BOŞANDIM, DÜĞÜN HABERİMİ SİLİN

...

“Rüya gibi düğün” başlıklı bir haber. Mutlulukla gülümseyen bir gelinle damat fotoğrafıyla birlikte.

O fotoğraftaki damat, İzmir’in tanınmış ailelerinden birinin oğlu olan Hakan Pehlivanoğlu. Hürriyet, düğün haberini ve fotoğrafı 4 Ağustos 2008’de yayımladığında sevinmiştir muhtemelen. Ama şimdi o haberden rahatsız. Avukatı aracılığıyla Hürriyet’e bir ihtarname göndermiş, haber ve fotoğrafın yayından kaldırılmasını istiyor!

Efendim, geçen yıl boşanmış; “eski evliliğine ilişkin haber ve fotoğraflarının hala erişime açık bir şekilde yayınlanması kendisini manen yaralıyor” imiş! Avukat, “Kişilik hakları ve manevi değerlerine zarar veren haber ve fotoğrafın yayından kaldırılmasını”, aksi halde yasal yollara başvuracağını duyuruyor.

Ne garip, nüfus kayıtlarına baktığınızda bu beyefendinin evlenip boşandığı yazar orada. O kayıtları değiştirmeyi aklına bile getiremez ama gazetedeki eski haberi sildirip, geçmişini görünmez kılmaya çalışabiliyor! Gazetelerin arşivi karalama tahtası sanki, beğenmiyorsan sil gitsin…

Aslında internet arşivindeki haber, yazı ve fotoğrafların yayından kaldırılması isteklerinde sınır yok. İki cinayet işlemiş birinin, cezaevinden çıktıktan sonra yargılama haberinin tümüyle silinmesini istediğini de gördüm, yıllar önce kızı kaybolduğunda verdiği ilanın yayından kaldırılmasını talep edeni de…

Doğrusu biz gazetecilerin, bu tür taleplere, yargı kararları, maddi hatalar, mağduriyetler, hakaret ve aşağılamalar gibi özel haller dışında kapalı olmamız gerektiğine inanıyorum. Haberlerle ilgili yeni gelişmeler, birbiriyle ilintilendirilerek verilir ama doğru bir haberin yayından kaldırılmasına sonuna kadar karşı çıkmak gerek.

Zira biz gazeteciler gerçeği arşivleriz; orada yapılacak bir değişiklik geçmişe ilişkin gerçeği deforme etmek anlamına gelir ki, bu yöntemin pek de ahlaki olacağı söylenemez. Hani bir zamanlar Sovyetler Birliği’nde Stalin, gözden düşen kişileri, eski fotoğraflardan da sildirir, yaşamamış muamelesi yapardı ya, öyle bir şey gazete arşivlerini değiştirmek de…

Giderek artan bu taleplere yanıt verebilmeyi kolaylaştırmak için “Dijital Arşivde Düzeltme Kılavuzu” hazırladığımı daha önce yazmıştım. Kılavuzu, ONO (Dünya Ombudsmanlar Birliği) üyesi ombudsmanların değerlendirmesine açtım. Tartışmaya katılan değişik ülkelerden ombudsmanlarla benzer bir yaklaşım içine olduğumuzu gördüm. Onlar da arşiv değişikliklerine sıcak bakmıyorlar, özel durumlar dışında değişiklik yapılmaması gerektiği kanısındalar.

Kanada Radyosu Fransızca Servisi Ombudsmanı Pierre Tourangeau’nun kullandığı “içeriğin ebedileşmesi” kavramı dikkat çekici. İnternetteki arşivin, kâğıt arşivlerden farklı olduğunu vurguluyor; bu arşivlere bizim hâkim olmamızın da pek mümkün olmadığını hatırlatıyor Tourangeau. Yanlış kullanılan bir fotoğrafı kendi web sitelerinden silmelerine rağmen, kopyalayan başka sitelerdekilerin Google aramalarında görünmesini engelleyememişler:

“Web (ve Google) artık üstesinden gelmeyi denemeyeceğimiz kadar bizim gerçekliğimizin bir parçasıdır. Bir haberci olarak bizim işimizi zorlaştırır. Çünkü bizim içeriğimizin ebediyeti, bizim yayın esnasında daha titiz olmamızı gerektirir. Uyum sağlamalıyız. Vatandaşlar için de durum aynıdır. Aksi halde, sınırları nerede belirleriz? Google’ın hafızasını temizlemek bize mi düşer? Bana göre dünya bundan böyle bu yola uyum sağlamalı ve durumu kabullenmelidir.”

Evet, ben de internet arşivlerini sildirmeye çalışanlara aynı yolu öneriyorum. Arşiv sildirip geçmişlerini görünmez kılmaya çalışacaklarına yeni dünya gerçekliğini kabullenmeleri en doğrusu.