Tecavüz suçlusuna unutulma hakkı hukuksuz

...

Tecavüz suçundan 23,5 yıl hapis cezasını çarptırılan milli güreşçi Recep Çakır hakkındaki haberlere “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engeli getirilmesi gazetecileri şaşırtmamalı, daha önce benzeri görülmemiş bir vaka gibi sunulmamalıydı. Sosyal medyada insanların eleştirel düşüncelerini rahatça ifade edebilmelerini engellemek için çıkarılan yeni yasayla başlayan bir uygulama olarak da gösterilmemeliydi.

Maalesef ne tecavüz suçundan mahkûm olan biriyle ilgili haberlere “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engellemesi getirilmesi yeni, ne de sosyal medya ile ilgili yeni yasa değişikliğinde “unutulma hakkı” kavramı yer alıyor.

Sulh Ceza Hakimlikleri, yaklaşık beş yıldır “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engelleme kararları veriyor. Tecavüz suçlusu Recep Çakır vakasına benzer tecavüz, taciz, kadına şiddet gibi haberlere bile “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engeli getiriliyor. Hürriyet Okur Temsilcisi olduğum dönemde “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engellemesi getirilen Sulh Ceza Hakimlikleri kararlarından birkaç örnek aktarayım:

* Bursa 2. Sulh Ceza Hakimliği, Ceyhun Özçimen adlı hükümlünün kaçırdığı bir genç kadını öldürdüğü hakkındaki “Bursa’da korkunç intikam” ve “İntikam için öldürdü” haberlerine “gelecekteki hayatını olumsuz etkileyeceği” ve “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engellemesi getirdi. (2018)

* Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, 2006’da yayımlanan Bodrum’a tatile giden Taşkın Aykut’un yeni evlendiği eşini sokak ortasında boğazını sıkıp yere itmesiyle ilgili “Şiddetin tatili yok” başlıklı habere “unutulma hakkı” ve “itibarını zedelediği” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi. (2018)

* Tekirdağ 2. Sulh Ceza Hakimliği, Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Rahmi Berber’in makam odasında bir kadınla ilişkiye girdiği görüntüler olduğu ve bu nedenle görevinden istifa ettiğine ilişkin 2009 yılında yayımlanan haberlere “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engellemesi getirdi. (2019)

* Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, 2017’de yayımlanan “Ankara’da kadınlar gününde otobüste cinsel taciz” haberi “müştekinin şüpheli hakkında şikayetinden vazgeçmesi sonucu kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle unutulma hakkı kapsamında değerlendirilerek” engelledi. (2019)

* Konya 2.Sulh Ceza Hakimliği, 12 yaşındaki bir kız öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle yargılanan H.K. adlı ilkokul öğretmeni hakkında 2002 yılında yayımlanan “12’lik öğrencisiyle evlenmek istemiş” haber, “unutulma hakkı kapsamına girdiği” gerekçesiyle engellendi. (2019)

* İzmir 5.Sulh Ceza Hakimliği, 2000 yılında yayımlanan “Doktor irtikaptan tutuklandı” haberiyle ilgili olarak “Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Google kararında açıkladığı unutulma hakkı kapmasına girdiği” ve “haberde kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle erişim engelleme kararı verdi. (2019)

“Unutulma hakkı” gerekçesiyle erişimi engellenen haberler, taciz, tecavüz, kadına şiddet haberlerle sınırlı değil, hırsızlık, cinayet, dolandırıcılık, hırsızlık gibi diğer suçlarla ilgili de erişim engelleniyor. Özellikle siyasi iktidar mensupları ve üst düzey bürokratlarının hemen her başvurusu hakkında da erişim engellemesi veriliyor. Engelli Web’in raporuna göre, 2019 sonuna kadar erişimi engellenen web sitelerinin sayısı 408 bini aşıyor.

Yasalarda “unutulma hakkı” yok

“Unutulma hakkı” aslında kişisel verilerin korunmasını sağlamak üzere oluşturulmuş bir kavram. Kişileri, kamu kurumlarına ve güçlü organizasyonlara karşı korumayı amaçlıyor.

Türkiye’de, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve internet ortamındaki yayınlarda “unutulma hakkı” kavramıyla ilgili tanım ve hüküm bulunmuyor. Bu yasalarda “kişisel verilerin korunması” ve “kişisel hakların ihlali”nden söz ediliyor.

O nedenle “unutulma hakkı” kavramının ne olduğunu anlamak için Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları, Avrupa Adalet Divanı’nın 95/46/EC sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ile Bireylerin Korunması Direktifi ile Avrupa Parlamentosu Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne bakmak gerekiyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2015 yılında aldığı bir kararda “Unutulma hakkı”nı şöyle tarif etti:

“Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.”

