KOLTUKLAR MİSYONA VİTRİN SÜSLERİ GERİYE

...

KIRLANGIÇ YUVASI / 105

KOLTUKLAR MİSYONA VİTRİN SÜSLERİ GERİYE

Meclis Başkanı seçiminden önceydi. Başkan adayları arasında adı geçen isimlerden birine "seçilme şansını" sorduğumda, üzerinde durmaya değer bir yanıt verdi:

- Beni aday göstereceklerini sanmıyorum. Bildiğim kadarıyla bu tür koltuklara misyondan gelen isimleri yerleştirecekler.

Aday gösterilmeyeceğini tahmin eden bu kişi, seçim öncesinde AKP’ye geçmiş ama seçim sırasında meydanlarda zaman zaman Tayyip Erdoğan ile birlikte otobüs üzerine çıkarılmış bir politikacıydı.

O günden itibaren "misyondan gelen" ve "misyondan gelmeyen" ayrımı olup olmadığını anlamak için AKP’deki koltuk paylaşımını izlemeye başladım. Gördüklerim, bu tespiti yapan politikacının yanılmadığını kanıtladı.

İlk ayrım, Başbakanlık seçiminde yaşandı. Tayyip Erdoğan, adaylar arasından, AKP’nin kuruluşundan itibaren yanında olan Abdullah Gül’ü seçti. Gül, lise yıllarından itibaren "Milli Görüş" çizgisini izlemiş, üniversite sonrasında Milli Kültür Vakfı’nın bursuyla Londra’ya gitmiş, siyasi yaşamını da RP-FP-AKP’de sürdürmüş bir isimdi. Kuşkusuz "Milli Görüş misyonu"nu temsil ediyordu.

İkinci ayrım ise Meclis Başkanlığı’nda ortaya çıktı. İki aday vardı, birisi Vecdi Gönül, diğeri Bülent Arınç. Gönül, valilik, İçişleri Bakanlığı müsteşarlığı ve Sayıştay Başkanlığı yapmış, siyasi çizgi olarak daha çok ANAP’a yakın olmuş bir emekli bürokrattı.

Arınç ise MNP-RP-FP-AKP çizgisini izlemiş, AKP grubu içerisinde "Milli Görüş Misyonu"nun en güçlü ismiydi. "Başbakan olamadıysam Meclis Başkanlığı benim hakkım" diyerek, Erdoğan’ın elinden söke söke aldı Başkanlığı.

Arınç, bu koltuğa oturduktan sonra da gözünü Cumhurbaşkanlığı’na dikti. TBMM Başkanlığı’nı "sıçrama tahtası" olarak kullanıp, Çankaya’ya atlamayı düşünüyor. Tabii siyasetin kendine özgü koşulları elverirse.

Üçüncü ve son olarak Grup Başkanvekillikleri ve TBMM yönetimi seçiminde aynı ayrım bu kez daha belirgin biçimde yaşandı. Grup Başkanvekilliklerine seçilen Salih Kapusuz, Faruk Çelik ve Eyüp Fatsa’nın ortak özellikleri, geçen dönem FP saflarında politika yapmış olmaları. Misyondan gelen bu üç isimden en ilginci Eyüp Fatsa.

Milli Görüş’ün Avrupa kanadından gelen Fatsa, geçen dönem TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi iken Cumhurbaşkanı Sezer ile türban yüzünden tartışmıştı.

Meclis Başkanvekillikleri’ne ise İsmail Alptekin, Nevzat Pakdil ve Sadık Yakut seçildi. Alptekin, Erbakan’ın avukatlığını yapmış, türban davalarına girmiş, FP’nin kurucu genel başkanı olan bir isim. Erdoğan, AKP’nin kuruluşu sırasında Alptekin’i Genel Sekreter yapmak istemiş ama MKYK’daki oylamada Ertuğrul Yalçınbayır kazanmıştı.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun kayınbiraderi olan Nevzat Pakdil de RP ve FP döneminde milletvekili aday adayı olmuş, Erdoğan döneminde İstanbul’da İETT Genel Müdürlüğü yapmış yani yine "misyondan gelen" bir politikacı.

Meclis Başkanvekili olanlardan sadece Sadık Yakut, Milli Görüş kökenli değil. Eski bir MHP’li olan Yakut’un avantajı da Başbakan Gül’ün hemşerisi olması.

Meclis İdare Amirlikleri’ne seçilenler de "misyondan gelenler". Kemalettin Göktaş, eski RP’li. Bu göreve gelen ikinci isim olan Abdullah Çalışkan ise FP Adana İl Başkanı iken Yenilikçi harekete destek verince görevden alınmıştı.

Seçilenlerden daha da önemli gösterge, aday olmalarına rağmen seçilemeyenlerin kimlikleri. Meclis Başkan Vekilliğine seçilemeyen Vahit Erdem, ANAP kökenli bir bürokrat. Erdem’i, Başbakan Gül aday gösterdi ama "misyondan gelen" ezici çoğunluk ona oy vermedi. Tıpkı Vecdi Gönül’ün tercih edilmemesi gibi o da tercih edilmedi.

Bu tablo gösteriyor ki, iktidardaki AKP eskisinden farklı. Orada "vitrin süsü" olarak seçmene gösterilenlerin çoğu şimdi gerilere itildi, "Milli Görüş misyonu" öne çıktı.

Tayyip Erdoğan bir zamanlar "Bize zenci muamelesi yapılıyor" diyerek, "Beyaz Türkler"den yakınıyordu. Talihe bakın ki, "zenci-beyaz" ayrımı AKP’ye girdi. Hem de kendisinin eliyle...

Faruk Bildirici / Tempo / 5-11 Aralık 2002