BUYURUN DÜNYAYA BAKALIM: DAVETLERDE EDİTORYAL STANDARTLAR

    

...
Görsel: Bianet

   Gazetecilerin masraflarını başkalarının karşıladığı gezilere gidip, oralarda ağırlandıktan sonra da gelip o marka ya da şirketin reklamını yapmasına itirazımı defalarca dile getirdim.

     Ama bir yanlış anlamayı ortadan kaldırmakta da yarar var.  Gazetecilerin “hanut” gezilere gidip reklam yapmasının gazeteciliğin ruhuna aykırı olduğu kişisel görüşüm değil, gazeteciliğin dünyada geldiği nokta bu.

    Çeşitli ülkelerdeki saygın medya kuruluşlarının yayın ilkelerini inceledim. Hemen her yerde belli başlı medya kuruluşlarının Etik Kodları’nda “gezi davetlerinin kabul edilmemesi” ve “gezilerin masraflarının medya kuruluşu tarafından karşılanacağı” ilkesinin yer aldığını saptadım. Bild gazetesinin dahil olduğu Axel Springer grubunun kodlarında da davetlerin istisnai durumlarda kabul edilebileceği belirtiliyor. İstisnai durumlardan kasıt, askeri ve bilimsel olaylar gibi “başka türlü izlenemeyecek önemli olaylar”. Bu tür durumlarda Genel Yayın Yönetmeni karar veriyor.

   Doğan Grubu Yazılı Medya Yayın İlkeleri’nde de aslolan “Gazete ve dergi çalışanlarının yayın amaçlı gezilerinin giderlerini kurumun karşılaması”. Özel durumlar için ise “Davetli gezinin haber yapılması halinde, yayında, gezinin davet olduğu mutlaka belirtilir” kuralı yer alıyor.

   Ben de davet gazeteciliğine karşı çıkarken bu evrensel ilkeleri savunuyor; meslektaşlarımdan da uygulamalarını bekliyorum.

   Dünya medyasında davet ilkeleri

   AXEL SPRİNGER: Axel Springer’deki gazetecilerin, araştırmaları sırasındaki tüm masrafları (ulaşım, eğlence ve benzeri) Yazı İşleri tarafından karşılanır. İstisnai durumlar genel yayın yönetmeninin onayına bağlıdır. 

    BBC: Bir uçak ya da geminin ilk seferi ya da askeri harekat gibi, başka türlü izlenemeyecek önemli olaylar haricinde masrafları karşılanan gezilere katılmayı kabul etmememiz gerekir. Masrafları karşılanan bir geziye katılma, üst düzey bir editöre danışılmalıdır. Masrafların bir bölümünü karşılamayı da önerebiliriz. İmkanı sağlayan ticari editörlerden, yayınlarda ya da web sitelerinde söz etmememiz gerekir. Söz etme önerileri üst düzey bir editöre danışılmalıdır.

   WASHINGTON POST: Bu gazete çıkar çatışmasından ve çıkar çatışması olduğu görünümünden mümkün olduğu kadar sakınmaya yeminlidir. Bu konu hakkında sıkı politikalar benimsedik. Özellikle, biz kendi yol masraflarımızı ödüyoruz.  Bedava seyahat kabul etmiyoruz. Bulunduğumuz pozisyondan ötürü özel muamele aramıyoruz ve kabul etmiyoruz.

   ASSOCIATED PRESS: Eğer bir seyahat düzenlenmişse ve haber değeri olduğu kanısındaysak, seyahate katılıp masraflarını biz karşılarız. Eğer bir haber kişiliği ile özel uçağında söyleşi yapma şansımız varsa, bu kişiye masraflar için standart uçak bileti gibi makul bir miktar öderiz. Askeri seyahatler gibi istisnai durumlar olabilir. Bu koşullarda farklı seyahat ayarlaması yapmak veya masrafları hesaplamak zordur. İstisnalar için bir yöneticiye danışınız.

   NEW YORK TIMES: Gazete elemanları tercih olmayan özel koşullar dışında bedava veya indirimli konaklama kabul edemez. Askeri ve ya bilimsel seyahatler gibi özel koşullarda alternatif düzenleme yapmak mümkün olmayabilir. Örneğin, bir yönetici ile şirket uçağında söyleşi yapılan bir uçuşta. Özel durumlarda gazete elemanları denetmenlerine, standart editörüne veya yazı işleri müdürüne danışmalıdır. 

