsediliyordu.  31 Ocak 2012’de de Hürriyet’in manşeti "Mini buzul çağı geliyor" şeklinde. Demek ki, 3 Ocak’ta kullanılan "Buzul çağı geliyor" haberi eski bir haber. Sanırım bu tartışmalı haberin üç yıl aradan sonra yeniymiş gibi Hürriyet’in arka sayfasına sızmasının nedeni "internet çağı"! Zira kimi internet siteleri, eski ya da iyi araştırılmamış haberleri alıp kullanıyor; biz de yeni ve ciddi bir araştırma sanıp oradan çeviriyoruz. Daha önce de rastladım böyle örneklere. Yabancı kaynaklardan özellikle de internet sitelerinden haber alırken çevirmekle yetinmek yerine şüphe duymak ve kontrol etmek gerekiyor. Hele bilimsel bir çalışma söz konusu ise ilgili bilim insanlarına sormak, gazeteciyi bayat haberleri yeniden vitrine koymaktan korur. Haber yürütmece "Fakülte hastanesi SOS veriyor" başlıklı haber, 7 Ocak’ta Hürriyet’in Akdeniz ekinde yayımlandı. Salim Uzun imzalı bu haber, aynı gün Hürriyet’in internet sitesinde de kullanıldı. "Yüz ve kol nakilleriyle ismini dünyaya duyuran ve başarılı operasyonlarıyla manşetlere taşınan" Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin borçları nedeniyle zor duruma düştüğünü konu alan bu haberi, bazı internet siteleri ve televizyonlar da aldı. Kaynak bile göstermeden kendi haberleriymiş gibi yayımladılar. Dahası, Sözcü gazetesi de 8 Ocak’ta "Dünyanın imrendiği hastane ‘borç batağına’ saplandı" diye yayımladı Hürriyet’in bu haberini.  Cümlelerdeki bazı sözcük değişiklikleri dışında aynen kopyalanan haberde Hürriyet’in adından bile söz etmediler. Sözcü’nün bu tavrı gerçekten üzücü. Bu şekilde gazetelerde de rastladığımız haber alma, kopyalama ve çalma aslında internette çok yaygın. Haber siteleri, gazetelerden, diğer sitelerden haber kopyalayıp duruyorlar. Hürriyet internet sitesinin haberleri, hatta yazı ve fotoğraflar da başka siteler tarafından yürütülüyor. Bence rutin haberler dışında kaynak gösterilerek de olsa içerik yürütmeye bir son verilmesi gerekli. Kes yapıştır haberciliğine devam edildiği sürece internet sitelerinin birbirinden farklılaşması mümkün olamaz. Böyle olunca da internet haberciliği kısır kalır, abonelik sistemi yerleşemez, reklam geliri de sınırlı kalır. Asıl önemlisi, internet sitelerinin basılı gazetelerden tek farkı, teknolojik üstünlükleri, anlık ve hızlı haber verme yetenekleri olur, gazetecilikleri değil. Üretmeden tüketme alışkanlığıyla basılı gazetelere de zarar verirler, veriyorlar… Okurdan kısa kısa: Müzeyyen Huş: Ahmet Hakan’ın, internet bir tık uzaklığında dururken maden suyu ile soda arasındaki farkı anlamak için bir maden suyu firmasına danışması garip. Daha garip olanı da o firmanın adını yazması. Böyle yazınca reklama kaçmış. Ya da güncel deyimle "ürün yerleştirme" yapmış. (6 Ocak) Tahsin Sezer: Restore edilerek açılışı yapılan Bulgar Kilisesinin ismi, baş sayfada "Stevi Stefan" şeklinde yazılmış.  "Sveti Stefan Kilisesi" olarak yazılmalıydı. Slav dillerinde "Sveti" (Aziz) anlamına gelmektedir. (7 Ocak) Murat Şimşek: Silikozis hastalarının durumuna dikkat çektiğiniz için teşekkürler. Fakat bir bilgi hatası var haberde, yeşil kartlıların (60.maddenin C1 bendine tabi sigortalı) ilaç paraları da karşılanıyor. (9 Ocak) Z. Kara / A. Yükseler: "Eski savaş pilotu kumpir satarken yakalandı", sorunlu ve yayın ilkelerinize uymayan bir başlık.  Bu şahıs (FETÖ/PDY)  soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilmiş. Peki kaçak mıymış? Hayır. İki kişinin "mahrem imam" olduğu ihbarı nedeniyle açtığı işyerinde gözaltına alınmış. Bunun adı yakalama mıdır? Üzüntü verici. (11 Ocak) Mehpare Çamlık: Eskiden spor sayfaları arasına konurdu kuponlar. Artık iç sayfalara konuyor. Köşe yazarlarının yazısının bir kısmı da kuponla birlikte kesiliyor. Bunun mantıklı bir açıklaması var mıdır? Avni Aksaycık: Türk tiyatro ve sinemasının büyük ismi Münir Özkul’un ölümü nedeniyle düzenlenen sayfada en üstteki fotoğrafa "Neşeli Günler" yazılmış. Ama "Bizim Aile" filminin kadrosunu gösterir fotoğraftır.  (6 Ocak) Bahri Ovalı: "İstanbul’a 8  obez ambulans daha" başlıklı haberinizdeki "kilosu 350 kiloya kadar" ibaresi yanlış. "Ağırlığı 350 kiloya kadar" olmalıydı. "Tunceli Valisi’ne dikkat" haberinde de Bilecik kaymakamlığından söz ediliyor. Bilecik ne zaman ilçe oldu? (3 Ocak) Not: Bilecik değil Birecik olacaktı. Ertuğrul Kale: Başlıkta "O imza Arda’yı bitirdi" demişsiniz. Ama Arda’yı hangi imzanın bitirdiğini yazıda bulamadım. İnternette defalarca aynı tuzak başlıklarla karşılaşıyoruz. Tezcan Bayrak:  Gerek internetteki haberlerin içeriğinde, gerekse başlığında o kadar çok "ünlü" ibaresine yer veriliyor ki, biz ünsüzler bu gidişle koruma altına alınacağız! Bugün tabletimden gazetenizi okurken Orhan Şen’in hem Prof., hem meteorolog, hem de "ünlü" olduğunu öğrendim. (11 Ocak) FARUK BİLDİRİCİ / 14 OCAK 2018 / HÜRRİYET

BEN HÂLÂ SOSYALİSTİMProf. Dr. Zafer Üskül, solda siyaset yapmış, sivil toplum örgütlerinde mücadele etmiş bir isimdi. 200

BEN HÂLÂ SOSYALİSTİM

Prof. Dr. Zafer Üskül, solda siyaset yapmış, sivil toplum örgütlerinde mücadele etmiş bir isimdi. 200

O satırları okuyunca çok mutlu oldum. Ahmet Hakan, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in kendisine, “Artık (yazılarda) hayvanların hakare

O satırları okuyunca çok mutlu oldum. Ahmet Hakan, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’in kendisine, “Artık (yazılarda) hayvanların hakare

Endişelenme! E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar doldurulmalıdır (*).

© 2019 Faruk Bildirici - Medya Ombudsmanı. Tüm Hakları Saklıdır.