KORKU HİPNOZU

...

Elbette gazeteci, böyle başlık da atabilir, haber de yazabilir. Ama bu tür haber ve yazılar iyice emin olunmadan, somut bir bilgi ve belgeye dayanmadan ya da bir yetkilinin açıklaması olmadan yazılmamalı. Ancak böyle yazılırsa toplum tehlikelere karşı uyarılmış olur, yetkililerin de önlem alması sağlanır.

Fakat örneğin bir “şüpheli paket” haberine “Ankara’da bomba tehlikesi” başlığı atılmamalı. Ya da kulislerdeki bir söylentiye dayanarak, “Yeni darbe yapılacak” diye yazılmamalı. Bunları yazdıktan sonra yeni darbe girişimi görülmez, bomba dediğiniz paketin bir alışveriş çantası olduğu anlaşılırsa halkı tehlikeye karşı uyarmış olmazsınız. Sadece korkuyu yaymış, insanları boşu boşuna tedirgin etmiş, günlük yaşamı olumsuz etkilemiş olursunuz.

Hâlâ belleklerdedir, soğuk savaş döneminde sürekli “Bu kış komünizm gelecek” denirdi. Soğuk savaş dönemi bitti, ardından “dış güçler/iç düşmanlar” argümanı çıktı. İktidardaki siyasetçiler, böyle “öcüleri” dillerinden düşürmezken, medya da sürekli olarak onlara ayak uydurdu.

Aslında şimdilerde yazılan yeni darbe, yeni terör eylemi gibi haber ve yazılar da o eski “öcü”ler ile aynı işlevi görüyor. Kimi siyasetçilerin söylemlerinden beslenen “yeni darbe”, “yeni saldırı”, “terör örgütünün yeni planı” gibi haber ve yazılar, toplumda korku ve endişe yaratıyor, medyada üretilen bu ruh hali dalgalar halinde her yana yayılıyor.

Üstelik teröre karşı çıkma iddiasıyla kaleme alınan bu tür haber ve yazıların, gerçekte terörün amacına hizmet ettiğini de söylemek mümkün. Unutmayalım, terör sözcüğünün Türkçedeki anlamı, “bulunduğu ortamda gerilim yaratmak, yıldırmak, korku salmak.”

Bilim insanları da terörün amaçlarından birini, “toplumu kan ve şiddet yoluyla korku hipnozuna tabi tutmak” olarak tanımlıyor. Gazeteci de bilgi vermek yerine abartılmış başlıklar atar ve yalan yanlış söylentileri haber yaparsa -farkında olmadan- toplumda “korku hipnozu” yaratılmasına katkıda bulunmuş olur. Örneğin Reina’da katliam yapan saldırganın ifadesinde neden bu saldırıyı düzenlediğine ilişkin sözlerini ayrıntılı olarak yayınlamak da terörün propagandasına aracılık etmekten başka bir şey değildir.

Nitekim bu tür sorunlar düşünülerek Doğan Medya Yayın İkeleri’nde terör haberlerinde “halkın haber alma hakkı ile terörün propagandasını yapmama ilkesinin birlikte gözetilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.

RTÜK de terörle ilgili haberlerde “izleyicilerde korku, yılgınlık ve paniğe sebep olabilecek altyazılardan kaçınılması” ilkesini benimsemiştir. RTÜK’ün televizyon yayınları üzerinde içeriğe ilişkin katı düzenlemeler yapmasının yayınlara müdahale anlamına geldiğine inanmakla birlikte bu ilkenin son derece yerinde olduğunu belirtmek durumundayım.

Toplumda korku ve endişe verici, panik yaratıcı haber ve yazıları hazırlayanlar, yazdıklarının toplum üzerindeki bu etkisini de gözetmek durumunda…