BELLEKSİZ SİYASETİN YENİ ÜSTADLARI

...

KIRLANGIÇ YUVASI / 150

BELLEKSİZ SİYASETİN YENİ ÜSTADLARI

Sanmayın ki, Süleyman Demirel gidince onun "Dün dündür bugün de bugün" diye veciz biçimde özetlediği belleksiz siyaset geleneği sona erdi!

Tam tersine yeni üstadlar sahneye çıktı onun peşinden. Belleksiz siyaset geleneğinin ne denli derinlere kök salmış olduğunu bütün Türkiye’ye yeniden kanıtlamakla meşguller şimdi.

Bir zamanlar Demirel’e gülüp, "misyon siyaseti" diye bayrak açan AKP yönetimi, her yeni gün, bir önceki gün söylediklerini, yaptıklarını, vadettiklerini yok sayarak siyaset üretiyor.

Irak’a asker gönderme süreciyle ilgili yaşananları anımsayalım. Neydi temel tartışma konusu? Irak’a asker göndermenin meşruiyeti! Cumhurbaşkanı Sezer, "uluslararası oydaşma"dan söz ediyor; Birleşmiş Milletler kararının gerekliğini vurguluyordu.

Hükümet ise farklı bakıyordu soruna. BM kararını gerekli görmese de meşruiyet sağlayacak bir dayanak arıyordu. Bu konuda kafa yoruyordu.

Bulunan formül, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün temmuz ayında çıktığı ABD gezisinde ortaya kondu. Gül, Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grosmann ile görüşmesinde dile getirdi:

- Irak’taki Geçici Hükümet Konseyi, Türk askerini Irak’a davet etsin.

"Bu fikir aklımıza gelmemişti. Böyle bir davet çok yararlı olabilir" yanıtı veren Grosmann, daha sonra çıktığı televizyon programında da bu öneriyi değerlendirdiklerini söyledi.

ABD’de gördüğü olumlu havadan cesaret alan Gül, daha sonra birkaç kez yineledi Geçici Hükümet Konseyi’nin davet etmesi formülünü. Hatta Irak’taki geçici yönetimin Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin "Türk askerini istemiyoruz" açıklamasını duyunca da yineledi bu isteğini:

- Orada istikrara katkı verecek olan ülkeleri kendilerinin davet etmesi gerekir. Şu andaki Irak’taki Geçici Konsey, tabii ki daveti bizim için çok önemlidir. Bunu herkes biliyor. ABD’liler de biliyor, kendileriyle zaten konuştuk.

Gül, bu açıklamayı, 5 Eylül günü gittiği Sivas’ta, üstelik kameralar önünde yaptı. Geçici Konsey’den davet gelirse Türk askerinin Irak’a gidişinin meşruiyeti sağlanmış olacaktı! Geçici Konsey’in daveti önemliydi!

Tabii bütün hesap, Amerika’nın kendi komutasındaki Geçici Konsey’e "Türk askerini davet edin" talimatı verebileceği tahminine dayanıyordu. Kırmızı mumlu davetiyeyi cepte sanıyordu.

İşler beklendiği gibi yürümedi. Hani ne derler, yanlış hesap Bağdat’tan döner. Aynen öyle oldu. Bağdat’tan kara haber geldi. Hem de TBMM’deki tezkere görüşmeleri sürerken ulaştı Ankara’ya.

Geçici Konsey, değil Türk askerini davet etmek, "Türk askerini Irak’ta istemiyoruz" diyerek tamamen olumsuz bir karar almıştı. "Geçici Konsey’in daveti bizim için önemli" diyen Gül, anında yalanladı bu haberleri. "Böyle bir karar yok."

Tezkere, yaratılan bu karambolda oylatılıp kabul edildi. Fakat ertesi gün Bağdat ve Washington’dan gelen yeni haberlerde kararın varlığı doğrulandı. Geçici Konsey üstelik oybirliğiyle almıştı bu kararı.

Ondan sonraki olaylar, dünyanın gözü önünde cereyan etti. ABD’nin Irak’taki temsilcisi diplomat Paul Bremer, Konsey’i ikna etmek için bir dizi görüşmelerde bulundu. Konsey, Bremer ile ilk görüşmeler sonrasında ABD’yi kırmamak için ölçülü açıklamalar yaptı:

- Biz Türk askerini Irak’ta istemiyoruz ama anlaşılan ABD’nin ihtiyacı var.

O koşullarda da ancak bu kadar söylenebilir herhalde. İnsan, bütün bunlar olup biterken Gül’ün çıkıp bir açıklama yapmasını bekliyor; "Geçici Konsey bizi istemediğine göre Türk askerinin Irak’a gitmesinin meşruiyeti kalmadı!"

Gül, daha önce söylediklerine sahip çıkmak yerine belleksiz siyaset yapmayı yeğledi. "Geçici Konsey’in güvenlik konularında yetkisi yok. Bizim üzerimizden siyaset yapıyorlar" deyip çıktı işin içinden. Ona destek veren Başbakan Erdoğan da uyguladıkları meşruiyet formülünü açıkladı: "Biz meşru diyorsak bu iş meşrudur."

İşte bu kadar! Ne diye Geçici Konsey’in davetini beklesin ki? Amerika’nın 8.5 milyar dolar eklenmiş çağrısı yeter de artar bile.

Yoksa siz tezkeredeki "Irak’ta işgalin parçası olmayacağız" sözlerine de mi inanmıştınız?

Faruk Bildirici / Tempo / 16-22 Ekim 2003