ELEŞTİRİRKEN DE SAMİMİ OLMAK GEREK

...

"Elçiyi çekin yoksa gelmem" başlıklı haberde, "Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’in Ankara ziyareti öncesinde büyükelçi krizi çıktığı" duyuruluyordu. 5 Nisan’da yayımlanan bu haberde Fischer’in, ziyaret için Viyana Büyükelçisi Ecvet Tezcan’ın geri çekilmesini şart koştuğu belirtiliyordu. Die Presse gazetesine verdiği demeçle Avusturya’nın tepkisine neden olan Tezcan’ın Viyana’dan alınması için hazırlık yapıldığı anlatılıyordu.

Bu habere ertesi gün Avusturya Cumhurbaşkanı Basın Sözcüsü Astrid Salmhofer’den yalanlama geldi. Salmhofer, Cumhurbaşkanı Fischer’in Türkiye ziyaretinin söz konusu olmadığını, tersine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün mayıs ayında Avusturya’yı ziyaret edeceğini söyledi.

Kaynağından gelen bu yalanlama, ertesi günkü Hürriyet’in yanı sıra Zaman ve Sabah gazetelerinde de yayımlandı. Bir gazetenin, başka bir gazetenin haberinin yanlış olduğunu okuruna duyurması son derece doğal. Ancak Sabah’ın haberinde "Hürriyet büyük bir hataya daha imza attı" denilmesi, amacın sırf okuru bilgilendirmek olmadığı izlenimi veriyordu. Hürriyet’in haberindeki bir unsurun, yanlış şekilde sunulması da bu izlenimi güçlendiriyordu.

Şöyle ki, Hürriyet’te, Avusturya Dışişleri Bakanı Spindelegger ile Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun telefon görüşmesi, geçmişte olan bir görüşme olarak anlatılıyordu. Fakat Sabah, sanki Hürriyet bu görüşmenin yeni yapıldığını yazmış gibi "Oysa bu görüşme kasım ayında yapılmış ve Davutoğlu da bu telefonu kendisi açıklamıştı" bilgisini veriyordu okurlarına!

Eleştirirken de samimi olmak gerek. Rakip gazeteyi küçük düşüreceğim diye kendi okuruna yanlış bilgi vermek kimseye yarar sağlamaz. Zaten sorunlu olan medyanın güvenilirliğine yeni bir darbe vurur.

Tabii eleştiride olduğu kadar özeleştiride de samimi olmak gerek. Evet, Hürriyet’in haberi hatalıydı. Nitekim Hürriyet de bu hatayı kabul ederek, gelen yalanlamayı "Elçinin çekilmesini istemedik" başlığıyla haberleştirdi. Bu düzeltmenin eksiği, Hürriyet’in haberinin yanlış çıktığının açıkça belirtilmesi yerine "bir iddianın doğrulanmadığı"nın yazılmasıydı.

Biz gazeteciyiz. Sevaplarımız da günahlarımız da okurların gözü önünde cereyan ediyor. Herkes de her şeyi fark ediyor, o nedenle hataların üzerini örtmeye çalışmanın anlamı yok. Nitekim okurlardan Haşim Tezcan, Okur Temsilcisi’ne gönderdiği mailde Hürriyet’in yanlış haber vermesine üzüldüğünü belirtiyor, nedenini soruyordu.

Ben de haberde imzası olan Uğur Ergan ile konuştum. Ergan, haberdeki yanlışı kabul etti. "Ziyaret için büyükelçinin geri çekilmesi koşulu" öne sürülmesinin bir dikkat eksikliği sonucu "Fischer’in Ankara’ya geleceği" şeklinde anlaşılmasının hataya neden olduğunu vurguladı. Bir bilgiyi de ekledi, "Ama haberin büyükelçinin geri çekilmesiyle ilgili bölümü doğru, muhtemelen Gül, Viyana’ya gittiğinde yanında başka bir büyükelçi olacak" dedi.

Aslında bu bilgi Sabah’ın haberinde de garip bir biçimde doğrulanıyordu. Sabah’ın o haberinin hemen altında dikkat çekici bir başlık vardı; "Gül’ün ziyareti öncesinde Viyana’ya yeni büyükelçi"! Garip ama bu haber üstteki haberin bazı unsurlarını yalanlıyordu.

Dedim ya, eleştirirken de samimi olmak gerek…