Yargıtay, “unutulma hakkı”nın tanımlarken “kamu yararı” ile sınırlandırsa da Anayasa Mahkemesi, “basın özgürlüğü” ve ifade özgürlüğünü de ekliyor. Anayasa Mahkemesi, 2016 yılında aldığı kararda “unutulma hakkı” konusunda şu kriterleri sıralıyor:

“Unutulma hakkının internet gazete arşivlerindeki her türlü haber yönünden uygulanmasını beklemek mümkün değildir. Nitekim özellikle basın özgürlüğü temelinde gazete arşivinin araştırmacılar, hukukçular veya tarihçiler için önem taşıyan veriler olduğu açıktır.

Bir internet haberinin unutulma hakkı kapsamında internetten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği) habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir.”

Görüldüğü gibi, “unutulma hakkı” her durumda verilebilecek, herkesin geçmişini aklamaya yarayacak bir hak değil. İstisnai durumlarda uygulanabilecek, basın ve ifade özgürlüğü ile kamu yararıyla çatışan bir hak.

Sulh Ceza Hakimliklerinin, “unutulma hakkı” kapsamında olduğu gerekçesiyle erişim engellemesi kararı verirken Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına dayanması gerekiyor. Ama erişim engellemelerinde “unutulma hakkı” gelişigüzel ve yanlış biçimde kullanılıyor.

Recep Çakır kararı kamu yararına aykırı

Tecavüz hükümlüsü Recep Çakır hakkındaki haberlere erişimin “unutulma hakkı” dayanak gösterilerek engellenmesi de yasal mevzuat yeterince incelenmeden verilmiş, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı bir karar. Korkuteli Sulh Ceza Hâkimliği’nin Engelli Web'te duyurulan bu kararını “unutulma hakkı” ile çatışan diğer haklar açısından inceleyelim:

Özel yaşamın/ kişisel hakların ihlali: Recep Çakır milli bir güreşçi. Kamuoyunda tanınırlığı olan, spor camiasında ve gençlere rol model olan bir kişi. Böyle bir kişinin özel yaşamının sınırları, ünsüz kişilere göre daha dardır. Hüküm giydiği tecavüz suçu aynı zamanda mağdurları ve toplumu da ilgilendirmektedir. “Ünlü” olmak, Anayasa Mahkemesi’nin kriterlerinden biri. Dolayısıyla milli güreşçinin yargılanması ve hüküm giymesine ilişkin haberler özel yaşam alanına girmez; bu haberler kişilik haklarının ihlali anlamına gelmez.

Basın ve ifade özgürlüğü: Recep Çakır’ın hüküm giymesine ilişkin haberin yanlış olduğu öne sürülmüyor, haberler doğru. Antalya’da G.C. adlı kadına cinsel saldırı bulunmasından dolayı mahkûm olmasıyla ilgili haberler 2012 yılında yayımlanmış. Aradan sadece sekiz yıl geçmiş ve bu kişinin 23,5 yıllık cezası bile henüz bitmemiş. Bu nedenle haberlerin güncelliğini yitirdiği de söylenemez.

Kamu yararı: Bu engelleme kararının en önemli yanı, kamu yararı ile çatışması. Böyle bir kişinin işlediği suçun, geçmişinin bilinmesinde kamu yararı vardır. Ama bu hakimlik kararında Recep Çakır’ın “yeni bir sayfa” açmasından söz edilerek, onun geçmişi aklanıyor. Yeni tanışacağı insanların, özellikle de kadınların onun geçmişi öğrenmesinin önüne geçiliyor. Üstelik bu karar onun işlediği suçtan dolayı mağdur olan G.C. adlı kadının da “yeni bir sayfa açmasını” sağlamayacak. Mağdurun zarar görmesine yol açacak.

Sulh Ceza Hakimlikleri, sadece başvuruya bakarak ilgili yayın kuruluşlarına bile görüş sormadan karar verdiği için böyle hukuka aykırı kararlar verilebiliyor. Önce haberlerin erişimi engelleniyor, itiraz sonra inceleniyor. Bu da garip bir uygulama. Umarım bu erişim engellemesiyle ilgili itirazlar yerini bulur.

Yeni yasada unutulma hakkı yok

Korkuteli Sulh Ceza Hakimliği’nin Recep Çakır hakkındaki haberlere erişim engeli haberlerindeki yanlışlardan biri de. Bu kararın AKP iktidarının sosyal medyayı frenlemek için 31 Temmuz’da çıkardığı “İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun” dayandığı söylendi, yazıldı.

