PARASINI ÖDEYİNCE SERBEST Mİ?

...

MHP yönetimi, “ironik bir serzeniş” olarak nitelendirse de “Teşekkür mesajı (iftira, itham, isnat)” başlıklı ilanda 59’u gazeteci olmak üzere toplam 70 kişi alaycı bir dille suçlanıyordu.

MHP’nin bu ilanına gazetecilik meslek örgütleri tepki gösterdiler ve tek tek isimleri sıralanan gazetecilerin can güvenliğinin tehlikeye atıldığını vurguladılar.

İlandaki isimler arasında Hürriyet’ten Abdulkadir Selvi, Ahmet Hakan, İsmail Saymaz ve Taha Akyol’un da adları yer aldığı için inceledim metni.

Hemen belirteyim, bu ilanı, MHP’yi ve Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi eleştiren gazetecilere yanıt olarak değerlendirmek mümkün değil. Ünlem işaretleri ve imalarla dolu ilan metninde olsa olsa seçim sürecinde MHP hakkında görüş belirtmiş olan gazeteci, akademisyen ve araştırma şirketi yöneticilerinin tümü aynı kefeye konuluyor; “MHP husumeti” ile davranmak, MHP’ye karşı “iftira kampanyası” yürütmekle suçlanıyorlardı. Hatta bir de “Türk milletini durdurmaya” çalıştıkları gibi bir zan altında bırakılıyorlardı “Sizin gibiler olmasa hakikat, haysiyet, doğruluk, adamlık, ahlak, insanlık nasıl seçilir, ayırt edici vasfını nasıl gösterirdi!” denilerek, bu niteliklerden yoksun oldukları imasında bulunuluyor; hakaret ediliyordu.

Böylesi ağır ifadeler içeren ve haksız, dayanaksız suçlamalarda bulunulan bir gazete ilanı, demokratik bir yöntem olarak görülemez. Bunun hele de iktidarın müttefiki olan bir parti tarafından yapılması, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik açık bir tehdittir. İsmi geçen gazetecilerin hedef gösterilmesi anlamına gelir.

Konunun bir boyutu da Hürriyet ve Sabah gazetelerinin aralarında kendi mensupları da bulunan 59 gazeteciyi hedef gösteren, töhmet altında bırakan böylesi bir ilanı nasıl olup da yayımladığı. Halbuki gazeteler, gelen her ilanı yayımlamak zorunda değildir. Bir gazete, “Ben parasını alır yayımlarım, içeriği beni ilgilendirmez” diyemez; yasal ve etik sorumluluklar göz ardı edilemez.

Kaldı ki, Hürriyet’in geçmişinde siyasi ilanlarla ilgili kötü bir deneyim de var. 12 Eylül askeri döneminde Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri İsmail Bilen için verilen başsağlığı ilanı problem olmuştu. Aslında 29 Kasım 1983 tarihli Hürriyet’te çıkan ilanda İsmail Bilen’in adı bile verilmemiş, örgütteki kod adı olan “Marat İsmail” denilmişti. Bu ilanın o yıllarda illegal bir parti olan TKP için verildiği, Yazıişleri ve Reklam Servisi’nin gözünden kaçmıştı. Tercüman gazetesi durumu fark edip “TKP, Türk basınına ilan verip İsmail Bilen’i övdü” haberi yapınca Sıkıyönetim Komutanlığı, 2 Aralık 1983’te Hürriyet’i beş gün süreyle kapatmıştı.

Bu olay, ilanların yazıişleri ve hukuk servisi tarafından kontrol edilmesinin önemini öğretmişti. O günden beri de siyasal ilanlar, yasalara uygunluk ve etik açıdan denetimden geçirilir; temel gazetecilik değerlerine aykırı olmamasına dikkat edilir. Nedir bu temel değerler? Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğü, demokrasi ve insan hakları. İlanlardan bu değerlere saygılı olması, yalan, hakaret, suçlama, ayrımcılık, ırkçılık, nefret söylemi, şiddeti körükleyici ve dini duyguları rencide edici ifadeler içermemesi beklenir. MHP’nin ilanı bu açıdan sorunluydu.

Ama Bahçeli’nin affını istediği, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın yedi gazeteciye yönelik tehdit açıklaması haberinde gazetecilerin isimlerine yer verilmemesi doğruydu. Böylece Hürriyet tehdide aracılık yapmamış oldu. Medyanın Çakıcı’ya bir süredir “kanaat önderi” gibi davranması ise ayrı bir yanlış ve yazı konusu...

