ARŞİVİN GAZETECİLİKTEKİ ÖNEMİ

...

Gazeteciliğe başladığım günlerde haber müdürüm olan Erbil Tuşalp’ten aldığım ilk öğütlerden biri, arşivin önemi üzerineydi. Arşivin, bir gazeteci için not defteri kadar olmazsa olmaz olduğunu öğretti bana. “Arşivsiz gazeteci olmaz” sözünü ondan ne çok duydum bilemezsiniz.

Haklıydı da. Bu meslekte geçen her günüm arşivin önemini yeniden hatırlattı bana. Zengin arşivi olan, arşivleri dolaplar dolduran gazetecilerin diğer meslektaşlarına fark attığını gördüm hep.

Tabii eline geçen belgeleri bir kenara atmaktan, kupürleri üst üste yığmaktan, söz etmiyorum. Düzenli bir arşiv kastettiğim. Belgelerin kategorize edildiği, kupürlerin dosyalandığı, bilgilerin tarih ve yer bilgileriyle not edildiği bir arşiv, sahibi olduğu gazetecinin en büyük zenginliği olur.

Bence dijital teknolojinin gelişmesi ve Google da arşivlerin önemini azaltmadı. Sadece yöntemlerin değişmesini sağladı. Artık dosyaları, bilgisayarda açmak, belgeleri orada kategorize etmek gerekiyor.

Arşivlerin gazeteci için kıymetine inanmış bir gazeteci olarak 27 Nisan bildirisi, Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden kaldırıldığında üzüldüm. Bu değişikliğin demokratik bir gelişme olarak alkışlanmasını da anlayabilmiş değilim.

Elbette o bildiri, TSK’nın Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahalesi anlamına geliyordu ve demokrasi ile bağdaşmayan bir girişimdi. Ama yanlış da olsa o bildiri bu ülkenin tarihinde, siyasetinde önemli bir rol oynadı. Üstelik aradan dört yıl geçti ve artık o bildiri bizim geçmişimizin bir parçası oldu. Hani hep sporda, siyasette, sanatta velhasıl her olayda “tarih yazmaya” meraklıyızdır ya. O bildiri de tarihte yerini aldı, beğensek de beğenmesek de o bildiriyi tarih yazmak durumunda.

Geçmişimizi doğru okuyabilmek için verilere eksiksiz sahip olmamız gerekir. 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaşananları araştıracak bir gazeteci, tarihçi, siyasetçi o bildiriye bakma gereği duymayacak mı? O bildirinin tam metnini, asıl kaynağı olan TSK’nın internet sitesinden bulsa fena mı olur?

Hem sadece 27 Nisan bildirisinin değil, Silahlı Kuvvetler’in yaptığı her faaliyetin internet sitesinin arşivinde bulunması gerekli. Örneğin 27 Mayıs açıklamaları, 12 Mart muhtırası, 12 Eylül bildirileri ve hatta eski Genelkurmay Başkanları’nın PKK ile mücadele konusundaki açıklamaları da arşivde yer almalı. Çünkü o metinlerin hepsinin “arşiv değeri” var.

Bu açıdan bakıldığında 27 Nisan bildirisinin TSK’nın internet sitesinden silinmesi bence bir hata. Yapılması gereken o bildiriyi göz önünden kaldırmak değildi. Silahlı Kuvvetler’in artık o tür girişimleri yanlış bulduğunun net bir dille açıklanması ve o özeleştirinin de web sayfasının görünür bir yerine konulmasıydı O özeleştiri, askeri vesayetin kalktığının somut nişanesi olarak kabul edilebilirdi.

Fakat özeleştiri yapmak yerine arşiv temizlemek sicili düzeltmeye yetmez. Olan arşive olur sadece…