 LE MONDE: Promosyon amacıyla düzenlenen ve masraflarını dışardan bir kuruluşun karşıladığı gezi basın gezisi olarak nitelenir. Basın gezilerine katılım istisna olarak kalmalı, gezinin mesleki gerekçesi bulunmalıdır. Bir basın gezisi daveti, ancak gezinin gerekliliğini ve haber değeri taşıyıp taşımadığını belirlemek amacıyla  üst düzey bir sorumluyla görüşülerek kabul edilebilir. Her gazeteci, herhangi bir gerekçe göstermeden, bir basın gezisi davetini geri çevirebilir. Bir basın gezisine katılım, geziye dair haber yayınlaması zorunluluğu getirmez. Haber yayınlandığı takdirde, “özel haber” logosu, ancak ulaşım masraflarının gazete tarafından karşılanması koşuluyla kullanılabilir.

AGENCE FRANCE PRESSE(AFP) AFP gazetecileri, sembolik değeri olanlar dışında ikram, hediye, gezi, konaklama, bilet veya başka menfaat kabul etmemelidir. Uzak bir fabrikayı ziyaret gibi haberin takibi için kaçınılmaz olan durumlarda da Genel Yayın Yönetmenine danışılmalıdır.

THE SYDNEY MORNING HERALD: The Herald, bedava seyahatleri kabul etmez. Editörün, Herald veya gazetecinin zarar görmeyeceğine ikna olduğu durumlar istisnadır.  Bu tür tekliflerin kabulü Herald’ın kendi seçtiği yazar ya da fotoğrafçıyı görevlendirmekte özgür olması şartıyla mümkündür.

PULITZER CENTER: Bedava seyahati kabul etmemelisiniz. Ancak askerle birlikte hareket edenler ve seyahat yardımının habercilik için gerekli olduğu istisnai durumlar bunun dışındadır.  

CITY PRESS (Güney Afrika): Biz bedava hiçbir şeyi kabul etmeyiz. Kendi yol paramızı öderiz, vatandaş olarak bize ulaşmayacak hediyeleri, avantayı,  teşvikleri, özel teklifleri, biletleri, ücretsiz seyahatleri vb kabul etmiyoruz.

TELEFUTURO (Paraguay): Telefuturo gazetecileri, yazacakları haberde misafir edenle ilgili tavize neden olabilecek hediye veya gezi davetini kabul etmez.

ALMANYA BASIN KONSEYİ: Gazeteciler, davet edildikleri basın gezisi hakkında haber yazarlarsa, finansman boyutu hakkında açık olmalılar.

   Cezasız ceza haberi

   “Askerliği uzadı” haberi,  Erzincan’da kediye işkence yapan askere disiplin cezası verildiğini duyuruyordu. Anadolu Ajansı mahreçli bu haberi okurken dikkatimi çekti, askere verilen cezanın süresi yazılmamıştı.  Sadece “cezanın en üst sınırı uygulandı” deniyordu. Üst sınır ne? O da yok.

   Başka gazeteleri taradım ve Doğan Haber Ajansı (DHA) mahreçli bir haber gördüm. Meğer o ere, “12 gün oda hapsi” verilmiş.  Bu bilgi, Hürriyet’teki haberde de olmalı, eksik olan unsur mutlaka tamamlanmalıydı. Böyle bir bilgi eksikliği editoryal zinciri aşıp gazeteye girememeliydi. Editörler de muhabirler gibi soru sormayı ihmal etmemeli…

    Gazetecilik ve kanaatlerimiz

   Siyasetin gündemi ne olursa olsun, kamuoyunun gözü kulağı günlerdir ABD’deki önemli davada. Rıza Zarrab’ın duruşmalarda söylediklerinin sosyal medyadaki yansımaları bile ilginin ne denli yüksek olduğunu kanıtlıyor.

   Fakat medyanın bir bölümü Zarrab’ın itiraflarını duyurmak yerine onun bir komplonun parçası olduğunu kanıtlamanın peşinde. Bazı medya kuruluşları da Zarrab’ın ifadelerini kesinleşmiş doğrular olarak yazıp çiziyor.

    Hürriyet de bazı gazeteler gibi duruşmaları ve yansımalarını haber yapmakla yetiniyor. Bu haberlerin yeterli olup olmadığı elbette sorgulanabilir ama “kanaat gazeteciliği” yapılmaması nedeniyle iki uçtan gelen tepkiler haksız.

   Bu önemli davada gazetecilerin görevi, -her zaman olduğu gibi- kanaatlerini sunmak değil bilgi vermek. Hatta Zarrab’ın sözlerini aktarmakla yetinmeyip, iddialar ve soruların peşine düşmek, haberleri analizler ve hatırlatmalarla zenginleştirmek gerek. Toplumun öğrenme hakkına böyle saygı gösterilir. 

