O SÖYLEŞİDE NE OLDU?

...

Ankara Sinema Derneği Başkanı Ahmet Boyacıoğlu, Hürriyet Pazar’da, 21 Eylül’de yayımlanan "Anlat, ne oldu sana Mischa?" başlıklı röportajla ilgili bir açıklama gönderdi:

"Ali Tufan Koç, Adana’da Mischa Barton ile buluştuğunda sadece fotoğraf çekimi yapılmıştır. Koç’un soruları e-mail yoluyla Barton tarafından yazılı olarak cevaplanmıştır. Yazı yayınlandığında Adana Altın Koza Film Festivali’nin uluslararası koordinatörü olan derneğimizde ve Barton’ın menajeri Cassandra Gava’da şaşkınlık yaratmıştır. Röportaj denemeyecek bu yazı, bir kadının bedeni ve dış görünüşü hakkında acımasız cinsiyetçi ’yorumlardan’ ibarettir.

Yazıda kullanılan ifadelerden bazılarını hatırlamak gerekirse ’üç çocuğu evde bırakmış, kocayı yeni boşamış, iş hayatına atılıp yeniden doğrulma derdindeki yaşı geçkin, ruhu bezgin, mutsuz ve huzursuz orta yaş kadınlarından farkı yok.’, ’Ruhu solmuş, gözünün feri sönmüş, kiloyu ikiye katlamış bir halde görünce tasarladığı ıvır zıvırlar tabii ki son merak ettiğimiz şey.’ Ayrıca ’Ters giden kariyerinin, uzun mutsuzluğunun sebebini birlikte aradık, bakın feri sönmüş bakışlarının altından ne dertler çıktı.’ ifadesinin aslı astarı yoktur."

Bu açıklamayı, röportajda imzası olan Koç’a sordum. Yazısında "oyuncuya zarar verici bir tutum olmadığını" vurgulayarak yanıt verdi soruma:

"Adana’ya, röportaj ve çekim için bir saat ayıracağını söyledikleri için kalktık gittik. Fakat oraya gidince ’Çekimi halledelim, asıl sorularınızı da maille yanıtlar’ dendi. Söz konusu yazı, ’soru&cevap’ formatında akan bir röportaj değil; Barton’ın Adana’daki çekim sırasında ayaküstü söylediklerinden, daha sonra menajeri aracılığıyla ilettiği açıklamalardan ve zamanında sarf ettiği cümlelerden de alıntılar yapılarak derlenen Mischa Barton’ın kariyeri ve yaşadıklarına dair izlenim ağırlıklı bir analiz-portre yazısıdır. Zira bazı açıklamalarını mail yoluyla yaptığına yazıda da yer verdim; ’...New York’a uçuyor ama telefon/mail trafiğimiz bitmiyor."

Koç ile görüştükten sonra yazıyı birkaç kez okudum. Doğru, Koç kendi gözlemlerini, değerlendirmelerini ve edindiği bilgileri, Barton’ın sözleriyle birlikte sunmuş. Kıvrak bir üslubu ve dinamik bir kurgusu var yazının.

Fakat Barton’ın dış görünümü ve kadınsı özellikleriyle ilgili ifadeler, ağır görülebilir. Ayrıca söyleşinin yapılış biçimiyle ilgili olarak bir belirsizlik var yazıda. Ayaküstü konuşma ile yazılı verilen yanıtlar, metinde iç içe geçmiş. Böyle olunca da yazı, Barton’ın lobiye inmesinden Koç ile karşılaştığı andan itibaren yüz yüze söyleşi yapıldığı, hatta "dertleşildiği" havasını yansıtıyor.

Oysa biliyoruz ki, gerçek bu değil. Fotoğraf çekilirken kısaca sohbet edildiği ama söyleşinin asıl bölümünün yazılı soru yanıt yoluyla yapıldığı açıkça belirtilmeliydi. Sadece bir fotoğraf altına "...New York’a uçuyor ama telefon/mail trafiğimiz bitmiyor" diye dolaylı bir ifade koymak, süreci okura doğru anlatmaya yetmiyor.