Oysa bu yasa değişikliğinde “unutulma hakkı”ndan hiç söz edilmiyor bile… Bu yasa değişikliğinde “kişilik haklarının ihlali” hakkında hüküm var, kişilik hakları ihlal edilenlerin erişim engellemesi için başvurabilecekleri belirtiliyor. Ama bu hüküm de yeni değil, yeni yasayla eklemeler yapılan ve 2007 yılında yürürlüğe girmiş olan internet ortamıyla ilgili yasada da yer alıyor.

O yasanın dokuzuncu maddesinde “internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlara” erişim engellemesi için başvuru hakkı tanınıyor. Sulh Ceza Hakimlikleri de “Unutulma hakkı” gerekçesiyle karar verirken çoğunlukla bu maddeyi referans gösteriyor.

Halbuki “Unutulma hakkı” her ne kadar “kişilik haklarının korunması” ile ilgili olsa da “kişilik haklarının ihlali” ile tam olarak örtüştüğü de söylenemez. “Unutulma hakkı” daha geniş bir kavram. O nedenle bu yasa değişikliğine dayanarak “unutulma hakkı” gerekçesiyle erişim engellemesi kararları verildiği haberleri doğru değil.

Sanırım medyadaki bu yanlışlık son yasa değişikliği yapılırken siyasi iktidar sözcülerinin, sosyal medyaya müdahaleyi masum göstermek için “unutulma hakkı” nın da uygulamaya gireceği, bireylerin haklarının korunacağı açıklamalarından kaynaklanıyor. Bu konuda haber yazan medya mensupları da yasa metnini kontrol etmeden, “unutulma hakkı” gerekçesinde artış olup olmadığını araştırmadan haber yazınca yanlışlıklar serisi sürüp gidiyor.

Anladığım kadarıyla, yasalarda “Unutulma hakkı”nın tanımına yer verilip, sınırlarının net bir şekilde çizilmesi acil bir ihtiyaç…

Faruk BİLDİRİCİ / 20 Ağustos 2020

MERAKLISINA NOTLAR:

UNUTULMA HAKKI İLE İLGİLİ MEVZUAT HÜKÜMLERİ

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 3/3/2016 tarihinde N.B.B. tarafından yapılan bireysel başvuruda (B. No: 2013/5653) unutulma hakkı konusunda kriterler:

“Unutulma hakkının İnternet gazete arşivlerindeki her türlü haber yönünden uygulanmasını beklemek mümkün değildir. Nitekim özellikle basın özgürlüğü temelinde gazete arşivinin araştırmacılar, hukukçular veya tarihçiler için önem taşıyan veriler olduğu açıktır. Bu durumda bir İnternet haberinin unutulma hakkı kapsamında İnternet\'ten çıkarılabilmesi için yayının içeriği, yayında kaldığı süre, güncelliğini yitirme, tarihsel bir veri olarak kabul edilememe, kamu yararına katkısı (toplumsal açıdan haberin değeri, haberin geleceğe ışık tutan niteliği) habere konu kişinin siyasetçi veya ünlü olup olmadığı, haber veya makalenin konusu, bu bağlamda haberin olgusal gerçekler ya da değer yargısı içerip içermediği, halkın ilgili veriye yönelik ilgisi gibi hususların her somut olay açısından incelenmesi gerekmektedir.

Unutulma hakkı bağlamında ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasındaki dengenin sağlanması açısından 5651 sayılı Kanun kapsamında önlemler alınabilir. Ancak alınacak tedbirlerin Anayasa\'nın 13. maddesi gereğince ölçülülük kriteri esas alınarak yapılması gereklidir. Nitekim kişinin şeref ve itibarına yönelik müdahaleleri unutulma hakkı gereğince engellemek için arşivde arama yapmaya imkân tanıyan haber ile kişi arasında ilişki kuran kişisel verilerin silinmesi, haberin anonim hâle getirilmesi, haber içeriğinin bir kısmına erişimin engellenmesi gibi birçok yöntem benimsenebilir. Bu bağlamda yargının görevinin, İnternet ortamının sağladığı kolaylıkla zamanla kişilerin itibarına yönelik müdahale oluşturan haberleri tamamen ortadan kaldırarak geçmişte meydana gelmiş olayların yeniden yazılmasını sağlamak olmadığı dikkate alınmalıdır. İnternet haber arşivinin bir bütün olarak basın özgürlüğünün koruması altında olduğu unutulmamalıdır.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17/6/2015 tarihli ve E.2014/4-56, K.2015/1679 sayılı kararının ilgili kısmı:

