ÖDÜLLÜ FOTOĞRAFA YALAN ETİKET

...

Yeni Akit gazetesi, 2 Şubat günü birinci sayfadan “Hama katliamının 37. yılı” haberi yayımladı. “Katil Esed’in babası da 40 bin kişiyi katletmişti” başlıklı haberin üzerinde bir de fotoğraf vardı. Fotoğrafta ölmüş beş çocuğun başucuna çökmüş ağlayan bir kadın görünüyordu.

Aynı fotoğraf, o gün Yeni Şafak gazetesinin internet sayfasında da kullanıldı. “37 yıl önce bugün Hama katliamı” başlıklı dosyada 2 Şubat 1982’de yaşanan katliamla ilgili ayrıntılı bilgiler veriliyordu. Hama katliamını yansıttığı belirtilen fotoğraflar arasında ölen beş çocuğu için ağlayan kadın fotoğrafı da sıralanıyordu.

Halbuki bu fotoğrafın Suriye ve Hama katliamı ile hiç bir ilgisi yok. 1983’te Erzurum’da meydana gelen depremde çekilmiş bir fotoğraf.

2 Kasım 1983 tarihli Hürriyet gazetesinin ilk sayfasından kullanılmış. Fotoğraftaki ağlayan kadın, Koyunören köyünde beş çocuğunu birden yitiren Kezban Özer. Fotoğrafla ilgili bilgi “Kezban Ana’nın yüreği 5 kez yandı” başlığıyla verilmiş.

Gerçekten başarılı, sarsıcı bir fotoğraf. Nitekim o acı anı ölümsüzleştiren Hürriyet foto muhabiri Mustafa Bozdemir, 1984’te bu fotoğrafla “World Press”ten yılın fotoğrafı ödülünü kazanmıştı.

Bozdemir’in fotoğrafı, bir annenin acısını ve çocuk ölümün travmatik etkisini o denli başarıyla yansıtıyor ki, zaman zaman sosyal medyada dolaşıma giriyor. Çoğu kez de 1983 Erzurum depreminde çekildiği bilinçli ya da bilinçsiz olarak gizlenerek başka olaylarla ilişkilendiriliyor. Bu ödüllü fotoğraf, ensonhaber.com web sayfasında “Hocalı katliamı”, yenisoz.com, haberkudus.com, wikisosyalizm.com, haberler.com, ilkehaber.com, sondakika.com sitelerinde ise “Sabra ve Şatilla katliamı” fotoğrafları arasında yayınlanıyor.

Maalesef dijitalleşmeyle birlikte fotoğraf ve diğer görsellerin bu tür “yalancı etiketleme” ile kullanılması medyada da arttı. Aslında bir fotoğrafın nerede, ne zaman, kim tarafından çekildiğini bulmak zor değil. Fotoğraf tarama uygulamalarıyla kolayca fotoğrafın asıl kaynağı saptanabilir. Ama bu kimi zaman ihmalden kimi zaman da kasıtlı olarak yapılmıyor.

Yeni Akit ve Yeni Şafak’ın da 1983 Erzurum depremi fotoğrafını 1982 Hama katliamı fotoğrafı diye kullanmasının da nedenini bilemiyorum. Ama nedeni ne olursa olsun bir gazetecilik yanlışı. Hem fotoğrafın asıl sahibi Hürriyet’e ve fotoğrafı çeken Mustafa Bozdemir’e, hem de okurlara haksızlık. Düpedüz yanlış veya yalan bilgi verilmiş oluyor okura.

Her iki gazetenin de özür ve düzeltme borcu var. Tabii nedenini de açıklayarak...

Sadece iki yazar

    Başakşehir’e transfer olan Brezilyalı ünlü futbolcu Robinho’nun İtalya’da bir kadına tecavüz suçundan 9 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş olduğuna spor medyasında hiç değinilmediğini yazmıştım.

