SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM

...

      “Selvi boylum al yazmalım” filminin finaliyle ilgili tartışma, senarist ve yönetmen Ali Özgentürk’ün sözleriyle başladı:

      “Finalde Asya, âşık olduğu İlyas’ı (Kadir İnanır) değil, ona ve çocuğuna emek veren Cemşit’i seçiyordu. Senaryoyu böyle yazmıştım ama Türkan Şoray, ‘Asya, İlyas’a dönsün’ diye tutturdu. Star, stara dönermiş!”

    Özgentürk, Hürriyet’te 2 Aralık’ta yayımlanan bu söyleşide Türkan Şoray’ı, Rüçhan Adlı’nın ikna ettiğini ve filmin finalinin kendisinin yazdığı gibi çekildiğini anlatıyordu. Aslında Özgentürk, bu olayı 1990’larda da dile getirmişti. Fakat bu kez Kadir İnanır’ın itirazı üzerine olay tartışmaya döndü. 30 Aralık’ta, Hürriyet’te çıkan “Kadir İnanır’dan o iddialara sert cevap” haberinde İnanır’ın sözleri aktarılıyordu:

    “Eser Cengiz Aytmatov’un ve Aytmatov dünyanın en büyük yazarlarından biri. Onun hikayesini değiştirmek kimseye düşmez. Onun kitabının sonu ‘Sevgi Emektir’ diye biter ve bu söz literatüre girmiştir, kimse de bunu değiştiremez.”

   İnanır’ın bu sözlerine, Özgentürk’ün verdiği “Sevgi emektir sözü Aytmatov’un hiçbir eserinde yer almaz. O sözü kızıma bakarken yazdım. Aytmatov’u kimse yok saymadı. Kendisinin ahlâk jandarması gibi davranması tuhaf” yanıtı da haberde yer alıyordu.

    23 Ocak’ta da Kelebek’te Türkan Şoray, Özgentürk’ün sözlerini doğruluyor; filmin finalini değiştirmek istediğini ama kendisini ikna ettiklerini söylüyordu.

   Melisa Çağlar adlı okur, “Kim haklı bu tartışmada? Ali Özgentürk mü, Kadir İnanır mı?” diye sormasa bu haberleri incelemeyecektim. Üç haberi ard arda okuyunca şaşırdım. Tartışma boş yere uzayıp gitmişti. Oysa kimin haklı olduğunu bulmak için kitaba bakmak yeterliydi.

    Aytmatov’un kitabını alıp baktım. Hakikaten kitapta “Sevgi emektir” sözü geçmiyor. Kitabın sonunda filmin finalinde olduğu gibi, Türkan Şoray’ın oynadığı Asya (kitapta Asel), Kadir İnanır’ın canlandırdığı İlyas’a değil, Ahmet Mekin’in oynadığı Cemşit’e (kitapta Baytemir) dönüyor.

     Fakat filmin final sahnesi kitaptan çok farklı. Asya’nın, İlyas’ın kamyonunun arkasından koşması, sonra Asya-Cemşit ve Samet’in elele yürümesi sahneleri kitapta yok. Asya, kitapta İlyas ile gitmeyi daha önce reddediyor; kitabın sonunda İlyas’ın kamyonundan ağlayarak inen Samet, yolda karşılaştıkları Cemşit’e koşuyor. Kısacası, “aşk yerine güvenin seçilmesi” unsuru korunsa da kitabın sonu epeyce değiştirilmiş filmin finalinde. Bu da Kadir İnanır’ın değil, Ali Özgentürk’ün söylediklerini doğruluyor. 

   Aslında İnanır’ın yalanlaması haberi yazılırken kitaba bakılsa hangisinin sözlerinin doğru olduğu da yansıtılmış, okura eksizsiz ve doğru bilgi verilmiş olurdu. Hadi o zaman yapılmadı,  Türkan Şoray konuştuğunda ya da daha sonra kitaba bakılıp haberler tamamlanabilir, tartışma noktalanabilirdi.

    Gazetecilik, birilerinin sözlerinin yayılmasına aracılık etmek, sözleri aynen aktarmak değildir. O işi hoparlörler gerektiği gibi yapıyor. Gazeteci, söylenenleri araştırır, bazen ayıklar, doğrular, eksiğini tamamlar öyle yayına verir. Magazin haberlerinde de böyle olmalı, sporda ya da siyasette de…

    Son yıllarda gazeteciliğin aktarıcılığa indirgendiği, “O dedi, bu dedi” haberciliğinin alıp başını gittiği, aktarılanların sorgulama ve araştırmaya tabi tutulmadığı da bir gerçek. Ama yanlışın yaygınlaşması doğru olduğunu göstermez. Okuru laflara boğmak yerine doğru bilgiyle donatmalıyız.

    Kediler suçsuz

    Kedi sahiplerini endişeye düşüren “İzmir’de iki genç kadın kedi parazitinden kör oldu” haberi Hürriyet’in yanısıra birçok internet sitesinde yayımlandı. İhlas Haber Ajansı’nın hazırladığı haberin girişinde “kedi dışkısında bulunduğu belirtilen toksoplazma paraziti, iki genç kadının gözlerini kör etti” deniliyordu.

