DUAYENDEN ETİK UYARILAR

...

Sanırım bir ilk. Okur Temsilcisi olarak yazdığım etik sorunlarla mücadeleye halkla ilişkiler cephesinden destek geldi. Sibel Asna, Türkiye’nin ilk halkla ilişkiler şirketi A&B İletişim’in 35 yıllık yöneticisi ve halkla ilişkiler ile iletişim danışmanlığının duayenlerinden biri.

Asna, Türkiye’de gazetecilik ve halkla ilişkiler danışmanlığı arasındaki ilişkilerde "etik kuralların uygulanmasında bazı sapmalar olduğunu" da açıkça dile getirdi. Asna, gönderdiği mektupta sözünü ettiği etik sapmalara değindi:

"Bilimsel ve mesleki ortamlarda ’gazetecinin önemli haber kaynaklarından biri’ olduğu kabul edilen halkla ilişkiler danışmanlarının görevini, şirketlerin reklam departmanları ve pazarlama - marka yöneticileri devralmış, Hİ departmanlarından gazeteler veya ilgili mecralarda yayınlanacak yazıları yazmaları istenmeye başlamıştır.

Advertorial olarak tanımlanan paralı haberlerin artması, önemli bir ulusal haber ajansımızın başlattığı ve diğer yayınların takip ettiği haberin para karşılığı yayınlanması, sektör eki adı altında reklam toplamak amacıyla yapılan ek basımlarda müşterilerin kendilerini öven yazılar yazmaya teşvik edilmesi ve bunların yine para karşılığı basılması, kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır. Doğal olarak bu durum, okuyucu ve izleyici nezdinde ciddi güven sarsılmalarına neden olmuştur. Tiraj rakamları ve toplumsal araştırmalar da durumun kanıtı olarak görülmektedir.

Mesleklerimizin taşıdığı itibar ve gazetecilerin kamuoyu gözünde ’doğruyu yazar’, ’doğruyu aktarır’ şeklinde kabul görmesi gerçeği, bu tür paralı yayınların artmasıyla ne yazık ki vahim derecede değişmiştir. İş dünyasında konunun haber değeri taşıyıp taşımamasından ziyade, ’Ben reklamverenim, benim haberim tabii ki kullanılacak’ düşüncesi egemen olmuştur. Haberi kimin seçtiği, markanın hangi özellik ve uygulamalarıyla haber olmaya değer görüldüğü gibi konularda gayret sarf etme ihtiyacı da kalmamıştır."

Asna, "bir avuç profesyonelin işini etik ilkelere uygun yapma" çabasını sürdürdüğüne dikkati çekti. Ardından medya kuruluşlarının "etik sapmalar" konusunda önlem alması gerektiğini ve "özel sektörün yazı işleri bağımsızlığına çok daha fazla saygı göstermesinin ifade özgürlüğünün sağlanması yolunda önemli bir adım olacağını" vurguladı.

Asna’nın değerlendirmelerine katılmamak mümkün değil. Medyanın iş çevreleri karşısında da editoryal bağımsızlığını koruması zorunlu. Bu konuda iki tarafa da görev düşüyor.