FIKRA ÜZERSE

...

Prof. Dr. Şükrü Kızılot, vergi gibi çetrefil bir konuda zihin açıcı, ilgilileri dışında da merak uyandıran yazılar yazan bir vergi uzmanı ve ekonomist. Ekonomi sayfasındaki köşesini Pazar günleri de fıkralarla bezeyerek, okuyucusunu rakamların kasvetinden uzaklaştırıp, gülümsetmeyi, biraz olsun eğlendirmeyi amaçlıyor.

16 Şubat’ta yayımlanan "Kayserilinin ilginç buluşu" başlıklı yazısında da Kayserilerle ilgili fıkralara yer vermişti. "Yüzük" başlığını taşıyan kısa fıkrada yolda bir yüzük bulan Kayserili bir çocuk ile yüzüğü ondan almaya çalışan bir Yahudi’nin sohbeti anlatılıyordu. Fıkrada Yahudi’nin indirgendiği durum, Musevi Cemaatini üzdü. Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh ile Müşaviri Adil Anjel, Prof. Dr. Kızılot’a bir mektup göndererek fıkra ile ilgili rahatsızlıklarını dile getirdiler:

"Her ne kadar alıntı olsa dahi sütunlarınıza taşımış olduğunuz fıkra sizi yıllardır okuyan ve bu suretle engin bilginizden faydalanan, feyz alan bizleri üzmüş, derinden yaralamış ve hayal kırıklığına uğratmıştır

Bilmenizi isteriz ki, bu ülke hepimizin ülkesidir ve kimseye sansür koyma niyetinde olmadığımız gibi kimsenin de bir diğerini ötekileştirmek ve farkında olmasa da –masum görüntülü bir fıkra yolu ile dahi olsa- aşağılama, alçaltma gibi bir tavırda olmaması gerektiğine de inanmaktayız.

Bu konuyu en samimi ve aynı geleceği aynı vatanda kardeşlik içinde paylaşmayı bir yaşam hedefi olarak kabul eden bizler farkında olmayarak yapıldığına inandığımız bu söylemi düzeltmenizi rica ediyoruz."

Okur Temsilcisi olarak bana da gönderdikleri mektubun bir bölümünü yayımlayarak düzeltme zorunluluğu duydum. İyi niyetle, sadece güldürmek amacıyla yazılan fıkralardaki tiplemelere dikkat etmek gerekiyor. Zira fıkralar kültürel bir araç ve bu ülkedeki azınlıklar ile ilgili yanlış algılar yaratılmasına katkıda bulunabiliyor; insanların bilinçaltındaki ayrımcılığı besleyebiliyor.

Belki o fıkrayı okurken gülenler olmuştur ama Musevi okurların gülmediği ortada. Bir fıkra bazılarını güldürürken başkalarını (hatta bir kişiyi bile) üzüyorsa orada durup düşünmeliyiz.