   Yanılmışım, iki gazeteci Robinho’nun bu mahkumiyetine değinmiş. Atilla Gökçe, Milliyet’te 9 Ocak’ta yayımlanan yazısında Robinho’nun tecavüz suçlamasıyla aldığı bu cezayla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapmış:

    “Adı, yeteneği, performansı ve kariyeri ne olursa olsun, kulüplerimiz futbolcuların özgeçmişiyle, özel hayatıyla da yakından ilgilenmeli. Doping iddiası ya da adli bir soruşturma olup olmadığına bakmalı. FİFA kuralları açık... Cezası kesinleşen futbolcu hiçbir maça çıkamaz ve lisansı feshedilmiş sayılır.”

   Fatih Altaylı da 21 Ocak’ta Habertürk tv’de katıldığı “Spor saati” programında Robinho’nun tecavüz mahkumiyetini anımsatarak, bir soru ortaya atmış:

    “Diyelim ki Başakşehir şampiyon oldu ve seneye şampiyonlar ligine gidecek ama hiçbir deplasman maçına Robinho'yu götüremeyecek. Nasıl olacak?  Götürdüğü zaman tutuklayacaklar çünkü Avrupa'da. 19 yaşında bir Arnavut kıza tecavüzden suçlu bulundu. Yargıtay'da galiba İtalya'da bugün yarın onanacak.”

    Gökçe ve Altaylı’yı duyarlılıklarından ötürü kutluyor, teşekkür ediyorum. Ama spor medyasının –bu iki yazar dışında- Robinho’nun tecavüz mahkumu olduğunu görmezden gelerek tecavüzün meşrulaşmasına katkıda bulunduğu eleştirimi tekrarlıyorum. Sporcu ahlakı da spor medyasının kapsama alanına girmeli…

Faruk BİLDİRİCİ / 11 Şubat 2019

    Okurdan kısa kısa

    Fatih Sütçü: Üç haftadır, Pazar günleri yayınlanan İK ekini Didim’deki bayide vermiyorlar diye size yazmıştım. Arayan elamanınız düzeleceğini söyledi ama bu hafta da aynı sorunu yaşadım. (4 Şubat)

    Mehmet Baydar: Hürriyet mobil uygulamanın ilk sayfasının altında “İşte o gerçek! Ayşen Gruda meğer” başlıklı habere tıklayınca Sabah gazetesine yönlendirildim. Böyle bir uygulama olmamalı. (2 Şubat)

   Timur Çınar: Ben (yaşım 74) ve eşim ilk araba, video player, tabak çanak takımı, renkli TV’mizi  Hürriyet kuponları ile aldık. Bir ara günde yedi sekiz Hürriyet alırdık. Siz şimdi promosyon dağıtımına son verdiniz.

    Mehmet Meriç:70 yıldır Hürriyet almaktayım. Son zamanlarda Cumhurbaşkanı’nın sayfalarca tutan haberlerinden dolayı ciddi haber ve bilgiler ile sosyal içerikli okumaya değer yazıları azalttınız. Hangi gelişmiş ülkede bu kadar çok siyasi ve Cumhurbaşkanı havadis ve yorumu yayınlanıyor? (26 Ocak)

      Beytullah Çoksaygılı: İnternette bir haberi okurken tıkladığımda 38 sayfa çıkıyor. Okuyasım gelmiyor. Bırakın bu yöntemleri siz Hürriyet’siniz.(30 Ocak)

     Yavuz Ceylan: İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in diyetisyeninin adını, yanındaki gazeteciye ağzını kapatarak söylemesine rağmen haberde yazmanız reklam kokan bir etik ihlal. Etik ilkeler, uyulmayacaksa niye vardır? (30 Ocak)

      Salim Taşçı: Alanyaspor maçındaki Galatasaray kadrosunda Feghouli iki kez yazılmış; birinde bir, diğerinde üç yıldız almış. Onyekuru ise unutulmuş.(3 Şubat)

     Not: Bu hata son baskılarda düzeltilmiş.

