GAZETECİ OLMAYANLARIN ASIL MESLEĞİ

...

Eskiden matbuat idik, sonra basın olduk, şimdi de medya. Bu evrilme süreci içerisinde gazete çalışanlarının yapısında problemli iki alan oluştu. Gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşları dışında da ek işler yapmaya başladılar. Gazeteciliği “ek iş” olarak seçen farklı mesleklerden kişiler de medya profesyonelleri arasına katıldı.

Gazetecilerin “ek iş” yapmasından başlayayım. Bir kere gazetecilerin, ister gönüllü, isterse ücretli ek işler yapamayacakları söylenemez. Tabii bunun kuralları var. Bir gazeteci, başka bir iş yaparken “menfaat çatışması yaratacak durum”lardan kaçınmalı, “meslek onurunun zedelenmemesine” özen göstermelidir. Örneğin, ekonomi muhabirlerinin borsada oynaması, yargı muhabirlerinin dosya takip etmesi ya da spor muhabirlerinin sporcu menajerliği yapması yanlış olur.

“Menfaat çatışması” yaratacak durumlara verilebilecek en uç örnek, bir gazetecinin bir istihbarat örgütünde çalışmasıdır sanırım. Gazetecilikte kamu yararı gözetilir, ajanlıkta ise o kuruluşun çıkarlarına göre davranılır. Gazetecinin bağımsızlığı ortadan kalktığı gibi, güvenilirliği de darbe alır.

Doğru olan gazetecilerin, yine yayıncılıkla ilgili ek işler yapması sanırım. Bir gazetecinin kitap yazması, televizyon programı yapması gibi yine düşünce üretimi ile ilgili işlerde elbette bir sakınca olamaz. Hatta bu tür ek işler gazetecinin fikirsel üretimini de besler.

İşin diğer yanına, yani gazeteciliği ek iş olarak yapanlar konusuna gelelim. Önceden de spor ve ekonomi sayfalarında yazan, çizen, yorum yapan uzmanlara rastlanırdı. Son dönemde bu uzmanların hem sayısında artış oldu, hem de diplomasiden siyasete, magazine kadar hemen bütün alanlara girdiler. Bunun yanlış olduğunu savunacak değilim. Sadece bu “uzmanlar”ın tanımlanmasında ve sunumunda sorun olduğu kanısındayım.

Öncelikle hatırlatayım, gazetecilik part time yapılabilecek bir iş değildir. Gazetecilik bir insanın birikimini, beyin enerjisini tümüyle vermesi, kendini adaması gereken özel bir meslektir. Ragıp Duran’ın tanımıyla “Gazetecilik, öyle hafta sonları, eğlence ya da boş zaman doldurmak için yapılan bir uğraşı değil. Tarihi, sosyolojisi, kimyası, etiği olan önemli bir meslektir.”

Dolayısıyla gazeteciliği ek iş olarak yapan kişileri “gazeteci” olarak tanımlamak yanlış olur. Nitekim Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde, “gazeteci olmayanlar” başlığı altında ayrı bir tanım yapılıyor:

“Bir yayın organında, sürekli veya zaman zaman, gazetecilik kapsamına giren alanlarda faaliyet gösterenlerin asıl sıfatları, asli işleri uygun şekilde belirtilmeli, kamuoyu onların temel konumu hakkında bilgilendirilmelidir.”

Bir örnek vereyim; bir polis amiri, aynı zamanda yazarlık yapıyorsa isminin altına “polis amiri” olduğunu da yazmak gerekir. Aynı şekilde ekonomi yazan bir finans kuruluşu yöneticisi için de geçerlidir bu kural, siyaset yazan bir üniversite öğretim üyesi ya da spor yazan uzman için de…

Nihayetinde okurların “Gazeteci olmayan yazarlar”ın asıl işlerini bilmeye hakları var. O kişilerin asıl işlerini bilirlerse, yazılarını ve sözlerini de ona göre değerlendirme olanağına kavuşurlar. Aksi halde okur, yanıltılmış olur.