\"...Unutulma hakkına gelince; unutulma hakkı ve bununla ilişkili olan gerektiği ölçüde ve en kısa süreliğine kişisel verilerin depolanması veya tutulması konuları, aslında kişisel verilerin korunması hakkının çatısını oluşturmaktadır. Her iki hakkın temelinde bireyin kişisel verileri üzerinde serbestçe tasarruf edebilmesini, geçmişin engeline takılmaksızın geleceğe yönelik plan yapabilmesini, kişisel verilerin kişi aleyhine kullanılmasının engellenmesini sağlamak yatmaktadır.

Unutulma hakkı ile geçmişinde kendi iradesi ile veya üçüncü kişinin neden olduğu bir olay nedeni ile kişinin geleceğinin olumsuz bir şekilde etkilenmesinin engellenmesi sağlanmaktadır. Bireyin geçmişinde yaşadığı olumsuz etkilerden kurtularak geleceğini şekillendirebilmesi bireyin yararına olduğu gibi toplumun kalitesinin gelişmişlik seviyesinin yükselmesine etkisi de tartışılmazdır.

Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu

İstisnalar

MADDE 28- (1) Bu Kanun hükümleri aşağıdaki hâllerde uygulanmaz:

a) Kişisel verilerin, üçüncü kişilere verilmemek ve veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklere uyulmak kaydıyla gerçek kişiler tarafından tamamen kendisiyle veya aynı konutta yaşayan aile fertleriyle ilgili faaliyetler kapsamında işlenmesi.

b) Kişisel verilerin resmi istatistik ile anonim hâle getirilmek suretiyle araştırma, planlama ve istatistik gibi amaçlarla işlenmesi.

c) Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi.

ç) Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi.

d) Kişisel verilerin soruşturma, kovuşturma, yargılama veya infaz işlemlerine ilişkin olarak yargı makamları veya infaz mercileri tarafından işlenmesi.

Avrupa Birliği Adalet Divanı 24 Ekim 1995 tarih ve 95/46/EC sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ile Bireylerin Korunması Direktifi

a) Kişisel veriler rızaya dayalı olarak yahut bir zorunluluk gereği paylaşılmasına rağmen hukuka ve dürüstlük kuralına uygun bir biçimde işlenmemişse,

b) Kişisel veriler belirli, açık, ölçülü ve meşru amaçlarla toplanmamışsa,

c) Kişisel veriler meşru amaçlarla toplanmasına rağmen bu amaçlarla bağdaşmayacak şekilde işlenmiş ve kullanılmışsa,

d) İşleme faaliyeti yeterli, ilgili ve amaca uygun nitelikte değilse,

e) Kişisel veriler doğru ve güncel olarak tutulmuyorsa,

f) Kişisel verilerin toplanma veya işlenme amacı için gerekli olan süre aşılmışsa.

Sayılan durumların kümülatif olarak gerçekleşmesine gerek olmayıp bunlardan herhangi birinin gerçekleşmesi yeterlidir.

(Denetleyici, talep halinde bu maddedeki koşulları sağlamayan kişisel verileri Direktif\'in 12 (b) maddesinde yer alan \"engelleme, silme ve uygun olarak düzeltme\" işlemlerinden birine tabi tutacaktır.)

Avrupa Parlamentosu Genel Veri Koruma Tüzüğü (14 Nisan 2016) (ABAD Direktifini ortadan kaldıran tüzük)

Madde 17 / Unutulma hakkı

1. Kişisel verilerin gecikmeye mahal verilmeksizin silinmesini talep etme hakkı bulunan haller:

(a) kişisel verilerin toplanma veya işlenme amaçlarıyla ilişkili olarak artık gerekli olmaması;

(b) veri sahibinin işleme faaliyetinin dayandığı rızasını geri çekmesi ve işleme faaliyetiyle ilgili başka bir yasal gerekçe bulunmaması;

(c) veri sahibinin verilerinin işlenmesine itirazda bulunması ve işleme için ağır basan meşru bir gerekçe bulunmaması;

(d) kişisel verilerin yasa dışı biçimde işlenmiş olması;

(e) Veri sahibinin tabi olduğu Avrupa Birliği veya üye devlet hukukundaki bir yasal yükümlülüğe uygunluk sağlanması amacıyla silinmesinin zorunlu olması;

(f) kişisel verilerin bilgi toplumu hizmetlerinin sağlanması ile ilgili toplanmış olması.