     Şebnem Han adlı okurun “İnternet sitenizde hayvan düşmanlığı yapılıyor. Bu haberler doğru değil” diye yazması üzerine haberi inceledim. Birincisi haberde kadınlardan birinin “Kedilerden korktuğum için yanlarına yanaşmıyorum” dediği yazıyordu. Öyleyse bu kadının gözündeki parazitten kediler sorumlu olamaz!

    İkincisi “Toksoplazma” kedi paraziti olarak adlandırılamaz. Çünkü toksoplazma tek hücreli bir parazit türü ve insanlara çiğ ya da az pişmiş et,  iyi temizlenememiş meyve –sebzeler, arıtılamamış sular yoluyla geçiyor.

   Kedilerin diğer hayvanlardan tek farkı, bu parazitin son konağı olmaları. Bu parazit, bir kediye bir kez bulaşabiliyor; sonra bağışıklık kazanıyor. Enfekte durumdaki kedi paraziti dışkı yoluyla atıyor. Parazitin kedi dışkısından insana bulaşması için dışkının “24 saatten fazla beklemiş olması ve insanın kedi dışkısına elle temas edip onu da ağzına götürmesi ya da yiyeceklere dokunması” gerekiyor. Kısacası, bu parazitin enfekte durumdaki bir kediden insana geçmesi bile insanın hijyen kurallarına dikkat etmemesine bağlı.

   Bu bilgileri hayvanlar ve sağlıkla ilgili web sayfalarından topladım; ayrıca veteriner hekimlerle görüştüm. Aldığım bilgileri özetledim. Görüldüğü gibi, toksoplazmaya “kedi paraziti” demek, kedileri paraziti insana bulaştıran aracı, daha doğrusu suçlu gibi göstermek de yanlış.

   Hürriyet sitesindeki Samsun kaynaklı “Baktığı sokak kedisi başına iş açtı” ve “Kedi tırmığı taksirle adam yaralama suçu sayıldı” haberinde de durduk yere yine kediler suçlanıyordu. Ama okuyunca anlıyorsunuz ki, adam kediyi tekmeliyor, bunun üzerine o da adamı tırmalıyor!

    Sonuç olarak, her iki haberde de kedilerin haksız yere suçlu gösterildiğini söyleyebilirim. Unutmayalım, bilinçsizce, yeterince araştırmadan haber yazmanın, -belki de kendi reklamını yapmaya çalışan- bir hekimin sözlerini filtreden geçirmeden habere dönüştürmenin sonuçları hayvanlar için ağır olabilir.  Kaldı ki, sadece kediler değil köpekler de bu ülkede zorda. Gazeteci, daha da zorlaştırmamalı o canlıların yaşamını…

Faruk BİLDİRİCİ / 18 Şubat 2019

    Okurdan kısa kısa

    Yeşim Haim: Bugünkü Kelebek ekinde GQ Dergisinin 2018’in En İyileri ödülleri ile ilgili haberde Prof.Dr Hüsamettin Koçan’ın doğduğu köyde kurduğu “Baksı Müzesi”nin adı “Baskı” olarak yazılmış. Bu hatada anlam değişikliğinin yanında asıl beni üzen bu kadar önemli bir müzenin hem haberi yazan hem de editör tarafından bilinmemesi! Lütfen biraz dikkat! (15 Şubat)

    A.Gökhan Yücel: İnternetteki “Genç adamın kahreden ölümü” başlığı, ihmal veya talihsizlik sonucu öldüğü izlenimi uyandırıyor. Ancak aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle ölmüş. Uyuşturucu tehlikesine vurgu yapılabilirdi. Ama haberdeki “Altın vuruş” tabiri bile yüceltici bir anlam barındırıyor. (2 Şubat)

   Mustafa Hurma: “Acı haber ailesine iletildi” başlığını tıkladığımda uçağı kaybolan futbolcu hakkında 10 gündür yazılanların derlendiği bir galeriyle karşılaştım. Fakat ailesine haber verilmesiyle ilgili bir şey yoktu. (4 Şubat)

   Üstün Yürekli: 80'ine merdiven dayamış Mülkiyeli bir okurunuzum. Gazetenizde kökeni Arapça olup da sonu sesli harfle biten bazı kelimelerin yazım tarzı bence hatalı ve gözü rahatsız ediyor. Örneğin mevkii yerine mevkisi, menşei yerine menşesi, mevzuu yerine mevzusu gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir.

