GAZETECİLİĞİN YENİ ORTAKLARI

...

Gazetecilik ile reklamcılık arasındaki kırmızı çizginin net bir şekilde çizilmesi gerektiğini anlatmıştım geçen hafta. İki mesleğin işlevinin ve temel kaygılarının farklı olduğunu vurgulamıştım. Bu hafta da gazetecilik alanına müdahalelerin ikinci kaynağı durumundaki “Halkla İlişkiler”e dikkat çekmek istiyorum.

Halkla ilişkiler uzmanları ya da moda deyimle PR uzmanları kendilerini, gazetecilerin “ilgili haberlere dikkat çeken, değerli kaynaklara erişim sağlayan ve firmayla ilgili güvenilir bilgileri servis eden bir iş ortağı” olarak tanımlıyor. Gazetecilik teorisi ve gazetecilik etiği açısından hayli sorunlu bir tanım bu.

Reklamcılarla olduğu gibi, halkla ilişkiler uzmanları ile gazeteciler arasında da “çıkar çatışması” vardır. Gerçeğin peşindeki gazeteciler kamu yararının, PR uzmanları ise özel kuruluş ya da kişilerin çıkarlarının savunucusu konumundadır. Gazeteciler ve PR uzmanlarının “iş ortaklığı” gazetecilerin bağımsızlığına gölge düşürür; o noktada “PR gazeteciliği” başlar.

Kuşkusuz PR uzmanı kamusal yarara uygun işler üretebilir; gazeteciye nesnel bilgiler sağlayarak yardımcı olabilir. Ancak gazetecilerin “kamu yararı” ve “okurun gerçekleri bilme hakkı”ndan taviz vermemeleri, PR uzmanları ile teması “haber kaynağı” mesafesinde tutmaları şarttır.

Tabii bunlar olması gerekenler. Günümüzün gerçeği farklı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de “piyasa” baskısı altında olan medya, reklamcıların yanı sıra bir de halkla ilişkiler ve iletişim danışmanlığı yapan şirketler ile uzmanlarının yönlendirmeleri, telkin ve tavsiyeleriyle karşı karşıya.

Artık PR uzmanları, gazetelerde çıkan birçok haber ya da söyleşinin gizli “yaratıcısı” durumunda. Kimi haberlerde, söyleşilerde gazetecinin imzası olsa da zamanlamayı yapan, çerçeveyi çizen, okura verilecek bilgileri hazırlayanlar PR uzmanları oluyor. Gazeteci bir iletken konumuna indirgeniyor. Bir sanatçı yeni albüm mü yapacak, bir şirketin yeni yatırımı mı var, bir mağaza mı açılacak, gelsin söyleşiler, çıksın haberler. Gazeteciler getirilip götürülüyor, ağırlanıyor ve yayınlananlar da tanıtım metinlerine benziyor.

PR Rehberi adlı sitedeki “Gazetecilerin rahatsız edici bulduğu 11 halkla ilişkiler alışkanlığı” listesi, PR uzmanları ile medya arasında gelinen noktanın somut bir kanıtı. Bu listedeki maddelerden biri “özel sayfa istekleri”. PR uzmanları, bırakın haber yayınlanmasını önermeyi, veri sunmayı, artık “özel sayfa” hazırlanmasını talep etmeyi “alışkanlık” haline getirmişler!

Bu da gösteriyor ki, gazeteciliğin, reklamcılık ve halkla ilişkilerle iç içe geçmemesine dikkat edilmesi gereken bir dönemi yaşıyoruz…