HARDDİSKTEKİ KAYITLAR

...

“Çekmeceden çıkan 101 ses” haberinde “Selam Tevhid soruşturmasıyla ilgili operasyonda, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde, el konulan hard disklerden ikisinde, aralarında devlet adamlarının da yer aldığı 101 kişinin ses kayıtlarının bulunduğu” belirtiliyordu. Haber, aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan yazılı açıklamada resmi olarak da doğrulandı.

Bu haberle ilgili olarak hem Twitter üzerinden, hem de mail yoluyla çok sayıda eleştiri aldım. Sanık polislerin avukatları ise, söz konusu iki hard diskin yeni bulunmadığını, 18 Aralık 2013’te savcılığa gönderildiğini gösteren belgeler açıkladılar; bunun üzerinden “yeni delil” iddiasının doğru olmadığını savundular.

Haberi inceleyip, ilgili arkadaşlarla da konuşunca, avukatların açıklamasıyla gazetedeki haberin tam olarak örtüşmediğini farkettim. Hürriyet’in haberinde özetle, “hard diskler çekmecede yeni bulundu” değil, “baskınlarda bulunan iki hard diskte yeni bilgilere ulaşıldı” deniliyor.

Fakat hard disklerin bulunduğu operasyonların tarihi haber metninde açıkça yazılmamış. İlk sayfadaki spotta ise “temmuzda bulundu” denilmiş. Ama Savcılığın “tutuklama sevk” yazısında, bu iki hard diskin “11 Şubat 2014 tarihli yazı ile teslim alındığı” kayda geçiriliyor. Demek ki, spottaki “temmuzda bulunduğu” bilgisi yanlış. Haberde tarih verilmemesi de eksiklik.

Ayrıca Savcılığın sevk yazısında, “2 adet hard diskin devam eden incelemelerinde müşteki ve mağdurların ses kayıtları ile ilgili yeni deliller elde edilmiştir” denilerek, 101 isim sıralanıyor. Bu ifade, haberin asli unsurlarını net bir şekilde doğruluyor. Bu şekilde doğrulanmış bir haber üzerinden, haberi yazan Toygun Atilla’ya yöneltilen yaftalama ve hakaret dolu saldırıların da son derece yakışıksız olduğunu belirtmeliyim.

Avukatlar bir de haberdeki “hard diskler çekmecede bulundu” bilgisine itiraz ediyorlar. Atilla’nın edindiği bu bilgiyi doğrulayan ya da tersini gösteren bir veri henüz ortada yok. Ayrıntılar yargılama sırasında açığa çıkacak.

Bütün soruşturmalarda olduğu gibi bu soruşturmada da biz gazetecilere düşen önce ortaya çıkan bilgi, belge ve iddiaları nesnel bir yaklaşımla okurlara aktarmaktır. Sonra da yargılama aşamasındaki gelişmeleri izlemek.

Ancak soruşturma haberlerinde “kişilerin peşinen suçlu ilan edilmemesi” ilkesi esas alınır. Suçlayan makamların üslubu kullanılmaz; sadece iddiaları yansıtmak yerine, suçlananların görüşleri de okura yansıtılır. Bu, “okurun doğru ve eksiksiz bilgilenmesini” sağladığı gibi, haberlerin objektif hazırlandığını da göstererek, gazetenin tarafsız konumunun algılanmasını kolaylaştırır.

“Çekmecedeki 101 ses” haberiyle ilgili olarak suçlanan tarafa cevap hakkı tanınmaması ciddi bir eksiklik. Yazı İşleri, avukatların açıklamalarına gazetede yer vermeliydi. Adil ve dengeli yayıncılık bunu gerektirirdi.