Faruk BİLDİRİCİ / 2 Temmuz 2018

Okurdan kısa kısa

Baskın Oran: Gazetede yok “Şok oldu”, yok “Şoke oldu” rezilliği yerine “Şok geçirdi” demek çok mu zor?

Birgül Ergev:  Bugünkü gazetede yer alan “Kucağındaki kediyi denize fırlattı” haberi eski. Altı gün önce çıkmıştı bazı gazetelerde. Sanık yeni yakalandığı için verildiyse de haber böyle yazılmaz değil mi? (28 Haziran)

Ferda Kaya: Eğer başka bir gazetenin web sitesine yönlendirileceksem, tıklamadan önce bunu bilmeliyim. İstersem açar o gazetelere bakarım. Arzum dışında başka gazetelerin tık sayısına katkım olmasını istemiyorum.

Kadir Uyanık: Nöbetçi eczaneleri, Ege ekinde yeniden yayınlayın lütfen. Benim gibi 70’li yaşlara ulaşmış kişilere ne zaman gerekli olacağı belli olmuyor. 

Serdar Bir: İnternetteki “Gece kulübü saldırısının nedeni belli oldu” haberinde “enselendi” gibi argo sözcük kullanılması fazla kaçmış. (26 Haziran)

A. Feridun Gündoğdu: Akaryakıt fiyatlarında eşel mobil sistemine geçildiğinden beri gazetenizin ekonomi sayfasında benzin 6.16 lira gösteriliyor. Ama hakikatte hiç de öyle değil. En az 6.26 lira.

Haftanın engellenenleri:

Sulh Ceza Hakimlikleri’nin bu hafta erişiminin engellenmesine karar verdiği hurriyet.com.tr haberleri şöyle sıralanıyor: ­

*   İstanbul 3.Sulh Ceza Hakimliği, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgelerde adı geçen Sıtkı Ayan hakkında Hürriyet ile birlikte toplam 38 internet sitesinde yer alan “İkinci ses kaydı” ve “Sıtkı Ayan 11.5 milyar TL’lik projeye yardım alamadım” haberlerine erişim engeli getirdi.

*  Suruç Sulh Ceza Hakimliği, DHA’nın 14 ve 15 Haziran’da geçtiği, Suruç’ta AKP’lilerin seçim çalışması sırasında meydana gelen 4 kişinin ölmesine 8 kişinin yaralanmasına neden olan kavgayı aktaran iki haberle ilgili olarak “içeriğin çıkarılmasına ve erişimin engellenmesi” kararı verdi.

   * Bakırköy 5.Sulh Ceza Hakimliği, bir eczacılık firması yöneticileri Sabahattin Akman ile Özkan Semizoğlu'nun, 2014’te ABD’ye sahte kanser ilacı sokarken yakalanmaları hakkındaki haberlere “asılsız ithamlar içerdiği ve güncelliğini yitirdiği” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. Oysa ikisi de suçlamayı kabul etmiş, Semizoğlu 2 yıl 3 ay hapis, Akman 150 bin dolar para cezasına çarptırılmıştı.

*  Edirne 2.Sulh Ceza Hakimliği,  işinsanı Galip Öztürk'ün “FETÖ ajanı olarak yanına yerleştirildiğini” öne sürdüğü Mehmet Ayağ’ın Çanakkale’de yakalandığını aktaran 100’den fazla internet adresine erişimi yasakladı.

* Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’nden Prof. Dr. A.B’nin, “Göğüslerin ne güzel” diyerek öğrencisini taciz ettiği gerekçesiyle 2.5 yıl hapse mahkûm olduğunu duyuran haberlere erişimi engelledi.

*  Ankara 3.Sulh Ceza Hakimliği, 2004 yılında TRT Yönetim Kurulu’na atanan Doç.Dr.Ali Alp hakkındaki “TRT’de akrabaların önlenemez yükselişi” ve  “TRT’nin jakuzili lojmanı da Alp’in”  haberlerine erişim engeli kararı verdi.

* İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği,  Hürriyet ve bazı sitelerde yayımlanan “İzmir’de korkunç olay, öldürülen annesinin mezarı başında ağlarken bulundu” haberine erişim engeli getirdi.

*  Bakırköy 4.Sulh Ceza Hakimliği, 25 Mayıs 2018 tarihli “Şükran hanım aşk dolandırıcısına kıyamadı” başlıklı habere erişimi engelledi.

*  Sinop Sulh Ceza Hakimliği, Sinop Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi ve eşinin “FETÖ suçlamasıyla gözaltına alındığı”na ilişkin 163 sitedeki haberlere erişim yasağı getirdi.  Hakimlik, bu kişilere ilişkin 156 siteye ilişkin engelleme istemini ise reddetti.