    Yaşar Anter: İnternette “Atletizmci öğrenciler kaza geçirdi” başlıklı bir haber var. Atletizm yapana “atlet” denir; “atletizmci” diye bir terim yoktur. (21 Ocak)

       Haftanın engellenenleri

        Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin bu hafta ilettiği Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği erişim engelleme kararları şöyle sıralanıyor: ­

       *  Bursa 1.Sulh Ceza Hakimliği, Hidayet Eğitim ve Kardeşlik Vakfı’nın başvurusu üzerine 2002 yılında Hürriyet’te yayımlanan “Pornocu öğretmene yasak okula kilit”, “Veliler çocuk pornosu skandalı rencide etti”, “11 numaralı delili internete düştü” haberleriyle yine aynı konuda Radikal gazetesinde yayımlanan “Öğretmenim bir sapık” ve “Porno okul kapattırdı” haberlerine “cezaların şahsiliği ilkesi” gerekçesiyle erişim engeli getirdi.

     * Gaziosmanpaşa 1. Sulh Ceza Hakimliği, Hürriyet internet ve facebook sayfasında yayımlanan “Parmak şakası cinayeti” haberini “bıçakla öldürme olayını ilgi çekici kılmak amacıyla kişilik hakları ve özel hayatı önemsemeden pandik atma şeklinde yayımlandığı” yolundaki itirazı kabul ederek engelledi.

      * 2013’te yayımlanan “GDO’lu 8 ton pirince el konuldu” haberi, Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin daha önce engellediği haberlerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından yasaklandı.

      * İstanbul 10.Sulh Ceza Hakimliği, 2003 yılında Hürriyet ve Milliyet’te yayımlanan “Polise fırça atınca yakayı ele verdi” haberini, suçlanan kişinin yargılandığı davada beraat ettiği ve haberin “unutulma hakkı kapsamına girdiği” gerekçesiyle engelledi. Hakimlik, daha önce haberi engelleme talebini reddeden İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği kararını da kaldırdı.

         * Güngören Belediye Başkan Yardımcısı olan Rahmi Berber’in makam odasında bir kadınla ilişkiye girdiği görüntüleri olduğu ve bu nedenle görevinden istifa ettiğine ilişkin olarak 2009 yılında Hürriyet’in yanısıra 16 sitede yayımlanan “Hanım kardeşle diyaloğa girdik” başlıklı haberlere, Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “unutulma hakkı” kapsamında olduğu değerlendirilerek erişime kapatıldı.

     * 2004 yılında yayımlanan “Müftüye iki eş” haberine, adı geçen müftünün “haberin şahsını ve aile efradını rencide ettiği”  gerekçesiyle yaptığı başvuruyu 

kabul eden Erdemli Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli getirildi. Hakimlik kararında “haberin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği” belirtildi.

          * Balıkesir 2. Sulh Ceza Hakimliği, 2015 yılında Kelebek’te yayımlanan “Bu tarz benim izle / Stüdyoyu terk eden üstsüz dj çıktı” haberini, “itiraz eden kişinin itibarını zedeleyici nitelikte olduğu” gerekçesiyle yasakladı.

           * 19 Ocak’ta Hürriyet, Gazetevatan ve CnnTürk internet sayfalarında çıkan “2 bin lira nafaka babanın tişört parası” haberi İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “gerçeğe aykırı ve kişilik haklarına saldırı” niteliğinde olduğu gerekçesiyle erişime kapatıldı.

         * Edirne 1.Sulh Ceza Hakimliği, bir genç kıza tecavüz anına ilişkin görüntüleri içeren 17 Ekim 2003 tarihli “İşte vekil oğlunun çektiği görüntü” haberi için “kişilik haklarına aykırı olduğu” gerekçesiyle erişim engeli kararı verdi.

        * Erişim Sağlayıcıları Birliği, “Uyuşturucu kurbanı ünlüler”, “Ünlülerin bitmeyen kabusu uyuşturucu” ve “Uyuşturucu başa bela” haberlerini İstanbul 5.Sulh Ceza Hakimliği’nin daha önce verdiği yasakladığı linklerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle engelledi.