EKRANDA SEVİŞEN TÜRK KIZINI TÜRKLER DESTEKLERSE!

...

KIRLANGIÇ YUVASI / 78

EKRANDA SEVİŞEN TÜRK KIZINI TÜRKLER DESTEKLERSE!

Bir zamanlar, röntgencilerin başına gelenlerle ilgili fıkralar anlatılır, karikatürler çizilirdi. Röntgenciler, ya anahtar deliğinden dinler ya da bir ağaca tüneyip başkasının yatak odasını gözlerdi.

Bu fıkralar ve karikatürlerin ortak özelliği, röntgencilerin hemen hepsinin zavallı insanlar olması, sonunda da başlarına kötü şeyler gelmesiydi. Ağaçtan düşer kafalarını yararlar; kapı aniden açılır ve utanç içinde kalırlardı. Onlarla her zaman dalga geçilir, aşağılanırlardı.

Nicedir röntgenci fıkrası göremez olduk. Yatak odalarında kocalarıyla sevişen güzel göğüslü kadınların dikizlendiği karikatürler, tarihe karıştı. Röntgenciler, kötü tipler olarak çizilmekten kurtuldu.

Sanırım bu değişimin yaşanmasında "Biri Bizi Gözetliyor" yarışmaları baş etken oldu. Dünyanın dört bir yanındaki televizyonlarda sunulan bu yarışmalar sayesinde "aptal kutusu"nun başına oturan milyonlarca insanın içindeki röntgencilik duyguları açığa çıktı.

"BBG Evleri" ve bu yarışmanın başka ülkelerdeki muadili olan "Big Brother" yarışmalarının bir yararı daha oldu. Yurt dışında büyüyen, oralarda yaşayan Türk kızlarının, Türk gelenek ve göreneklerine bağlılığı hakkında fikir edinebildik.

Türk kızlarının ilk BBG sınavı, iki yıl önce Almanya’da yaşandı. Türk kızı Ebru Kayman, Alman kızlar gibi duşa çırılçıplak soyunmak yerine bikiniyle girince eleştirildi. Aradan geçen günler içinde Ebru Kayman da ortamdan etkilendi, Walter adlı gençle yakınlaştı. "İlk seksi kim yapacak?" bahislerinde favori gösterildi. Kameralar önünde sevişmedi, sadece öpüşmekle yetindi.

Ailesi, Ebru Kayman’ı önce reddetti fakat programdan sonra yine de kızlarını bağırlarına bastılar. Buraya kadar her şey normal sayılabilirdi. Kızları, "Türk gelenek ve görenekleri"ne uygun davranmamış olsa da anne babanın tavrı, pek de yadırgatıcı değildi.

Asıl şaşırtıcı haber, Avustralya’daki bir televizyondan geldi. Yine bir Türk kızı, yarışmacı gençlerden Peter ile kameralar önünde yatağa girmişti! Üstelik Türkan Aksoy’un, dışarıda bekleyen bir de Nico adlı sevgilisi vardı!

Evde çırılçıplak dolaşan bu Türk kızı, sonradan yapılan söyleşilerde davranışını savunmakla kalmadı. Aşk, cinsellik ve ahlak anlayışı hakkında çapraşık ipuçları verdi:

- Bence seks iki aşık arasında konuşulacak kutsal bir konudur.

Anlaşılan kafası epeyce karışıktı. Yarışmacıların sürekli seksten söz etmesine "kutsal bir konu" olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor; yine de herkesin önünde aşık olmadığını söylediği bir gençle milyonlarca gözün önünde sevişmekte sakınca görmüyordu.

Bu olay, Türkiye’de bir sınav sorusu olarak karşınıza gelse ne yanıt verirdiniz? Deseler ki, "Bu olayda Türk kızın anne babası nasıl davranmıştır? Avustralyalı izleyiciler kızın davranışını nasıl karşılamıştır?"

Eminim, Türkiye’de yaşayan yüzde 98 gibi tarihi öneme haiz bir çoğunluk, hiç düşünmeden aynı yanıtı verirdi:

- Türk anne baba kızını evlatlıktan reddeder, Avustralyalılar destekler.

Gerçek yaşamda böyle olmadı. Ne garip ki, Avustralyalılar Türk kızını ayıpladılar. Roller değişmişti; Türk anne baba kızlarının davranışını destekledi. "Avustralyalıların tepkisi anlamsız" dediler bir de.

Sadece Türk anne baba ile kalsaydı, açıklamak daha kolay olabilirdi. İşe bakın ki, Avustralya’daki öbür Türkler de Türk kızının ekran önünde sevişmesini destekledi.

Ardından ilginç bir çekişme yaşandı. Avustralyalılar, "ahlak sınavını" geçemediğine inandıkları Türk kızını yarışmadan elemeye çalıştılar. Türkler ise Türk kızının elenmemesine karşı oy kullandılar. Sonunda "muhafazakar" Avustralyalılar galip çıktı, Türkan Aksoy elendi.

Hadi diyelim Türk kızı genç, kimlik bunalımı yaşıyor ve bulunduğu toplumla bütünleşmek isterken uçlara kayıyor. Peki ya, ailelerinin davranışı? Asıl üzerinde durulması gereken onların yaşadığı değerler karmaşası.

Ve tabi bu karmaşa, Türkiye’de yaşayan bizlere yabancı olmasa gerek. Nerede olursa olsun, kültür ihmal edilince ahlak da ekrana düşüyor...

Faruk Bildirici / Tempo / 30 Mayıs - 5 Haziran 2002