URARTU KRALIYLA DOST OLURSANIZ

...

KIRLANGIÇ YUVASI / 131

URARTU KRALIYLA DOST OLURSANIZ

Tarihle ilişkisi, tarihi kalıntıların duvarlarına adını ve doğduğu yılı kazımak biçiminde tezahür eden bir ulusun evlatlarıyız.

Yine de Amerikan işgalinin ilk günlerinde Bağdat Müzesi’nin yağmalanması neredeyse insanların öldürülmesinden daha çok tepki çektiğinde sessiz kalmadık. Irak’taki kültürel birikiminin yağmalanmasına karşı onlarca yazı kaleme alındı. İnsanların öldürülmesine sessiz kalanlar bile itiraz ettiler olup bitene.

Gerçekten sevindirici bir gelişmeydi bu. Ama bu topraklarda yaşayan insanların önemli bir bölümünün tarihi eserlere bakışını bilenler açısından bir o kadar da şaşırtıcı.

Yakın bir zamana değin tarihi yapılar, üzerine isim kazınacak, define aranacak ya da kırılıp dökülecek harabelerdi. Çalınıp satılacak bir şey yoksa önemsiz taş yığınları olarak görülüyorlardı.

Hele bir de Osmanlı-Selçuklu, yani Müslümanlık dönemlerine ait değilse hiçbir önemi yoktu bu yapıların. Ya yakılıp yıkılıp yok ediliyor ya da boyanıp bozulup başka bir kimliğe büründürülüyorlardı.

Neyse ki, turistik değerleri sonunda keşfedildi. Para getirecekleri anlaşılan tarihi eserlere iyi bakılmaya, onarılmaya başlandı.

Anadolu geçmişiyle yeniden buluşurken bütün sorunlar bir anda yok olmadı tabii. Tarihten gelip, günümüzde de süren kimi siyasi sorunların oluşturduğu önyargılardan bir anda arınılamadı.

Hele Doğu’daki tarihi kalıntılar söz konusu olduğunda belirgin biçimde su yüzüne çıktı bu bağnazlık. Bunca kazıya, araştırmaya rağmen ne Kürtler’in tarihine değin bir şey bulabildi bilim adamları, ne de Ermeniler’in!

Göz önünde olanlar da çürümeye terk edildi. Urartu Krallığı’na ait kaya mezarlar da bu durumdaki eserlerden biri. Van-Erciş karayolu üzerindeki Altıntepe mahallesinde bulunan Urartu kaya mezarları kaderine terk edildi. Define arayıcıları, mezarları kazıp delik deşik etti. Mezarlar üzerinde kaçak yapılar yükseldi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Veli Sevin’in çırpınmaları da fayda etmedi. Duruma üzülen Sevin, demeçler verdi:

"Van’daki birçok tarihi eserin mum gibi eridiğini görüyorum. Çok iyi bir organizasyonla tarihi eserler turizme kazandırılabilir."

Her ne kadar tarih mirasının korunması fikrini turizme dayandırıyorsa da tarih bilinci berrak bir bilim adamı Sevin. Kimi bilim adamı kılıklı siyasetçiler gibi önyargılı değil:

"Biz geçmişimizi aradığımız için mezarlıktan çıkarılacak en küçük parça bile büyük önem taşıyor."

Kilit sözcükler bu cümlede saklı. "Geçmişimizi arıyoruz" diyor Prof. Sevin. Takdire şayan bir yaklaşım bu. Çünkü sözünü ettiği kaya mezarları Urartular’a ait. Urartular, Ermeniler’in ataları!

Prof. Sevin, buna rağmen Urartular’ın Anadolu kültür mirasındaki yerini yadsımıyor. Zaten tarihçi geçinen bazı bağnazlardan farkı da bu.

Ne yazık ki, günümüzde Türkiye’deki hâkim tarih yaklaşımı farklı. Urartu eserlerine ilgi göstermeyen kimi bilim adamları ve kamu kurumları farklı uğraşlar peşindeler.

Geçtiğimiz günlerde Iğdır’ın Gedikli köyünde yapılan kazı da o kesimin enerjisini ayırdığı işlerden biriydi. Başta Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu olmak üzere büyük bir kalabalığın katılımıyla tören düzenlendi. Toplu mezarlar açıldı, konuşmalar yapıldı.

Bu tören gazetelere "Çocukları bile süngülemişler. Ermeniler’in Doğu Anadolu’da yaptıkları katliamlardan biri daha ortaya çıkarıldı" başlığıyla yansıdı. Büyük paralar harcanan bu töreni düzenleyenler, memlekete faydalı bir iş mi yapmış oldular? Bence bu tartışılması gereken bir soru.

"Ermeni soykırımı olup olmadığına tarihçiler karar versin" diyen Türkiye, bir yandan da tarihçilerini toplu mezar açtırmaya yönlendirirse inandırıcılığı kalır mı?

Toplu mezarları törenlerle açarak iki ulus arasında düşmanlık duygularını canlandırmaktan başka bir şey kazanamayız. Tıpkı Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in çocuklara Ermeni soykırımıyla ilgili kompozisyon yazdırarak yaptığı gibi.

Dostluğu kazanmak, tarihi ayırmadan, seçmeden, bütünüyle sahiplenmekten geçer. Ermeniler’in ataları Urartular ve Kürtler’in ataları Medler ile dost olursanız, inanın bu topraklardaki sorunlar daha kolay çözülür...

Faruk Bildirici / Tempo / 5-11 Haziran 2003