SANATÇILARLA TOPLU SİNEMA SÖYLEŞİLERİ

...
Fotoğraf: Hürriyet Pazar

    STAR Wars serisinin yeni filmi ‘Han Solo’nun başrol oyuncularından Alden Ehrenreich, geçen pazar günü Hürriyet’in iki ekine birden konuk olmuştu.

Hem Kelebek’te, hem de Hürriyet Pazar’da Alden Ehrenreich söyleşileri yer alıyordu.

“Nasıl olur böyle bir şey? Eklerin birbirinden haberi yok mu” diyen Necla Turalı adlı okurun uyarısı sayesinde fark ettim bu söyleşileri. Kelebek’teki “Hollywood” sayfasında Alden Ehrenreich ile birlikte filmin diğer başrol oyuncusu Donald Glover söyleşisi de vardı. Barbaros Tapan, her iki oyuncu ile de Türkiye’de de vizyona yeni giren film hakkında konuşmuştu.

Hürriyet Pazar’daki Alden Ehrenreich söyleşisi daha genişti. Sinema yazarı Esin Küçüktepepınar’ın yaptığı söyleşi iki sayfayı kaplıyordu. Diğerinden farklı olarak, Ehrenreich’e Türkiye sineması ve Nuri Bilge Ceylan da sorulmuştu.

Eskiden yabancı oyuncularla yapılan söyleşilerde Türkiye ve Türk sineması mutlaka sorulurdu. Şimdilerde bu soruların olmadığı söyleşilere başka yerlerde de rastlıyorum. Dikkatimi çeken bu konuyu Barbaros Tapan ile konuştum:

“Ben HFPA (Hollywood Yabancı Gazeteciler Derneği) üyesiyim. HFPA stüdyolar tarafından ilk dikkate alınan, yönetmenler, yapımcılar ve oyuncuların ilk röportaj verdiği mecradır. Röportajlarda ağırlıklı olarak son yapılan film ile ilgili sorular sormamız gerekiyor. Bazı ünlü yıldızlar Türk olduğumu öğrenince kendileri konuyu açıyor. Ben de elimden geldiği kadar sormaya çalışıyorum. Benim röportajlarımın çoğu teke tek oluyor. Ama Alden Ehrenreich söyleşisinde toplam sekiz gazeteci vardık. Kalabalık gazeteci grubunun katıldığı ortamlarda her konuyu sorma şansımız olmayabiliyor.”

Doğrusunu söylemek gerekirse bu tip sinema söyleşilerinin teke tek yapıldığını sanıyordum. Meğer ünlü yıldızlarla toplu söyleşiler, uzun zamandır başvurulan bir yöntemmiş, son yıllarda iyiden iyiye yaygınlaşmış. Artık teke tek söyleşiler çok özel durumlarda ve televizyonlarda yapılabiliyormuş.

Bu noktaya gelinmesinde sinema sektörünün bütün dünyada büyümesi, PR şirketleri ve Hollywood’un pazarlama stratejilerinin etkili olduğuna kuşku yok. Ama önemli bir neden de sinema yazar ve gazetecilerinin sayısının artması. Örneğin Cannes Film Festivali’ni bu yıl izleyen gazeteci sayısı 4 bini aşmış. Sayı bu kadar artınca teke tek söyleşi pek mümkün değil. Nitekim Küçüktepepınar’ın, Alden Ehrenreich ile Cannes’da yaptığı söyleşide de altı gazeteci varmış.

Elbette gazetecilerin gruplar halinde söyleşi yapmasında sakınca yok. Ama okuru bilgilendirmek koşuluyla. Böyle bir not düşülmezse okur yanıltılmış olur.

Tabii Alden Ehrenreich ile aynı gün iki ayrı söyleşi yayımlanmasını eleştiren okur da haklı. Maalesef böyle hatalar oluyor. 1 Haziran’da da eski bakanlardan Egemen Bağış’ın düzenlediği iftar yemeği haberi de hem ana gazetede hem de Kelebek’te çıktı. Bu tekrarlar bölümler arası koordinasyon eksikliğine işaret ediyor olsa gerek.

‘AĞLAYAN KIZ’ ATIŞMASI

ÇORUM’DA “mezarlıkta ağlayan kız” olayı tam bir muammaydı. Son haberlerle durum aydınlanmak bir yana daha da karmaşık hale geldi.

21 Mayıs’ta, “mezarlıkta ağlayan kız” olayının da “Van gölü canavarı”na döndüğünü yazmış, “Kanıt yok ama iki tanık ve bir ‘efsane’ var” demiştim.