    Hakkı Uslu: “Tek kart başlıyor” manşetinde çipli kartın getireceği yenilikleri  anlatmışsınız. Güzel, teşekkür ederiz. Ama haberde bu yeniliklerin ne zaman başlayacağı yok. Zaman olmayınca da geriye cek cak kalıyor. (9 Şubat 2019)

    Suphi Bediz: “Sınıra barikat” haberinde Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun hafta başında Aragua kentinde konuştuğunu yazmışsınız. Aragua kent değil, başkenti Maracay olan bir eyalettir. (8 Şubat)

     U.Karaer /İ.Derebağ /S.Çam /A.Karakelle: Binlerce EYT’li (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Atamızın kabrini ziyaret ediyor, Ankara’da salonları dolduruyor; internette haber yok, gazetede de arada küçük bir haber. Yıllardır takip ettiğimiz basın kuruluşunun bu davranışı kabul edilemez. Şapkanızı önünüze koyun düşünün, meslek etiğine yakışıyorsa böyle devam edin. (11 Şubat)

    Birgül Ergev: Anlamı bozan ve başlıktaki yazım hataları görmezden gelinemiyor. “Sitenin istinaf (istinat) duvarı yıkıldı” (3 Şubat) ve “Zaiyat (zayiat) yüzde 30” (4 Şubat) başlıkları büyük hata. Bir de dünkü (10 Şubat) yazısında İlber Ortaylı, İbrahim Kalın için profesör yazıyordu. Doçent olmalıydı. (11 Şubat)

   Gökçe Özdayıoğlu: Geçen hafta da bildirmiştim ama görüyorum ki hâlâ düzeltilmemiş! Sitenin şans oyunları bölümünde sayısal loto sonuçları, 7 Kasım 2018 tarihli çekiliş sonuçlarına takılıp kalmış durumda!  (14 Şubat)

    Kaos-GL:  İnternetteki “Apart dairede iğrenç olay” haberinde Karaman’da eşcinsel olduğu iddia edilen iki kişi “fuhuş” gerekçesiyle gözaltına alınıyor. Haberde kişilerin atılı suç ile bağlantısı olmadığı halde cinsel yönelimlerinin vurgulanması ayrımcı bir söylem ve eşcinselleri “suçlu” olarak göstermekte. (12 Şubat)

       Haftanın engellenenleri

       Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin bu hafta ilettiği Sulh Ceza Hakimlikleri’nin verdiği erişim engelleme kararları şöyle sıralanıyor: ­

       * Nazilli Sulh Ceza Hakimliği, 50 sitede iki yıl önce yayımlanan “Öğrencisiyle ilişki yaşadığı iddiasıyla açığa alındı” haberini “kişilik haklarını ihlal ettiği ve güncelliğini yitirdiği” gerekçesiyle engelledi.

    * Bursa 1. Sulh Ceza Hakimliği, eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, “Bakan kızına mezuniyet töreninde torpil tepkisi” başlıklı haberin erişiminin engellenmesi talebini reddetti. Çelik’in bu karara itirazını görüşen Bursa 2. Sulh Ceza Hakimliği ise “yayınların kişilik haklarına müdahale niteliğinde olduğu, eleştiri sınırlarını aşan itibar zedeleyici beyanlara yer verildiği ailevi ve kişisel haklarına zarar veren içerikler barındırdığı” sonucuna vararak, ilk kararı kaldırdı ve 2013 yılında Hürriyet’in yanısıra 17 sitede yayımlanan habere erişim engeli getirdi.

       * 10 yıl önce yayımlanan “Beşiktaş hisselerinde manipülasyon yapmışlar” ve “BJK’de manipülatöre işlem yasağı” haberlerine, “kişilik haklarını zedelediği ve unutulma hakkı kapsamına girdiği” gerekçesiyle Beykoz Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişim engeli getirildi.

     * Geçen yıl yayımlanan “O defter kapanmaz çünkü öğretmenler var” haberi, “talep edenin isminin açıkça zikredilmesi, fotoğraflarının yayımlanması nedeniyle telafisi mümkün olmayacak şekilde zarara uğrama ihtimali bulunduğu, kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle Kemalpaşa Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişime kapatıldı.

     * Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, Hürriyet ve yedi sitede iki yıl önce yayımlanan “Ankara’da kadınlar gününde otobüste cinsel taciz” haberine erişim, “müştekinin şüpheli hakkında şikayetinden vazgeçmesi sonucu kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle unutulma hakkı kapsamında değerlendirilerek” engellendi.

     * “Vahşeti itiraf etti” ve “Kayıp kadın parçalanmış halde bulundu” haberleri, 2009 yılında Hürriyet’in yanısıra 31 ayrı sitede yayımlanmıştı. Eşini öldüren oğlunun dört çocuğuna vasilik yapan baba, “torunlarının bu haberlerden etkilendiği”ni belirterek bu haberlerin engellenmesini istedi. “Olayın vehameti göz önüne alındığında yapılan haberlerin kişilik haklarını zedelediği hususunda hakimliğimizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur” kararı veren Çaycuma Sulh Ceza Hakimliği, haberleri erişime kapattı.

     * Erişim Sağlayıcıları Birliği, 2016 yılında yıl yayımlanan “Seri katil Atalay Filiz’in babasının ifadesi” haberini, İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin daha önce verdiği iki erişim engelleme kararındaki haberlerle aynı içerikte olduğu gerekçesiyle engelledi.  

       * Erişim Sağlayıcıları Birliği, 2010 yılında yayımlanan “Ayça ile mi aldattı” haberini İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin geçen yıl verdiği erişim engelleme kararındaki içerikle aynı olduğu gerekçesiyle engelledi.