    Okurdan kısa kısa

    Yılmaz Kemal: Kuponla verdiğiniz Teksas ve Tommiks çizgi-romanlarının gazetedeki tanıtımlarında sürekli ama sürekli “Macera sürüyor unutulmaz kahmanlar..” yazmanız Hürriyet’e de, Teksas’a da, Tommiks’e de yakışmıyor.  Onlar “kahman” değil, çocukluğumuzun “kahramanları”dır.

   Yüksel Çetiner: “Çağlayan’dan yeni imaj” haberinde “New York kentinde süren mahkemede” ve “mahkemeyle ilgili sessizliğini” ifadeleri yer alıyor. Mahkeme sürmez, duruşmalar veya dava sürer. Mahkemeyle ilgili sessizlik olmaz, davayla ilgili sessizlik olur. Kavramlar karışmış. (4 Aralık)

   Oğuz Yalçın: İnternette “Astronot olun maaşınızı aldığınızda dudağınız uçuklayacak” haberinde “NASA geçmişte bir veterinerden bile astronot yetiştirmişti” cümlesi var. Bu da ne demek Allah aşkına?

  Ayhan Yükseler: “Dur’a uymadı 11 ölü” haberi üçüncü sayfada küçük bir haber olarak yer alabilmiş.11 ölümün olduğu bir haber birinci sayfalık bir haberdir. Ölenler Suriyeli kaçaklar olduğu için mi önemsenmedi? (4 Aralık)

   Kerem Tümer: İnternette “Rusların gizli şehri böyle görüntülendi” başlıklı galeriye baktınız mı? Rus kızların poposu. Yıkılmaya yüz tutmuş binalar. Gizemin sebebi ne, şehrin ya da şehirlerin adı ne? Hiç bilgi yok (3 Aralık)

   Serdar Uçarı: 765 Beygirlik üstsüz” başlıklı kutuda Amerikan Chevrolet yazılmış. Ama hemen yanındaki fotoğraftaki arabanın ambleminde BMW amblemi görünüyor. Fotoğraf yanlış. (1 Aralık)

   Cem Bozcuk:  Sürekli İstanbul ile ilgili haberler yapıyorsunuz. İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Ankara ile ilgili haberler çok az. Lütfen İstanbul’u Türkiye içinde ayrı bir ülke gibi görmekten vazgeçin.

   Ertuğrul Altay: İnternette bazı haberleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz. Mesela biraz önce gördüğüm “Facebook çalışanları ne kadar maaş alıyor” haberini daha önce defalarca görmüştüm.

    Ercüment Kazancı:  “Yurtdışından telefon getireceksiniz bunları bilin” başlıklı yazınızı internette 48 sayfalık foto-galeri şeklinde yapmanızın mantığı yok. Bir cümle yazı var sonra tıkla diğer yazıya geç. Okurla dalga geçmek bu.

     Birgül Ergev: “Dünyada uygulama” haberinde “Uçak polisleri, ilk kez 1960’larda ABD’de ..üretildi” deniyor. Uçak polisleri mi üretilmiş, uçak polisleri projesi mi? Herhalde bir çeviri kazası. (1 Aralık)

   Celal Yurtkan:  Lütfen bizi yazılarda restoran reklamı yapılmasına alıştırmaya çalışmayın.  Bunlar yanlış işler. Ahmet Hakan’dan sonra bugün de Ayşe Arman bir kebapçı için reklamın kralını yapmış. “Ortadoğu ve Balkanlar’ın en iyi kebapçısı” imiş. Kim karar vermiş buna? (7 Aralık)

    Hamit Tunç: Kahramanmaraş’ta 11 senedir 200 metre yokuşu inip gazete almaktayım. Mahallemizde ve çevrede gazete alabileceğimiz bayiler ana bulvar üzerinde olup başka yerde yoktur. Mahallemizde market ve alışveriş merkezleri var ama gazete bayiliği almıyorlar. Bu sorunumuza bir çare bulun.

   Güven Özdem: Taşra baskısı çok boyalı ve kalitesiz. Bu beni sağlık konusunda kaygılandırıyor. Lütfen kaliteyi artırmak için gazete fiyatını artırmak gerekiyorsa o zaman fiyatını artırın. Ben gazeteme hayatıma dokunan biri olarak dokunmak istiyorum. 

Faruk BİLDİRİCİ / Hürriyet / 11 Aralık 2017