Ardından 25 Mayıs’ta, DHA’nın “Çorum’da ağlayan kız yakalandı” haberi geldi. Görevlilerin, 17-18 yaşlarındaki bir genç kızı mezarlıkta yakaladığı belirtiliyordu. Haberde yakalanma görüntüleri de vardı.

Fakat İHA’nın dört gün sonra geçtiği haber, DHA’yı yalanlıyordu. İHA, mezarlıkta yakalandığı iddia edilen kızın ailesiyle konuşmuştu. Anne, “kendi kızının mezarlıkta ağlayan kızı yakalamak için oraya gittiğini” söylüyordu.

Yerel gazetecilerin bu haber atışmasını merakla izliyorum. Umarım sonunda gazetecilik kazanır.

MARANKİ VE HÜRRİYET

TAM altı yıl önceydi. Hürriyet’in Kelebek ekinde “Prof. Dr. Ahmet Maranki ile doğadan gelen şifa yöntemleri” başlıklı bir dizi yayımlandı. On gün süren bu dizi, o zaman doktorlar ve okurlardan çok eleştiri aldı. Ben de Okur Temsilcisi (Ombudsman) olarak hem Maranki, hem de önerdiği tıbbi yöntemlere yönelik eleştirileri bu köşede yayımladım.

“Sağlıkta sağlıklı gazetecilik” başlığını taşıyan bu yazımda, Maranki’nin tıp eğitimi olmadığı halde kendisini “Prof. Dr.” diye tanıtarak tıp doktoru olduğu izlenimi verdiğini de vurguladım.

Bir TV programında “Belgrad Ormanı’na gömdüğü ‘talim şeyi’ni 24 Haziran seçimlerinden sonra çıkarmaktan” bahseden Maranki, bugünlerde bu nefret söylemiyle gündemde. Keşke Hürriyet, altı yıl önce sırf tiraj kaygısıyla böyle bir insana sayfalarını açmamış olsaydı.

OKURDAN KISA KISA

A. Feridun Gündoğdu: Bu konuda daha önce de yazdım. Teksas Tommiks 27. set kuponlarını yine çok yakın yayınladınız. Ben dokuzuncu kampanyaya kaldım. Bir dahaki sette iki gazete almam gerekecek. Okura saygı bu mu? (26 Mayıs)

Ahmet Uz: “Özgürlüklerden vazgeçmek yok” haberindeki fotoğrafın üzerine “Başsakan Yıldırım” yazmışsınız. İmla hataları arttı. (30 Mayıs)

O. Çelik / O. Çelebi / Ş. Ünser / V. Keskin: Seçimde altı cumhurbaşkanı adayı yarışmasına rağmen Hürriyet sitesine baktığımda sadece Muharrem İnce ile Tayyip Erdoğan yarışıyor gibi görünüyor. Meral Akşener’in mitinglerine, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek’e de yer verilmelidir.

Ö. Karagöz / S. Koç / U. Aslan: “Kuralar çekildi GS’nin rakipleri belli oldu” diye başlık atıyorsunuz. Almanya’daki bir internet sitesi hayali bir kura çekimi yapmış ve GS’nin rakipleri belli olmuş! Bu nasıl habercilik anlayışı? (30 Mayıs)

HAFTANIN ENGELLENENLERİ:

Sulh Ceza Hâkimlikleri’nin bu hafta erişiminin engellenmesine karar verdiği hurriyet.com.tr haberleri şöyle sıralanıyor:

* Gazipaşa Sulh Ceza Hâkimliği, 2007 yılında yayınlanan Sabah ve Vatan gazetelerinin internet sitelerinde yayımlanan “Mimar çocuk pornosundan tutuklandı” haberlerini engelledi.

* Ankara 5.Sulh Ceza Hâkimliği, 2002 tarihli “Çeteci Nuray’a hapis” başlıklı habere erişim engeli getirdi.

* İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği, 2004 yılında Hürriyet’in yanı sıra hemen tüm medyada yer alan “İmar murakıbına rüşvet soruşturması” ve bu konudaki tüm haberlere erişimi yasakladı.

* İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği, 2012’de yayımlanan, sanatçı Özcan Deniz’in Venedik Film Festivali’nden İstanbul’a gelişi ile ilgili “Venedik dönüşü” başlıklı magazin haberini yasakladı.

FARUK BİLDİRİCİ / HÜRRİYET / 4 HAZİRAN 2018